sabahları uyandığımda yapmak istediğim şeyler olurdu eskiden, gece yatarken uğruna dua ettiğim amaçlarım vardı.
bakıyorum da, kandil günü tuttuğum orucu açarken bile dua etmemişim. içimden gelen hiçbir istek, tuttuğum bir dilek, yakarmam için bir sebep yok demek ki.
kaçmak mıdır , kurtulmak mıdır mevzusunda mechul olan, ölmeyi isteme anında yaşanılan ve arzulanan tüm duygulardan daha şiddettli olan bir gözü dönmüşlük hali ve kişinin deli cesaretiyle kendini öldürmesi sonucu değiştirdiği boyut gereği tatmin duygusunu yaşayamaması olgusudur. ne olursa olsun geride gözü yaşlı insanlar bırakarak elde ettiği yaşama hakkını elbette ki ölmek istemek için geçer sebepler olmalı ama ukala bir şekilde kendi canına kıyarak bencillik yapmaktır.
her şey insanlar için ve ne olursa olsun yaşamaya değer.
güzel bir duygudur. hele bir de isterken başarabilirseniz..
elinizde ki tüm değerler gittiği anda istenebilecek en güzel şey. belki ileride ne salakmışım ölümü istemekle dersiniz ama.. içinizde bulunduğunuz o an sizi, bile bile ölüme götürür.
hele hele kaybettikleriniz canınızı düşünmeden vereceğiniz sevdiğiniz ve kızınız ise...
belki bu dünya da bu kayıplar ne ilk ne de son olacaktır ama insan aklı selim düşünememektedir. zaten ölümde insanın boşlukta olduğu o anda gerçekleşmekte değil midir?
bu dünya'da olan bitenden, omuzlarına ağrılar sokan sorumluluklardan ve bu dünya'dakiler* yüzünden acı çekmelerin yüzünden yani yaşamaktan sıkıldığında sana gelen en iyi opsiyon olan ölümü tatmak istemektir.
herkes arada bi ölmek istemiştir bi şekilde, öyle ya da böyle "allah canımı alsa da kurtulsam" tarzı cümleler söylemiştir ya çoğu insan, laftır bu. ölümü istemek apayrıdır, bambaşkadır.
şöyle olur mesela:
ruhun daralmıştır, hep mutlu görünürsün, hatta hep güldüğünden, içmiş olduğundan filan bahsederler, onlara da güler geçersin. ama roldür tüm yaptığın. yüzün gülmektedir, içinde gülen çocuk ise çoktan suskunluğun karanlık koridorlarından birinde yolunu kaybetmiş ağlamaktadır. fakat burada belirtmeliyim ki aşk acısı filan değildir içine karanlıkları bastıran, öyle "ben ona aşığım o başkasına" tarzı bi acı değildir seni soğutan hayattan, tek başına o yetmez kanaatimce, her ne kadar en zor şey sevdiğin kişinin başkasını sevmesini seyretmek de olsa...birsürü hüzün ve sıkıntı çökmüştür üstüne.
bir an gelir, gülmekten, rol yapmaktan belki de bi şekilde hayata tutunmaya çalışmaktan vazgeçersin. bomboş sokaklara vurursun kendini. yürürsün, durmadan yürürsün, bi şey arıyor gibisindir, kendine bile itiraf edemezsin ama ölümü arıyorsundur aslında.
intihar gelir aklına, o güce sahip değilsindir, öğretmişlerdir intihar edenin sonsuza dek cehennemde yanacağını, ne olursa olsun korkmaktasındadır ateşin yakıcılığından. yollara, hızla gelen bi araba umarak gözünü kapayıp atlarsın, o beklediğin araba asla gelmez. ne bi fren sesi duyarsın yola atladığında ne de bir korna. anlarsın o kahrolası ölümün yine gelmediğini. niye insan ulaşmak için yanıp tutuştuğu bir şeye ne yaparsa yapsın ulaşamaz ki genelde?
eve gidersin, bıçaklar ne de güzel görünmektedir gözüne. sadece bi saplayabilsen karnına ve sonra çeksen onu boydan boya, boyansa halı senin kanınla. bi an senin kanlı cesedinin başında ağlayan annen gelir gözüne; ağlaman gerekir ya normalde, ağlayamazsın. ve o an bi şey fark edersin; iki yıldır bir tane bile göz yaşı dökmemişsindir. oysa ki neler yaşamışsındır, hayatının en çok ağlaman gereken anları yaşamışsındır ama tek bir ağlama anın olmamıştır. anlarsın senin ruhunun çoktan beri yavaş yavaş öldüğünü. bir kez daha ceseden de ölmek için can atarsın, eline alırsın en keskin bıçağı... bir türlü saplayamazsın ki karnına, bi çizik atarsın sol elinin baş parmağına, kanar. biraz rahatlatır bu kanama seni. gidip uyumak istersin, madem ölemiyorsun ölümün kardeşinde ararsın teselliyi, sevgilisinden ayrı kalan maşuğun teselliyi başka kadınlarda araması gibi. yatarken yatağına hayatın boyunca yalvarmadığın gibi yalvarırsın allaha "canımı al" diye. yorgana iyice sarılırsın kefen sayıp, yumarsın gözlerini bir daha açılmamalarını dileyerek tüm kalbinle...
+ cekilin oradan beni rahat birakin!
- evladim ne yapacaksin orada? in asagi ölecen lan!
+ zaten ben de bunun icin buradayim. cekil dayi!
- evladim etme eyleme, bu zamanda ölmek kolay degil, bisürü masraf cikaracan.
+ dayi konusma nolur! ölmek istiyorum ben.
- dükkanda bile kalmadi, olsa bedavaya verirdim.
+ kriz bittikten sonra gelir mi?
- ölmek mi? tabi gelir.
+ o zaman verir misin?
- cükün sagolsun lan, tabi veririm.
+ tamam iniyorum o halde.
an gelirde herşeyin bittiğini düşünürsün nefes almak senin için anlamızdır artık , ölüm gelir aklına yapacak hiçbir şeyin kalmadığını farketmişsindir . en doğru şey ölmektir nerde , nasıl , kimlerle , belkide tek başına . ölmek istersin . sonra aklına takılır geride kalacaklar ve yaşanma ihtimali olan tutkular , düşünürün bir süre yaşanmaya değer bulursun hayatı tekrar ve nefes almaya devam edersin ...
tanım: bir nevi, yeniden doğmak için önce sona erişmek istemek
acı çektirmeyen günayı olmayan bir yolu var mı bunun.
vapurla giderken günbatımı güzel gelmiyorsa hayat bir rutine bağladıysa artık. canlandırmanın başka bir yolu var mıdır umutları?
yeni bir seviyeye geçebiliyor muyuz bu hayat oyununda yoksa bir can hakkımız daha var mı acaba.
yeniden başlasak ölüp de.