Ölümden korkmuyorum diyenler,şimşek çaksa ödü patlar,biri arkadan gelip korkutsa tansiyonu düşer,köpek yolunu kesse dizinin bağları çözülür.eee hal böyleyken(bir örnek)gece evde teksin uykuda birden tepende bir gölge tanımıyorsun eve nasıl girmiş?ne istiyor tamamen savunmasız haldeyken ruhunu bedeninden çıkarmaya başlıyor,görüntüsünü bilemiyoruz.velhasıl korkmuyorum diyene çocuklar bile inanmaz.
korkmuyorum diyen korkusunu bastıran ve korkmadığını zanneden insandır. insan ölmekten korkmasa canı tehlikeye girdiği anlarda umursamaz davranabilirdi.
Aslında ölümden korkan bir insan değilim, gerçekten korkmuyorum ama şu hayatta yapmak istediğim, yaşamak istediğim şeyleri yaşamadan ölme duygusu beni yiyip bitiriyor aslında.
Korku mu emin değilim ama yaşamak istediğim çok şey var niçin yaşamadan gideyim ki gibi bir düşüncem var. Bazen ölmüş olmayı istiyorum çünkü hoş şeyler olmadı nadir güzellikler dışında. bilmiyorum işte korkuyor da değilim korkmuyor da değilim.
Ölmekten hiç korkmadım. Ama bazen öyle anlar oldu ki kendim öleceğim için değil yanımdaki arkadaşlarımı kaybetmekten korktum. Ulan ne görevlerdi be. Ağrı ve Tendürek dağı ömrümü yedin.
tüm insanlardır. korku yüzde 99.9 oranında kişinin kontrol edebildiği, bastırabildiği bir duygu değil. zaten duyguların çoğunu kontrol edemiyorsun. kaya gibi sert olan bir insan bir anda duygu patlaması yaşayıp şakır şakır ağlayabiliyor yeri gelince. veya suratı mahkeme duvarı gibi olan insan gülme krizine girip mutlu olabiliyor bir anda istemsizce. mutlu iken gene bir anda mutsuzluğa düşebiliyor insan. o anı yaşadığın zaman anlıyorsun "ben çok cesurum aga ölüm nedir emuna goyim" diye yaptığın atarların ne kadar boş olduğunu.
çok hızlı gerçekleşen ölümler hariç o birkaç saniye içerisinde yani ölme ihtimalin belirdiği anda vücudun korkunç bir adrenalin salgılıyor 1-2 saniye içerisinde. hani "kazadan mucizevi şekilde kurtuldu" falan diyorlar ya genelde o adrenalin etkisi ile fiziksel gücün katlandığından oluyor o atlamalar zıplamalar kaçmalar vs gibi mucizeler. o birkaç saniye sana bildiğin ağır çekim gibi geliyor. birkaç saniyeyi birkaç dakika gibi yaşıyorsun beynin korkunç bir hızla çalışıyor kalbin üç dört kat hız ile çarpıyor. herkese oluyor mu bilmiyorum ama bir de korkunç bir pişmanlık hissi sarıyor içini göğsünde öküz oturuyormuş gibi bir ağırlık çöküyor göğüs kafesinden midene doğru. sadece yaptıkların değil yapmadıkların, yapamadıkların ışık hızı ile beyninde dönüyor.
tabi ki daha ölmedim yani tam anlamı ile yaşamadım bunu ama birkaç kez kıyısına geldim. çok şükür rabbim daha alacak nefes vermiş bir şekilde yırttık öyle. ölümden sonrasını bilemem ne olacak nereye gideceğiz belki daha güzel bir yaşam evresine geçeceğiz belki daha kötüsüne. ancak ölümün kendisi hiç güzel değil vücudun senden bağımsız hale geliyor o anlarda hiçbir şeyi kontrol edemiyorsun tamamen vücudun ruhundan ayrılıyor sanki.