unutuyorsun. sadece yakınların öldüğünde ölüm gerçeğiyle yüzleşip iki gün sonra hiçbir şey olmamış gibi aptalca kaygıların, koşuşturmalarına dalıyorsun. keşke arada " hatırla" butonu olsa da anın tadına varabilsek.
insan denen ve kendini bilinç denen şeyle taçlandırdığını iddia eden canlının en büyük paradoksu. ölüm orada biliyorsun ve ona hızla koşuyorsun ama bu gerçeğin bütün ağırlığına rağmen saçma sapan bir umut ve coşku taşıyorsun içinde.
ve çok zaman görmezden geliyorsun ölümü. hatta cümlelerinden bile uzaklaştırıyorsun. üzerine bir sürü lakırdı edilir lakin nedir bu motivasyonun kaynağı ?
yoksa ölüm gerçekten ölmek değil mi ?