istanbulda 2011-2012 sezon oyunu olarak vetiyatro tarafından sahnelenen tek kişilik tiyatro oyunu. Oyun anadolu yakasında (bkz: nazım hikmet kültür merkezi) , Avrupa yakasında ise Şermola Performansta oynanıyor.
anadolu üniversitesi tiyatro kulübü tarafından dokuzuncusu düzenlenen amatör tiyatro günleri kapsamında bugün sinema anadolu'da sahnelenen aziz nesin eseri. hilmi sadık adından arafta kalmış bir ölünün hikayesi. tek perdelik bir serzeniş.
yurdumun eşeğinin hikayesi bu.
yurdumun eşeğinin oldurulamayan hikayesi
yurdumun olamayan eşeğinin oldurulamayan hikayesi
vatandaşıma eşek demiş aziz nesin, tonlarca eleştiriyi hak etmiş yine sanki, ha ne dersiniz?
ölmüş eşek, cesedinin başına gelenleri anlatır arkadaşı eşek arısına tahtalıköyden yazdığı yirmi üç adet mektupta. ölmüşüm, der. öyle yaz sıcağında buzlu hoşafı kaşıklaya kaşıklaya oooh! öldüm! diyenlerinki gibi bir ölüm değildir onunkisi. basbayağı ölmüştür işte, ötesi yoktur.
işsiz aşsız kalıp da borç batağına saplanan eşek, ölmeye karar vermeyip de ne yapsın? düşünür taşınır karar verir, yatar sokağın ortasına, çekilir ebedi istirahatgah ına. ölmenin en masrafsız en onurlu yolunu seçmiş olmanın huzuruyla son nefesindeki enerjisini de ucuna değin harcar böylece engellemek adına içerisindeki kocaman yaşama isteğini. o andan sonra olanlar da asıl macera. macera dediğime bakmayın, gülliverinki gibi bir macera değil bu. vatandaştaki çaresizliğin ölmüşlükteki acizlikle eşdeğer olduğuna bir kez daha tanık olduran bir macera. sokaktan geçenlerin kayıtsızlığına mı yansın, onu alıp götüren cankurtaranın saygısızlığına mı? hastanedeki kaskatı ve utanmazca rezalete mi yansın yoksa? ölenin insandan bile sayılmadığını söyleyip çekip giden polise? hiç birine yanmadı ölmüş eşek.
yanmadı. her mektubuna eğlenceli anılar anlatarak başladı, rezalete güldü, şaşırdığı da oldu kimi zaman elbet. yine de cesedinin başına gelenler trajedik değil, trajikomik bile olmaktan çıkmış onun için. salt komik anılar olarak anlattı onları. neden mi? alışık çünkü, yaşarken başına gelenler öldüğünde farklı mıydı ki üzülsün? şaşkınlığı da alışık olmadığından değil zaten, en azından ölüye saygı oluru düşünmüştü, umut etmişti doğrusu. hepsi buydu. olmadığını gördü, canları sağ olsundu.
ne kadar doğru tespitler yapmış aziz nesin. tespitlerini ne güzel anlatmış en yaratıcı benzetmelerle ve en gerçek diyaloglarla. her eserinde olduğu gibi en basit hallerle en bozuk hallerini fark ettirmiş bize ölmüş eşekte de. kendi dönemine ve bizim dönemimize ait toplumun ve devletin cahil, kayıtsız, korkak ve bencil yapısına sistemsiz sosyal hizmetlerden yaklaşarak giydirmiş en parlak kusur gömleğini. yine güldürmüş, yine düşündürmüş. yine oturtmuş düğümleri soluk borumuzun tam ortasına.
evet, tonlarca eleştiriyi hak ediyor aziz nesin, en iyilerinden bir demet hediye kendisine vatandaşı eşek eden devlete ve eşek olmayı kabul eden vatandaşa da arda kalanları ver gitsin
bu arada söylemiş miydim? her mektubunda eşek arısını yanına çağırıyor ölmüş eşek, orada ona çok iyi bakıyorlarmış; saygı görüyormuş en azından.