...
öyle bir ruzigâr ki, kendi gitti,
ismi bile kalmadı yadigâr.
yalnız şu beyit kaldı,
kahve ocağında, el yazısıyla:
''ölüm allah'ın emri, ayrılık olmasaydı.''
Varlık ve yaratılış görüşüne
dair bir şiirle benim başlattığımdir.
cesedini parçalayacak
çiyanlar
fareler ve yılanlar hissiz
bedenini kemirecek
düşünmek, hayat, dost,
hayatını güzelleştiren
kadınlar
hepsi iki tarafı karanlık bir
eşikden öteye
geçemeyecekler,
istemeden geldin meçhul
bir karanlıktan o eşiğe
istemeden o eşikten başka bir
karanlığa gideceksin yine.
yok olacağına inanıyor musun
sahi?
olmayacağını tahayyül ne zor,
ara sıra gelse de aklıma,
var olacağıma inanmak tutuyor
beni ayakta.
bilmemki başı yokluk,
zınk diye başlamış varlık,
sonra yine yokluk.
iki boşluğun arasında bir eşik
sadece burda mı varlık?
yok yok, zor bunu anlamak,
iki boşlukta tutunan bir köprü
bulmaK. nan bir köprü
bulmaK.
ölümden sonra yaşanacak olanlar üzerine düşünmektir. kimse öbür dünyaya gidip gelmemiştir bu yüzden elimizde elle tutulan bir kanıt olmamasıyla beraber dini inancımıza göre şekilleniyor diğer dünya.