Öldükten yaklaşık 30 dakika içerisinde, vücutta refleks diye bir şey kalmaz. Gevşeyen kaslar dolayısıyla ağız ve göz kapakları açık kalır. Boşaltım sistemi tamamen gevşer, idrar ve sperm akıntısı oluşur.
Ölümden itibaren ortalama 10 saat içerisinde vücut kaskatı olur. Adrenalin salgılanılan bir anda; yani heyecanlı veya mücadele verildiği sırada ölüm gerçekleşmişse, vücut aynı anda katılaşmaya başlar.Savaşta ölen insanların vuruldukları şekilde katılaşmaları da bu yüzden oluyor.
Ölüm anından sonra ceset, her saat ortalama 1 derece soğur.
Kiloluların iç organları daha geç soğur. Çocukların ve zayıfların vücudu ortalamadan daha çabuk soğur.
Ölümün gerçekleşmesinden 24 saat sonra vücut çürümeye başlar. Solunumun durması bakteriler için işaret olur ve çalışmaya başlar.
ilk çürüyen organ ise göz, beyin, mide ve bağırsaklar. Ceset şişman ise daha çabuk çürürken, bebekler ve tuzlu suda boğulanlar daha geç çürür. En geç çürüyen kısımlar ise kalp, mesane, böbrek ve rahim. Rahmin çürümesi aylarca sürer.
ilk çürüyen yer olan mide ve bağırsaklarda bakteriler yoğun çalıştıkları için hızla gaz ortaya çıkar. Bu gaz, karın bölgesinin şişmesine sebep olur. Derinin üstü yanık gibi su toplarken, vücutta biriken sülfür yüzünden renk siyaha dönmeye başlar.
Derinin çekilmesi ve çürüme yüzünden tırnaklar ortaya çıktığı için uzadığı sanılır. Vücudun ölmesiyle tüm eylemler bittiği için tırnak ve saç uzaması söz konusu değil.
Mezardan gelen sesler çürüme sürecinin bir sonucu. Günden güne şişen karın patlar ve göğüs çöker. Bu olay mezar üstünden duyulabilecek kadar sesli olabilir.
Kasların kemiklerden sıyrılıp dökülmeye başlama zamanı 40. güne rastladığı için, halk arasında ızdırabın azalması inancıyla hayır amaçlı yemek verilir
Bakteriler içten yok ederken, dışarıdan da et sineği göze ve burna larva bırakır. Bu sinekler yiyecekleri bitene kadar burada kalır ve ölür. Daha sonra ölen bu sinekleri yemek için başka böcekler gelir. Geriye kemikler kalana kadar bu istila devam eder.
''Sadece toprağa gideceksin, sonra toprak olacaksın, sonra sularla birlikte bir çiçeğin bedenine yürüyeceksin, oradan özüne ulaşacaksın. Çiçeğin özüne bir arı konacak. Belki o arı ben olacağım.'' dediğim durum.
öncesinde ışık, daha fazla ışık, çok daha fazla ışık... ve sonrasında doğanın yaşaması için gerekli olan döngüye bir böcek yemeği olarak hizmet etmek. düşününce pek hoş gelmiyor ama ölsek bile doğaya bir yararımız var. ya da buna öldüğümüzde doğaya yarar sağlamaya başlıyoruz da diyebiliriz.
Tek adil konu falan değildir ölüm. Doğmadan gömülenin ölümüyle ortalama süre yaşayana bir denmez mesela. Ne süre yaşadığı kadar nasıl yaşandığı da hesaba katılırsa, hiç adil değildir.