her canlı ölümü tadacaktır veya her nefis ölümü tadacaktır"
günlük hayatta inançlı veya inançsız olsun bu kelimeyi kullanmaktan çekinmez.ne de olsa tartışmasız tek ortak nokta ölümdür.fakat burada değişik bir şey var.yüklem sanki daha farklı bir şeyi anlatıyor.
ölümü tatmak? ölümün farkında olabilmek?
bir şeyi tattığınızı bilebilmek için bilincin devamlılığı şart olmalı ki,şuur bunun bilincinde olsun.esas yakalanması gereken nokta bu olabilir.insan öldüğünün bilincinde olabilir.ölen insan sadece bedenini bırakır.şuur farklı bir boyutta onunladır ve insan artık öldüğünün farkındadır.
var olan beden,şuurun ve boyutun farkında olabilmek için geçici bir karargahtır.ölümü tadamayacak olan odur.sizi siz yapan huylarınız,yaşamınızı neye adadığınız,ne için uğraştığınız,şuur/nefsi ne kadar tanıyabildiğiniz boyut değiştirene kadar geçerlidir.ölen bedenden çıkan benlik bilinci alt boyutta yaşadıklarıyla beraber çıkar ve artık kurtuluş yoktur.
gördüklerine ve hissettiklerine yön veremediğin uyku gibidir nefsini tanıyamamak.ya şimdi nerede olduğunu kavrarsın,ya da hiç kavrayamamak için ölümü beklersin.
kendisi hakkında cehalet diğer canlı varlıklarda tabiattır,insanda zaaf
"eğer kalplerine gerçek anlamda bakmayı öğrenirlerse, insanların çoğunluğu, şiddetli bir şekilde istedikleri şeyin bu dünyada olmadığını anlayacaklardır öyle bir hasrettir ki hiçbir evlilik, hiçbir seyahat, hiçbir eğitim gerçek anlamda onu tatmin edemez. bunu söylerken başarısız evlilikleri, tatilleri, eğitimleri kastetmiyorum. olması mümkün en başarılılarını kastediyorum eğer kendimde, bu dünyadaki hiçbir deneyimin tatmin edemediği bir arzu tespit edersem, bunun en muhtemel açıklaması başka bir dünya için yaratılmış olduğumdur. eğer dünyevi hazların hiçbiri onu tatmin edemezse; bu, dünyanın bir hile olduğunu göstermez. muhtemelen dünyadaki hazlar onu tatmin için değildir, fakat onu açığa çıkarmak içindir ki gerçek şeyin önerisiyle karşılaşalım. eğer böyleyse, bir yandan bu dünyevi nimetleri hiçbir zaman küçük görmemeli ve şükürsüzlük etmemeliyim, diğer yandan bunları; bir kopyası, yankısı, serabı oldukları şeyle karıştırma yanılgısına düşmemeliyim. kendimde gerçek vatanım için arzuyu muhafaza etmeliyim, o vatan ki ölmeden ona kavuşamam "
Yahu gidip geldin de mi konuşuyorsun ?!?! yok kitabı gösteriyorum diyorsan o ayrı demeyeceğim. Mal gibi kitapta yazıyor diye ahirete inanacak cehalettir ancak.
Bilmediğini ve ölmeden bilemeyeceğini bilmen gerekiyor... Ben öyle inanıyorum de. Ama öyledir deme...
çünkü ikincisinde bilimin ağzından konuşursun oyle bir asalet de hiç bir teokrasi inancına sahip insanda yoktur.
Diyorum ki umarım vardır. çünkü öte tarafta hiç de allahın sevgili kulu olmadıklarını görecek bu cahil yobazlar.
ama ne yazık ki insan ölünce öldüğünü bile bilemeden beyin gidiyor. Öte taraf yok ise ikinci seçeneğim şöyle kısa bir video oynasa,
"öte taraf yok. doğmadan önce ne boksan şimdi de öyle olacaksın." ve karanlık...