ölüm arzusu, bilgeliğe kavuşulduğunun ilk belirtisidir. içinde bulunulan dünya katlanılmaz, bir başka dünya ise ulaşılmaz geliyordur. ölüm arzusundan doğan utanç biter artık; nefret edilen eski hücreden alınıp ilk iş olarak nefret edeceği yeni hücresine götürüleceği anı bekleyerek yalvarır mahkum. bunda belli belirsiz bir inancın kırıntıları da pay sahibidir; yeni hücreye nakledilirken efendi koridorun diğer ucunda görünecek, mahkuma göz ucuyla şöyle bir bakacak ve şunu diyecektir "bu adamı yeni hücreye götürmenize gerek yok. o artık bana geliyor."
umutların ümitsizliğe döndüğü anda baş gösteren arzudur.
harekete geçilmesi intihara yol açar.bu durumda en sevdiğin kişileri aramak arzunun kaybolmasına neden olacaktır ve yaşama arzusuna dönüşecektir.