bu korkunun sebebi büyük ihtimalle şu ikisinden biridir,
-karıştırdığı işlerin farkında olmak,ne bok olduğunu bilmek
-ölümden sonrasının bilinmeyen ve hiçbir zaman aydınlanmayacak olması
insanoğlu bilmediği şeyden korkar. şayet bilseydi öldükten sonra neler görecek,o zaman bu kadar korkmaz,öbür tarafa daha sağlam çalışırdı.
insanlar neden mi ölümden korkar?
insanlar aslında ölümde değil cehennemden korkarlar ya da korkarız ölümün ardından cehenneme gitme ihtimali vardır aslında açık açık cehennemden korkuyorum demekten çekindiğimiz için adı ölüm korkusudur. tabi inananlar için böyle bir de inanmayanlar ya da inanmadıklarını söyleyenler var. ölümden korkanlar onlardır aslında onlar için dünyanın ve her şeyin sonudur ölüm düşünsenize hayatta yaptığınız her şey bir anda elinizden kayıp gidiyor ve sizin için anlam ifade eden hiçbir şey kalmıyor çünkü ölüyorsunuz. *
çoğunlukla bir yakınımızın vefat anında ve takip eden birkaç günde hatırlanarak insanın kendi yaşantısını sorgulatan, sonrasında yaratıcımızın hafızamızdan unutturduklarınıda sildiği an yok olan düşünce korku.
kitabın arka kapağından:
"Mahabharata'da sorulur: 'Dünyadaki en mucizevi şey nedir? ' Yanıt çevresindeki insanların birer birer öldüğünü görmesine rağmen hiç kimsenin kendisinin öleceğine inanmaması olur.
Yalom'a da çok ilham vermiş bir italyan atasözünde ise şöyle denir: 'Oyun bittiğinde, oyun nasıl biterse bitsin bütün taşlar aynı kutuya konur.'
işte bu iki anlayış arasında yapacağımız tercih, o kısacık hayatlarımızı nasıl yaşayacağımızı belirliyor. Yalom son dönem eserlerinde yaptığı gibi kendisince bu iki anlayışı uzlaştırmaya çalışıyor. Yalom'a göre ölümü inkâr etmek bizim mutluluk arayışımızı baltalar. Hayatın gerçek anlamı en korktuğumuz şeyle, ölümle yüzleşmekte yatar. Böylece sınırlı olduğunu duyumsadığımız hayatımızın her anını çok daha bilinçli kullanabilir ve bizim için gerçekten önemli olan her neyse onunla ilgilenebiliriz. Ölüm anında 'ah keşke'li bir cümle kurmamak için bizim için 'asıl' önemli olanın ne olduğunu 'şimdiden' görmeliyiz."
insanın beynini çok yoran, zaman zaman insanı beyin isali yapan olay.
hele ki bi insan 2012 de insanlığın 4.boyuta geçeciğine falan inanmaya başladıysa tamamen boku tuttu demektir. çünkü düşünsenize bi adam öleceği, ya da bi üst boyuta geçeceği tarihi bildiğine inanıyo. ne akdar iğrenç bi duygudur kim bilir. ama hepimizin tanrı ya bir ölüm borcu vardır sonuç olarak ve korkunun ecele faydası yoktur. yinede insan düşünüyo. nasıl bişeydir acaba bu ölüm, sonrası varmıdır acaba? bizden sonrası varsa öncesi de vardı demektir...
insanı gece gece böyle sorularla baş başa bırakan olaydır aynı zamanda.
Olması en doğal korkudur, insan olmanın verdiği doğal bir histir. bazen kendin için korkarsın bazen en sevdiğin için. Hangisi daha kötü bilinmez ama ölümden korkmak kadar normal bir korku yoktur.
mesela üzerinize gelen bir kamyonu size 10 metre kala görürseniz aklınız çıkar. ama bu ölüm korkusu değildir.
üzerinize gelen 10 tonluk bir demir yığınının yaşattığı korkudur.
ya da bungee yaparken ipinizin koptuğu anda, serbest dalış esnasında paraşütünüz açılmadığında yaşadığınız şey;
bu da ölüm korkusu değildir. saniyeler içinde yere çakılacaksınızdır, muhtemelen ölmeden önce canınız yanacaktır, içinde bulunduğunuz durumun korkusudur.
ama böyle anlarda kavram olarak "ölüm" korkusu yaşamazsınız.
ölüm sondur.
noktadır.
doğum korkusu kadar mantıklıdır.
sadece korkarsanız yaşamı sevdiğiniz için korkarsınız.
ölmekten değil.
insan rüzgardan, düşen yapraklardan, sonbahar dalgalarından korkar mı?
ölüm korkusu dunyada yaptığı hatalardan dolayı nasıl can vereceğini düşüneceğini bilmeyen kişiler tarafında olan bir histir.artık nefes alamıyacak konusamıyacak sigara içemiyecek geçtiği yollardan geçemiyecek ve sevdiğini göremiyecek olmasıda korkularla birleşip stres yapar insan.tabki sigara tiryakileri için daha kötü mezarda sigara içemiyecek.
insan ölümden kaçamaz elbet öleceğiz birgün ha trafik kazası ha dermansız bir dert belkide hastalık.ama insanlar hastalıktan ölmez;insan dertten ölür.
allah tanımaz birisi bile mantıklı olmayacak bir biçimde ölümden korkar. bunun sebebi bence tam olarak "yok olmayı" insanın kendisine yedirememesi ya da insanların kendisine tam olarak güvenememesidir. bir başka sebep de insanların hiç yaşamadıkları şeyleri çekinerek karşılaması ile alakalı olabilir ayrıca
karanlık korkusu, yükseklik korkusu, kapalı alan korkusu gibi çeşitli korkuların (fobi) temel dayanağı, ana besin kaynağıdır. tüm korkular ölüm korkusuna varır, ya da ondan gelmektedir. ya da öyle birşey işte.
insana hiç ölmeyecekmiş gibi gelir yaşarken. bu yüzden bugun yapabildiklerinin hiçbirini yapamayacağını, vücudunun içinde ve toprağın altında hapsedileceğini düşünmek çok korkutur insanı. özellikle ahiret inancı olmayanlar daha çok korkar ölümden. fakat ölümden korkmak, öldükten sonra mezarında cennete bakan bir pencerenin umuduyla yaşamaktan çok daha mantıklıdır. insanı bişeyler yapmaya iter, "belki bir daha yapamam" diye düşündürerek.