hayatını amaçsız ve boş bir biçimde yaşayıp, boş boş ölümünü bekleyen insanların yaptığı iştir, mastar halini almış şeklidir. o insanlara gerçekten yazıktır. boş gelip boş gideceklerdir. bizler ölmek için varolmadık ve yaşamaya ölmek için devam etmiyoruz. birşeyler kazanalım, yaşayalım diye yaşıyoruz. eğer ölüm için yaşıyor olsaydık niye varolduk ki. sonuçta ölümü kim bekler. hayatın hiç olmaması daha iyidir. mantıksal bir açıklaması zaten bolca var bunun. ama onu geçtiğimizde bir insanın ölüm için yaşıyor olması zaten onun öldüğünü gösterir. o kişi zaten ölmüştür. bütün emellerini, umutlarını kaybetmiştir. insanlar yaşarken ölümü yaşarlar. ama ölürken yaşayamazlar. yaşama hakkımız şu an elimizdeyken ölüm için yaşanmamalı. madem böyle bir şansımız var hayatın tadına varılmalıdır. kimse ölmek için yaşamaz. yaşarsa da dediğim gibi zaten o çoktan ölmüştür. yaşamın içindeki ölümü yaşamaktadır. ve bu gerçekten çok daha acı vericidir.
amaçsız bir şekilde yaşamaktan iyidir.hayatta herkesin bir amacı olması gerekir.kimsenin hayat felsefesi tartışılacak kadar basit değildir ve hiçkimse size hayat felsefesini tartışma hakkı vermez.öyleyse sorun yoktur ölmek için yaşamak ta bir yaşam felsefesidir.saygı duyulmalıdır.
yine de dünyadaki düzenini 'ben bir gün ölücem' diyerek kuranlar tarafımdan tepki görmektedirler, en az 'ben hiçbir zaman ölmeyeceğim' düşüncesine inananlar kadar.
Hayatı anlamlı kılan bütün yalanları bir kenara itince önümüze çıkan anlamsız gerçek bu böyle olmamalı deyip bir yalana sarılmalıyız yalanımızın son kullanma tarihi geçtiğinde hemen bir başkasına tutunmalıyız yoksa bu gerçek tokatlarını indirmeye başlar.
Aslında insan hiç ölmeyecekmiş gibi yaşar. Yapılan onca hata yanlış hiç bir şey yapmadan nasılsa ileride yaparım deyip boşa geçen onca zaman hep bu yüzden değilmidir. insanoğlu eğer bilebildeydi öleceği zamanı Yada haftaya bir ay sonra bir yıl sonra ölecekmiş gibi yaşasa yaşamda ölümde çok daha anlamlı olurdu belki.
Umudu bitip tükenen, amacı olmayan, mücadelesini kaybeden, geceleri gündüzlerden daha çok sigara içen, günde 15 saat uyuyan, hayatta hiçbir şeyden zevk alamayan bir insanın düşüncesi olabilir bu. Ama anlamlı olan menzile ulaşmak değildir. Önemli olan menzile giden yoldur; yani mücadeledir. Değerli gözüken her zirve, ulaşıldığında değerini yitirir. Bu yüzden uzun bir yol seçmeli insan. Yani imkânsızı istemeli. Ve ulaşıldığında değeri kaybolmayan tek şey yoldur. Çünkü yol hep vardır. Ölene kadar. Ama ölünce bitecek tüm yollar. Bir gün öleceğiz. Bir gün öleceksek neden yaşayalım ki? Ha öleceğim günü beklemek ha öleceğim güne gitmek... Ama şu doğru ki: istemek ile yapmak arasındaki en büyük fark ölmek eylemine aittir. Madem yaşamak zorundayız -bir gün ölene kadar- yollarda yaşayalım.