ölü

    7.
  1. arkasından yapılan yaygaraya nispet yaparcasına nihai katatonisine bürünmüş olan ruhsuz beden. korkunç değildir. hüzünlüdür ölü. özenilesidir.. serbest kaldığı için. arkasından üzülmemizin tek nedeni ölmesi değil, artık bizimle olmamasıdır... "ceset" tanımını yakıştıramamızdandır daha. isminin ölü olmasıdır....

    kolunu kaldırıp göğsünün üstüne koysak sonsuza kadar orda kalır iradeden bağımsızca.. artık insan değildir ki.. insan olan nereye gitmiştir bilinmez. ama ölü insandan kalandır. insanın dünyaya bıraktığı imzadır.

    yoksa ölümün adı ölüm olmazdı.

    göç derdik.
    5 ...
  2. 1.
  3. 1.Hayatı sona ermiş olan,artık yaşamıyor olan,diri karşıtı.
    2.Ölmüş insan,müteveffa, mevta.
    3.Hayvan leşi.
    4.Sönük,güçsüz.
    5.Çok durgun,hareketsiz.
    6.Yaşanılmayan veya çok durgun,hareketsiz.
    7.Sıcaklığı,canlılığı olmayan.
    2 ...
  4. 18.
  5. modern yaşantıların tabularıdır. yaşamsal fonksiyonlarını yitirmelerine karşın, hala birtakım imtiyazlar ile animistçe aramızda dolanırlar. mezarları ekstrem durumlar dışında açılmaz, dokunulması mekruhtur, ardlarından duadan gayrısı edilmez.. saygı kavramı onlara atfedilir. ne var ki, tüm bunların gereği tartışılabilir niteliktedir. ölen ölür ve bilinç kaybı yaşadığından, bunların tümünden bihaber ve münezzehtir. o halde: saygı ve sevgi nerede başlar; nerede biter? öldükten sonra, mezarımı açsalar, cesedimi dağlasalar, sürükseler, satsalar ne olur? farkında olunmadıktan sonra...
    2 ...
  6. 28.
  7. 12.
  8. 17.
  9. gelsene sen buraya bakayım. ne arıyorsun burada.

    - ölüyüm de ondan.

    -kim söyledi sana bunu? adın ne?

    -calib

    -senin kaydın yok. sen yaşarken de yaşaman bir şeye benzemeyordu ama. şu duruşuna bak. bu ne biçim ölülük. salak salak geziniyorsun ortalıkta.

    ..*
    1 ...
  10. 3.
  11. 9.
  12. olur fiilinin coverlanmış halidir. yöreye göre değişiklik gösterir. bazı yörelerde "olur", bazılarında "olu", bazılarında "olupduru" şeklinde telaffuz edilmişliği var.
    1 ...
  13. 10.
  14. fazıl hüsnü dağlarca şiiri.

    Hangi mahallede imam yok,
    Ben orada öleceğim.
    Kimse görmesin ne kadar güzel,
    Ayaklarım, saçlarım ve her şeyim.

    Ölüler namına, azade ve temiz,
    Meçhul denizlerde balık;
    Müslüman değil miyim, haşa,
    Fakat istemiyorum kalabalık.

    Beyaz kefenler giydirmesinler,
    Sızlamasın karanlığım havada.
    Omuzlardan omuzlara geçerken sallanmayayım,
    Ki bütün azalarım hülyada.

    Hiçbir dua yerine getiremez,
    Benim kainatlardan uzaklığımı.
    Yıkamasınlar vücudumu, yıkamasınlar,
    Çılgınca seviyorum sıcaklığımı.
    1 ...
  15. 23.
  16. ergun evren'in efsane şiiri. insan okuyunca bir garip oluyor ayrıca.

    hah
    hah hah hah hah
    ha ha ha ha ha ha ha ha ha
    dur... kaçma...
    benim de gözlerim vardı bu boşluklarda
    parça parça kurtların yediğine bakma
    ne ateşli dudaklar değmişti dudaklarıma
    komik mi? hah ha ha...
    korkunç değil mi? korkunç...

    hah
    hah hah hah hah
    bu mezar, işte bu benim yatağım
    bunlar da kurtlar...
    etlerimi yemek için sabırsızlanıyorlar
    bu toprakları siz attınız üzerime
    dün sizlerleydim daha caddelerde
    bugün ölülerle...

    yooo, yooo, yooo, yooo,
    ben ölü değilim
    yoo, yoo, yoo, yo, yo, yo, yo,
    hayır, hayır, hayır, hayır
    istemiyorum bu sandığı
    ne olur bu kadar ağır betonlarla kapatmayın üzerimi
    dayanamam
    yoo, yoo, yoo, ne olur kıymayın bana

    26 şubat 1961

    dağ gibi ateşler yakıyorlar geceleri
    gölgeler oynaşıyorlar
    mezar taşları mı ne?
    yoksa onlar mı?
    ben elli altıncı parselden kaçtım buraya
    ordan, sizin gömdüğünüz yerden
    hah, ha, ha, ha, hah, hah, ha, ha, ha, ha
    kurtlar aç kaldı, şimdi çukurda
    zavallı kurtlar.

    yine birini yakıyor olmalılar, bakın... bakın...
    çığlıklar... çığlıklar... çığlıklar...
    bizimkilerin çığlıkları, ölülerin...
    hah ha hah hah ha ha ha ha hah ha ha ha ha
    dedim size biri yanıyor yine
    bir eğlence var
    birazdan bu çığlıklar benim için atılacak

    sahi ben, ben nereden geldim buraya?
    bütün duaları unuttum...
    peki siz siz kimsiniz? ya bu aydınlık?
    bu toz toprak, bu çiçek kuruları üzerimde...
    şu yara, şu başımdaki...
    sahi, sandukamı çakarken kafatasıma saplanmıştı çivileri.
    acemi mezarcılar...
    ama benim başım acımaz ki, ben ölmem ki... hah hah ha ha ha ha

    bu gün tam kırkıncı günüm,
    didik didik etti kurtlar ellerimi
    dokunsanız ellerinizde kalacak
    gözlerim, burnum, dudaklarım...
    dişlerim koptu yerlerinden.
    ben toprağım, ben kemiğim, ben kurdum,
    ha ha ha ha ha ha ha ha ha ha
    ben ölüyüm.

    yılanlar dövüşüyor mezarımda kurtlarla kımıl kımıl
    etim çok semiz olmalı...
    yoksa dudaklarımı mı paylaşamıyorlar?
    ne dersiniz? bir zamanlar kadınlar da paylaşamazdı da

    bir kış günü yatırdılar beni buraya
    hepiniz kalın giyinmiştiniz.
    ama ben çırılçıplaktım
    ne komik değil mi?
    çırılçıplak...
    ha ha ha ha ha ha ha
    kefen dahi giydiremediler üstüme
    param yoktu ki...

    tüm adabını öğrendim yer altının
    tüm törelerini,
    alıştım da.
    etlerim parçalanıp düştükçe toprağa
    daha da alışıyordum.

    ama geceleri korkuyorum yalnızlıktan
    yalnızlıktan korkuyorum... oooooooh hah hah ha ha ha ha ha ha
    onun için beyaz beyaz geziniyorum rüyalarınızda ara sıra
    korkuyorum... korkuyorum... korkuyorum...
    ne olur beni de alın, beni de alın, beni de alın
    geceleri aranıza.
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük