"hepimizinki günübirlik hayatlar. hatırlayanın, hatırlanandan farkı yok. hepsi geçici. hem anılar, hem de onların nesnesi. her şeyi unutmuş olacağın günler kapıda, her şeyin seni unutacağı günler yakın. bil ki çok geçmeden hiç kimse ve hiçbir yerde olacaksın."
Alır canları, ayırır sevdiği bedenden,
Gelince takat bırakmaz, ne gelir elden,
Çeşm-i nurun kararır, sararır gülün birden,
Var ol sen güzel Ezrail, adaletin yekten.
Neylersin ölüm herkesin başında,
Uyudun , uyanamadin olacak
Kimbilir Nerde , ne zaman, kaç yaşında ?
Bir namazlık saltanatın olacak
Taht misali o musalla taşında.
Bir nefes kadar yakın. Nerede ne zaman bizi bulur bilinmez belki yarın belki yarından da yakın. Ölümden sonrası sonsuzluk ve bu benim zihnime sığmıyor sonsuzsun. Sonsuzluk asla zihnimin almayacağı şey. Ucu bucağı yok
ölürken acı çekmek ve ebedi hayatta sonsuza kadar acı çekmek düşünüldüğü zaman korkutucu bir şey ama nasıl ki hayvanlar ölüyor, insanlar da ölüyor. hayvanlar ahirete göçmüyor ama insan sırf aklı var diye ahirete göçüyor. gerçi akıl hastaları dinden sorumlu değilmiş. insan ölmek istemediği için ölümden korkabiliyor, bu bence son derece doğal bir şey. aydemir akbaş da ölümden çok korkuyordu ama öldü. aydemir akbaş yaşlıydı gerçi ama gençken ölen de var maalesef. allah gecinden versin.