Bir çok kez doğmuşum, ezilmiş yıldızların
derininden, yeniden yaratırken
ellerimle bütünleşmiş sonsuzluğun ipini,
ve şimdi öleceğim tekrar, toprak olacak bedenimi örten
biraz topraktan başka hiçbir şey almadan yanıma.
Ne rahiplerin sattığı bir parça gökyüzü
aldım, ne de metafizikçilerin
yararsız zenginler için yarattığı
karanlığı selamladım.
Beni bekleyen bir giysi gibi
ellerimde kendi ölümüm, sevdiğim renkte,
bir zamanlar boşu boşuna aradığım ölçüde,
gereksinimim olan derinlikte.
Sevda tüketildiğinde somut özünde
ve kavga dağıtırsa çekiçlerini
başka ellerin birleşmiş gücü arasında
gelir ölüm ve siler
senin sınırlarını belirlemiş damgaları.
öldük,ölümden birşeyler umarak
bir büyük boşlukta bozuldu büyü
nasıl hatırlamazsın o türküyü
gök parçası,dal demeti,kuş tüyü
alıştığımız bir şeydi yaşamak
...
cahit sıtkı tarancı
ruhun ılık ılık ayaklardan çekilmesi, bedenin soğuması ve insanların daha sonra unutmak üzere ağlamaları ve en yakınların dahi üzerinizine toprak atmak için yarışmaları.
bir daha aşık olamamak.
bir daha zam haberleriyle uyanamamak.* çiçek pasajı nda rakı içememek.
intiharı düşünememek.
bir daha ölümden korkmamak.
bana dokunmayan yılan bin yaşasın diyememek.
baba olamamak bir daha. *
bir daha hiç pişman olmamak.
sözlüğe saçma sapan entyr girememek.
ayar alıp ayar verememek.
çaylaklıktan korkmamak.
moderatörü iplememek.
ve en önemlisi;
nereye gittiğini bilememektir.
LEON
"isteyene"
çok kötüyüm,
bu ülkeyi yerle bir edebilecek kadar güçlü
haykırabilirim,
dünyadaki bütün bulutları kıskandıracak kadar
ağlayabilirim sanki,
aniden dışarı çıkıp karşıma gelen herkesi,
ellerimle boğabilirim,
gözlerimle tüm ormanları
yakabilirim acımadan
yada düşünebilirim beynim patlayana kadar,
belki şu elimdeki bardağı kırıp, sivri ucuyla
bileklerime yazabilirim çaresizliğimi,
insansızlıktan ölene kadar susabilirim de,
belki de kor gibi sıcak bir suya çırılçıplak
dalabilirim son nefesimi alıp.
yada usulca yaklaşıp birisine,
-seni seviyorum- diyebilirim...
30.01.1997
Ölmek bu mu acaba ? *