dünyaya gelen yeni doğmuş bir bebeğin ağlayarak gelmesi ve ölüm acısı o kadar benzer şeylerdir ki. Aslında bu iki olay arasında geçen ömürde kişinin cüssesine sıkıştırılmış ruh, kişiyi sürekli sıkıntılara, üzüntülere, mutluluğa, açlığa, felakete, bolluğa berekete, susuzluğa, hastalığa sürüklemiş ve o cüsse üzerinde ruh hareket alanı ve kabiliyeti bulmuştur. o zaman ruh bütün bu olanları cüsseye yaşatıyorsa ruhun vücuttan ayrılması (ölüm) cüsseyi rahatlatacak ve aslına döndürecektir. çünkü ruh ve ceset ait oldukları dünyalarına gönderilmiştir. önemli olan ölsek de entrylerimizle yaşamaktır...
grizunun güzel bir parçası.gerçi içinde ölümü konu alan bir müzik ne kadar güzel olabilirki diye tartışmalara yol açabilcek cinsten güzel bir parça
(bkz: anne ben manyak oldum)