ne zaman geleceği belli olmayan ve seni sevdiklerinden, değer verdiğin her şeyden, güneşli bir pazar gününden mesela ya da yağmurlu bir sonbahar akşamından yoksun bırakacak bir bilinmezlik, nasıl olur da kafayı yememize sebep olmuyor?
Bugün sevip kokladığın eşinden ya da seni işe uğurlayan annenden, elini öpüp sarıldığın babandan, sokakta gördüğün başıboş bir kediden, sahilden, denizden, masmavi gökyüzünden, yemyeşil ormandan, sevdiğin onca şeyden seni alıp götüren, seni yok eden, bir hiçe çeviren bir gerçek var ve sen buna rağmen kafayı yemiyor musun kardeşim?
Çıldırtmıyor belki ama düşüncesi korkutabiliyor. C. Meriç de Jurnal'inde; insanın aslında bir kurbağa gibi gebermekten, yok olmaktan korktuğunu dile getirmiş.
başlık altında konuşurken bile olayın ciddiyetinin anlaşılmadığı entrylerden belli oluyor. yani yaşayan bir insan ölümü sanki programlanmış gibi aklında tasvir edemiyor, düşünemiyor veya içindeki hiç bitmeyen umut bunu idrak etmesini engelliyor bu açıkça belli.
şu an sözlükte bulunan yazarlar neredeyse 70 yıl sonra yaşamıyor olacak. yani yoksun la 70 yıl sonra sen diye biri yok bu hayatta. açıp okuduğun haberler, dünyada olup biten şeyler sensiz devam ediyor olacak.
başına gelecek ölümü bilememek insanı nasıl çıldırtmıyor? nasıl öleceğini bilememek insanı nasıl çıldırtmıyor? bu soruları idrak edemememiz bizim kendimizi çok değerli, özel biri sanmamızdan kaynaklanıyor. halbuki at gözlüklerini çıkarıp bir dünyaya baksan ne kadar değişik hayatların olduğunu ve senden 6 milyar tane daha olduğunu farkedersin.
Ölümden öte köy yok. Son durak kara toprak. Az yaşa çok yaşa, akıbet gelir başa. At ölür meydan kalır, yiğit ölür nam kalır. Hayatı korkusuzca yaşayanlar, ölümden korkmazlar.
dünya her türlü kötü. kimi cennete uçacağını düşünüyor kimi her şeyin biteceğini. iki durumda da dünyadan daha iyi ölüm. o yüzden çıldırtmıyor sanırım. ama gece ikide özel olarak üzerinde düşünürseniz kafayı kısa süreliğine yiyebilirsiniz.
Farkında olanların güç içinde çeşitli zamanlarda aklına gelen durum, herkes tadacak ama vaktiniz varken anneniz, babanız, kardeşiniz ve sevdiğinize sarılın. 5 saniye sonra ölebileceklerini bilip laflarınızı, davranışlarınızı ona göre ayarlayın.
Ne kadar paranız da olsa.. zaman geri alınamıyor, malesef.
alternatifin varmış gibi. tek sebebi başka bi alternatifin olmayışı. lamborghini binmeden yaşamanın insanları çıldırtmıyor oluşu demek gibi birşey bu. olmadığı için çıldırmıyorsun. olsa dükkan senin.
Bir zaman nasıl hiç yoktuk, sonra da hiç olmayacak olmaktan neden korkayım? Zaten benim olmadığım bir yer, zaman neden problemim olur ki?
Daha çok sonsuz bir huzur gibi geliyor bana hatta.