rahmet sahibi olmak üzere, yeryüzünde yaşanmış olan herşeyi yeryüzünde bırakmak ve bu yaşanılanların ömrünün sadece arda bırakılan insanların hafızası kadar terk ederek yeryüzündeki yaşamsal vadeyi doldurmak...
canlıların doğuştan hastalığı.
bütün canlılar bu hastalığı çekerler. insanı "gerçek" gerçeğe götüreceğine inanılır. gözle görülen sadece ögelerine ayrılmadır. ama inanılan çok ama çok derin ve geniştir. ölümden sonra cennete gitmek gibi iyi şeyler olmasını uman bazı kişiler, diğer bazı kişilere kötü davranma hakkını kendilerinde görebilmektedir. bu çok şaşırtıcıdır. allah sonumuzu hayır etsindir.
hiç kimsenin bilemeyeceği kimseden öğrenemeyeceği sadece bir defa yaşanacak olan, sonunuzu düşündüğünüzde de hüzün veren inanan için başlangıç inanmayan için sondur.
bir kader bir gerçektir.kimi istemez ölmeyi hayata aşıktır öbür dünyayı unutur. kimi tek öbür tarafa çalışır bu dünyayı unutur. ama örnek alınası vardır ki hem bu dünyayı garantiye alır ki sağlığında yazmış olduğu kitaplar çoğu gelişmiş ülkede okutulur, hem aşk ile o kavuşma anını bekler. zordur başarması ama kimse başarı merdivenlerini elleri cebinde tırmamıştır.
sürekli bir eylem. her gün fark etmeden, istemeden de olsa yaptığımız, sadece fiziksel olarak yaşlanarak biraz daha yaklaştığımız değil; ayrıca kendimizden, düşlerimizden, umudumuzdan, enerjimizden, hissetiklerimizden, neşemizden, coşkumuzdan, öfkemizden, aşkımızdan biraz daha vererek, bizi biz yapan duygularımızı her gün biraz daha yitirerek yaklaştığımızdır. yaşamaya inanmakla ilgili yitirdiklerimizdir ölmek.
bazen bir kurtuluştur, tüm acıların sona ermesidir, sonsuz ve güzel bir hayatın başlangıcıdır, geride kalanlar için azap olsa da. bazen de insanın aklına geldiğinde bile kalbini sızlatan, ağlatan, ürküten bir hadisedir. insanoğlu inandığı halde kabul etmek istemez nedense ölümü, alışamaz ona. ancak ne yazık ki hepimizin başına gelecektir, er ya da geç.