Yemin ederim yeter artık ölüm haberi duymak istemiyorum ırkı dini dili ne olursa olsun ölüm haberi duymak istemiyorum ... bide sevinenler var ırkından olmayıncq böyle insanlardan nefret ediyorum .. insanlıktan nasibini almamışlar vicdan diye bir şey yok bunlarda
ölüm haberi insanda kalıcı beyin etkileri bırakır kesinlikle. bu en güçlüsüydü. bunun yanında, haberi ilk aldığınızda istemsiz değişirsiniz. mesela bende tam bir saat kabullenememe safhası vardı. evin içinde bir saat volta atmışım. ondan sonra idrak edince, sözün bittiği yere gelince bu sefer vücut garip tepkiler veriyor. hastaneye gittiğimde bir kalabalık gördüm. beni görünce birkaç insan yanıma koşa koşa geldi. sarılıp bir şeyler söyleyince artık beyin o kötü haberi yavaş yavaş sindiriyor. çünkü ilk duyduğunuzda kimseyle konuşmadığınız için bunun bir yanılsama olduğuna inanma veya reddetme çok doğal oluyor. ama güvendiğiniz biri gelip size gerçeği söyleyince farklı oluyor. sevgilimin birkaç dakika önce öldüğü hastaneye gittiğimde bu durumla karşılaştım ve onun öldüğünü çok geç olsa da kafam bastığında bir anda kustum. vücudum böyle bir tepki vermişti. olabildiğince kustum. evde o bir saatlik bekleyiş içerisinde farkında olmadan bana verilen sakinleştiricileri, hapları gördüm kusmuğumda. her boğazımdan bir şey çıktığında gözümden yaşlar döküldü. ıkına ıkına, bağıra bağıra, haykırarak kustum orda dakikalarca.
ölüm haberi gerçekten beyinde, vücutta kalıcı veya geçici hasarlar bırakır. sevdiğiniz kişinin yok olduğu gerçeği artık kafanızda bir ağırlıktır. hiçbir zaman gitmez ve beyni ebediyen dolu tutar.
hiç tanımadığınız bir insana ait de olaiblir çok sevdiğiniz canınızın bir parçası da.Malatya'da katledilen bir hıristiyan, ırak'da bir çocuk, faili mechul cinayete kurban gitmiş değerli bir yazar ya da her gün yoldan geçerken gördüğünüz hayatınızda olmayan, ama köşesinden kıyısından size aşina biri.Hepsi iiçin aynı şey geçerli.Bir o kadar soğuk, ürkütücü,sanki biri içinizi örsle dövüyor.
beynimize silah yerleştirip tetiğe basmakla hemen hemen aynı etkiyi yaratan olaydır.
çok sevdiğim eniştemin ölüm haberini babam vermişti bana. karne günü hemde. karnemde bir tane kırık not olduğundan dolayı okula gitmeye pek razı değildim. okulun son günleri olduğu için yavaş yavaş sabahlamalar da başlamıştı. telefonuma baktım, saat öğleden sonra birdi. doğruldum. salak salak etrafıma bakındım. babam uyandığımın farkına varmamıştı. annem olsaydı kesin kaldırırdı beni, annem nerde baba dedim. oğlum hakan abi öldü onun yanına gittiler, trafik kazası geçirmiş ve ardından bir kaç daha kelime. trafik kazasından sonra boğuk geliyordu her şey. kabullenemedim. 45 dakika tepki vermedim/veremedim. yok dedim, hakan abi ölmemiştir. kaza geçirmiştir. ameliyattadır, kurtarırlar onu dedim. sonra facebook'a girdim. hakan yazdım, ilk çıkan linke tıkladım. yaşarken ikinci kez beynimden vurulmuşa döndüm. nasıl olur? 200 tane yeni yazılan duvar yazısı, mekanın cennet olsun, allah rahmet eylesin kombinasyonlarında. hakan abim kıpır kıpırdır. şaka yapıyordur herkese dedim. hakan abi ölür mü dedim? sonuçta hakan abi, şubat tatilinde görüşmüştük. sonra adını ve soyadını yazdım google'a. trafik kazası haberleri çıktı. haberden sonra 1 saat geçti. yavaş yavaş kabulleniyordum. başımı yastığa koydum. hüngür hüngür ağladım. çok fazla ağladım. ardından 1 yıl 28 gün geçti. o günden beri bir damla göz yaşı dökmedim. kendimi zorladım. dökemedim. en fazla gözlerim doldu. duygusal bir insan olarak ben, o günden sonra ağlayamadım. başımdan öyle bir olay geçmişken, o kızın beni bırakıp gitmesine niye ağlayayım ki?
Haberi almak mı haberi vermek mi hangisi daha zor bilinemeyen durum.
Mesleğim gereği her seferinde ayrı hüzün yaşadığım.
Ben:Babanızı annenizi kaybettik başınız sağolsun.......Sessizlik ....
sonrasında biraz itiş kakış
Ölenin Yakınları (ÖY) bittin sen doktor bağrışmaları, Allah razı olsun elinizden geleni yaptınız vb...
Susarsın küfrederler, teşekkür ederler minnet duyarlar sen susarsın.Aslında kayıp herkesten çok senindir. son nefesini verirken sen ordasındır. Soluk borusundan aşağı tüp gönderirken son iç çekişini 10 cm mesafeden gören sensindir. O an sana herkesten daha yakındır. Herkesten fazla senindir. ve kaybedersin elindekini. Sonra...Odana çekilir gözyaşı ses feryat olmadan sessizce içine içine ağlarsın... Bir sigara yakarsın. Aşağıyı güvenliği ararsın oda da sigara yaktım alarmı sessize alın... Sonra aklına yoğun bakım kapısında çaresizce beklyenler gelir. Sonra iki yıl önce kaybettiğin kardeşin gelir.. ikinci sigara üçüncü sigara. Kapı çalınır. Morg memuru hocam kaşeniz...
Tam da çözerken ölüm haberi almak mı yoksa vermek mi? Hangisi daha zorçözemeden gelir...
Yaşamdan silinen canlar hele ki ecelinden çok evvel gencecikken, hasat vakti gelmemişken ömründe yitip gidenler için değil geride kalanlar için acı bir haberdir.
bugün başıma gelen hadisedir. evet uzaktan bir akraba idi henüz otuzlu yaşlarında. ani bir kalp kriziyle umulmadık bir şekilde. önce inanmak zor geliyor, sonra anlıyorsun gerçeği ve sonra hayatın gerçeğini. geride iki öksüz annesiz yetişecek ve ölüm soğuk nefesini hiç unutturmayacak. üstelik insan ne ile yaşar hikayesini tekrar okumuştum tolstoy'un daha henüz dükkana gelen zenginin bir yıllık çizme isterken akşam ölüvermesini ve insana verilmeyen ölüm bilgisini.
kara haber çabuk ulaşır. bir vefat haberi aldığımızda ilahi bir ses işitilir. hepimiz birer telgraf direklerine dönüşür ve posta güvercinleri haline geliriz.