Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Zonguldak'ta protesto edilmesinin ardından yaptığı açıklamada madencilik mesleğinin kaderinde ölümün olduğunu söyleyerek yeni bir skandala imza attı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Zonguldak ziyareti sırasında madencilerin yakınları tarafından protesto edildi. Yaşan...an gerilimin ardından açıklama yapan Erdoğan, "400 kişilik bir ekiple çalışmalar yoğun şekilde devem ediyor. Günle bağlı bir olay değil. Devlet olarak çalışmalarımızı iç ve dış desteklerle yürütüyoruz. Amacımız bir an önce 30 işçiye ulaşmak. Bu mesleğin kaderinde bu var" ifadelerini kullandı.
Madenciliğin kaderinde ölüm olduğunu savunan Erdoğan, kendisini protesto edenlerin de Zonguldaklı olmadığını iddia etti. Erdoğan, "Burada bir kişi, biraz önce ağır hakaret ve küfürler etti. Araştırdık ki buranın insanı değil. Tahriklere kapılmayın. Bakan ve milletvekileri arkadaşlarım netice alınıncaya kadar bölgeden ayrılmayacak" dedi.
bunları söyleyen başbakanın ta kendisidir .avrupada da madencilik yapılıyor ama kimseye bişey olduğu yok .örneğin ; dünyanın kömür rezervlerinin büyük bölümünün bulunduğu almanya ile türkiye de olan maden kazalarının bir birine olan oranı .bundan haberi yok galiba .
o zaman gazetecilerinde kaderi ölüm .kimse yazmasın mı?işcilerimiz ihmalkarlık sonucu hayatlarını kaybetmişlerdir . bunu herkes biliyor .güneş balçıkla sıvanmaz başbakan .
mevzubahis cümleyi söyleyen başbakan kardeşimizin, oğlunu bir kaç günlük olmak suretiyle kader olarak nitelendirdiği maden işçiliğine göndermesini dilediğim, beni zıvanadan çıkaran bir söz bu.
bu cümleyi dağda yaşayan, münzevi, böyle esrarengiz bir dede söylese oturup bir düşünürüm bu adam ne diyor diye. vardır bir bildiği derim. lakin sen söyleyince olmuyor be tayyip, çocuğunun gemisi, maaşın vs bunlarla bu cümleyi kurduğun zaman gerçekten olmuyor ya. ama gerçekten kızmıyorum artık sana kızamıyorum çünkü aklı başında birisinin kullanacağı sözler değil bunlar. fasülyeden sayıyorum artık seni, sen konuşurken.
birileri bu patavatsız başbakanın eline yazıp vermedikçe konuşmasını, böyle vahim gaflar yapabiliyor her daim. daha niceleri var; askerlik yan gelip yatma yeri değildir ve benzerleri...
şimdi de gitti iran'ın uranyumunu aldı geldi, ben korurum dedi. gazetelere de demeç vermiş, biz de uranyum zenginleştireceğiz diye. zenginleştir eyvallah, gelişelim zenginleşelim de, insan korkuyor be tayyeap. o da elinde patlarsa diye.
Başbakanın söylediği cümledir. Ölüm herkesin kaderidir, sadece madencinin kaderi değildir. Önemli olan yerin onca metre altında nasıl öldükleridir. Acaba kim hangi önlemi almadı? Kim denetleyiciydi? Ruhsatı veren kişiler, kurumlar hangi hataları yaptılar? Yazık her sene aynı hikayeyi baştan okuyoruz.Bence ölüm madencinin kaderi değildir. Ölüm onca aileyi babasız, kardeşsiz bırakanlarındır.
akla bu nasıl kaderdir, ölüm nasıl belli bir kitleye kader olarak mal edilebilir, kaderi belirleyen dış etkenler var mıdır... ve daha nice soruları akla getiren ve insanı kader anlayışını sorgulamaya iten bir garip tümce. ayrıca ek eylemi düşmüş bir isim cümlesidir.
konuyla alakalı ve çağrışımsal olarak bir tümce de benden:
"eğer kaderse bu, işte isyan edilmesi gerekendir de bu!"
başka bir ülkede, o ülkenin başbakanının söylemesi halinde afaroz edileceği bir söz iken, ülkemizde sessizce söylenip geçilen sözdür.
emek düşmanı taşeronlar, yine at koşturmaktadır. çünkü devletin en yukarısı bile bu duruma "kader yahu" diye geçiştirmiştir.