"Ölüm Odası, bir fikri mücadele ve tefekkür meydanı… Nefs muhasebesinin en çetin, en derin noktasında yazılmış, 'ölmeden evvel ölmek' sırrını anlamak için bir rehber! Bu eser, hem içsel bir yolculuk hem de bir dava adamının varoluş sancısıdır."
"Benim için 'Ölüm Odası', bir hakikati haykırma, bir fikir sistemini kurma ve bunu kanla, terle, gözyaşıyla yoğurma çabasıdır. Her satırı, mücadeleyle kazanılmış; her kelimesi, bir imtihanın izini taşır. Ölüm Odası, hem bir hesaplaşmadır hem de hakikatin peşinde yananların rehberidir. insanın nefsini sorguladığı, çileyle yoğrulduğu, hakikatle yüzleştiği bir odadır."
"Bu eser, yalnızca bir anlatı değil, bir fikri sistemin, iBDA’nın tecellisidir. Ölüm Odası'nda, insanın en derin korkuları, en büyük umutları ve en hakiki davası yer alır. Bu kitap, yalnızca okunan değil, yaşanan bir eserdir. Her satırında çilenin izini, her kelimesinde hakikatin kokusunu bulursunuz."
"Ölüm Odası’nı anlamak, sadece kelimeleri okumak değil; aynı zamanda o çileyi hissetmek, hakikat uğruna verilen mücadeleyi kavramaktır. Bu oda, hakikat yolcusunun kendini bulduğu, nefsini sorguladığı ve Allah’a yöneldiği bir meydandır. insan, burada kendisiyle hesaplaşır, ölüme ve ötesine hazırlanır. işte bu yüzden, Ölüm Odası bir fikir çilesinin özeti, bir iman direnişinin kitabıdır."
"allah, kişinin ahlâkını, kalb esrarının alâmeti kılmıştır.
kalbinde ilâhi esrardan eser bulunanın ahlâkı güzel olur.
böylesi, allah'ın bütün mahluklarına karşı en iyi ahlâkla hareket eder."
(...) "hiç bilenle bilmeyen bir olur mu?" hakikatini öğrendikten sonra sırtüstü yatan adamla, bizzat bu hakikat üzerinde "bilinen ve bulunan aranır!" hikmetinin bir yüzünü gösteren arama içindeki adam farkını anlamak için, fazla bir zekâ istemese gerek.
bizi ister anla, ister anlama, ama bunu karalama sebebi sanmak ahmaklıktır..."
hastaya gerekli olan, evvela doktordur; geri kalan ne varsa buna dair.
nefs tezkiyesi bunu gerektiriyor.
insanî hakikate ermek için dünyaya geldik; bu amaçla, yemek için yaşamak değil, yaşamak için yemek yordamı.
salih mirzabeyoğlu - ölüm odası / matla beyitler sf:66
dünyada yaşıyoruz; nefsimiz içgüdü ve akılla onun düzenine baktığı gibi, ruhtan gelene de bakıyor...
nefsimize her türlü tesir, onda mevcut olanın ortaya çıkışıdır...
mitoloji hakkında söylenenler, "doğru düşünce olmadan doğru düşünce faaliyeti olmaz; ilk doğru, ilk insanla vardı ve ilk insan ilk peygamber'di!" hakikatinin orada şekillenmiş tahrifini, bununla beraber o bâtıla karışmış hakkı da göstermek içindi...