* imamın kayığı olmazdı. buna müteakip imamda olmazdı galiba. camiyi cömaatı kim netsin la!
* mezarlık bekçiliği diye bir meslek olmazdı.
* irmik helvası başka anlamlar çağrıştırırdı.
* cenaze arabaları olmazdı.
* hastanede morg için ayrılan kısmı ardiye olarak kullanırdı hastaneler.
* korkudan ölmek, korkmanın ecele faydası yok, ölüp ölüp dirilmek gibi deyimler yeryüzüne çıkmazdı.
* savaş olmazdı. <bu iyi bi şey bak hacelis, düşünsene, savaşıyorsun ama ölen yok. ne bok yemeye onca mermi yakasın ki>
* ruh çağırma geyiği yapılamazdı.
böyle dünya mı olur kardeşim, bırakın da ağız tadıyla ölelim. *
ohhhooo ölüm olmasa neler olmazdı ki bi kere dinler olmazdı, herkes full çakışırdı gece gündüz, kimse hiç bi iş yapmazdı, çalışmazdı, tembel olurdu(nasılsa işin ucunda ölüm yok ya diye), kimse hiç bi şeyi takmazdı, insanlar öyle ruhsuz, duygusuz, kimseyi düşünmeyen, çok ama çok rahat varlıklar olurdu.
kalıcı olma ya da tarihte iz bırakma tutkusu dediğimiz şey olmazdı. Yani insanı insan yapan en önemli şey olmazdı diyebiliriz.
iz bırakanlar unutulmaz dizesi yalan olurdu.
Başarılı olma hevesi yok olurdu. Tarih tamamen sıkıcı olaylarla dolu olurdu.
Misal: Fatih istanbul'u ilk kez 1453 yılında fethetmeye çalıştı. 558. seferinde de başarılı olamayan fatih bu sene teknolojinin imkanlarıyla gemileri ışınlayarak şehre girmeyi planlıyor.
Ne de olsa ölmeyecek.Ölmediği için de her zaman bu sefer olmadı öbür sefere deneriz anlayışı hakim olacak.
ölüm olmasaydı ve insanlar bugünkü nüfus artış oranı ile çoğalmaya devam etselerdi, her yıl yılda dünya nüfusu ikiye katlanır ve binlerce yıl sonra, insanların ağırlığı dünyanın ağırlığına erişirdi. ölüm, yeni nesillere yer açılması anlamında, yeniden doğuştur ve şarttır.