ölmek istemek

entry399 galeri6
    99.
  1. herşeyin boş olduğunu ve zaten kaybetcek bişey olmadığını ya da herşeyini ,kendini bile kaybettiğin zaman kişinin istediği en zor ama en güzel istediğidir.
    0 ...
  2. 98.
  3. bu durum anlık olaylara oluşan tepki şeklinde (çok sevilen bir yakının ölmesi gibi) değilde süreklilik icra eden, yıllardır kişiyi gittiği heryerde takip eden bir yapıya sahipse yıllanmış depresyonun sonuçlarındandır. çoğunlukla bilinçaltındaki bazı durumlara verilemeyen tepkilerin yada çözülemeyen sorunların birikmesiyle meydana gelir. çoğu zaman patlamaz ancak patladığında cinnet veya intihar söz konusu olabilir.
    0 ...
  4. 97.
  5. Ölüm seni bulmadan önce senin onu bulma çabandır.
    0 ...
  6. 96.
  7. sen onun için ölsen de,ölmesen de o seni bulacaktır .
    0 ...
  8. 95.
  9. 94.
  10. insanın doğdugu andan itibaren hergün adım adım öldüğü düşünüldüğünde bu isteğin ne kadar taktiksel, taklitsel bir kestirme yol olduğu daha rahat görülür Ama yok beni hurilerim bekliyor diyorsanız o zaman ayrı...
    1 ...
  11. 93.
  12. Olan bir psikolog odasında geçsin.

    - niçin ölmek istiyorsun.
    - bilmiyorum.
    - .... hiçbirşey için ölmeye değmez.
    - lan salak zaten ne için ölmek istediğimi bilmiyorum.
    - tamam o zaman bilmediğin birşey için ölünür mü?
    - bak bu oldu.
    3 ...
  13. 92.
  14. olması zaten kesin olan bir şeyi arzulamaktır. zaten öleceksin arkadaşım. nedir yani bu öleyim de gideyim. ben de kurtulayım, çevremdekiler de diye depresif depresif isteklerle gezmek. gerek yok bir kere. her canlı ölümü tadacak sonuçta.
    0 ...
  15. 91.
  16. hayat mücadelesinden yılgınlığın ifadesi.
    0 ...
  17. 90.
  18. HAYATINDAN VAZGEÇEN iNSANIN iSTEĞi.
    GEREK YOK iSTEMESEDE ÖLÜR iNSAN.
    1 ...
  19. 89.
  20. 88.
  21. zaman zaman şiddetle gelen istek. sonra bir süre aklından çıkarmak, ummadığın anda yine yakalanmak. o istek bir daha geldiğinde, daha da şiddetli olabileceği ihtimali tedirgin eder bazen. kendine değil, ardında kalacaklara üzülürsün.
    0 ...
  22. 87.
  23. --spoiler--
    bilgeliğin başladığına ilk işaret, ölmek isteğidir. bu yaşam dayanılmaz görünür, bir başkası ise erişilmez. insan ölmek istediği için utanmaz artık; nefret ettiği eski hücresinden alınıp ilk işi nefret etmeyi öğrenmek olacağı yeni hücresine konulmak için yalvarıp yakarır. bunda belirli bir inancın kalıntısı da etkilidir; taşınma sırasında efendi koridorda görünecek, tutkuyla şöyle bir bakacak ve diyecektir ki: "bu adamın yeniden hücreye kapatılmasına gerek yok. o bana geliyor artık."

    --spoiler--

    franz kafka
    0 ...
  24. 86.
  25. bu aralar üzerime çöken, chop suey eşliğinde her sabah köprüden koşarak atlama istediğimin tarifidir.
    1 ...
  26. 85.
  27. "acımak mı? bazı yaşayanlar ölmeyi hakediyordur... bazı ölmüş olanlar ise yaşamayı...sen ölmüşlere yeniden yaşamayı verebilir misin?"
    (bkz: gandalf)
    eğer ne yiğitler ölmüşse, ancak ne oksijen ziyanı, gerzekler aramızda yaşıyorsa; ölmeyi haketmiyorsun, dayan, yaşamayı haketmeyenler bile yaşıyorsa.. üstelik soylarını onlarca çocukla devam ettiriyorsa; sen de erdemli olarak, bu dünyaya erdemli bir çocuk bırakmalısın, ve onu yetiştirmelisin.. ölmeyi hakedip yaşayanlara, soylarına inat...gelecek kuşaklar için...
    1 ...
  28. 84.
  29. Kişinin Borç batağına girmesi ve ordan çıkamıyacak durumda olduğunu bildiği zaman olabilecek bir durum.
    0 ...
  30. 83.
  31. sebepsiz ağlamayla başlayan olaydır. bugün ölmek ve ertesi gün ölmek arasında bir fark görememek, bir an önce dünya hayatını bitirmek konusunda istekli olmaktır. kişi önce bir hiç olduğunu düşünür, sonra da ölmenin en kolay yolunu arar. öbür taraf konuları açıldığındaysa kendini vazgeçmek zorunda hisseder.

    böyle kişilerin en yakın arkadaşları çok yakın çevresinde değildir. eğer olsaydı "sonlandırma" yı düşünme aşamasına hiç geçmeden bu nevrozu atlatabilirdi.
    *
    1 ...
  32. 82.
  33. en basit yolu bir sigara daha yakıp vefatı beş buçuk dakika öne çekmektir..
    1 ...
  34. 81.
  35. 80.
  36. ölsem bunları hissetmeyeceğim, o zaman iyi lan ama nerde ben de intihar edecek göt.. şeklindeki düşüncelerin çıkmaz noktası.
    3 ...
  37. 79.
  38. insanın hayattan beklentisinin kalmamasıdır. insan umutları için yaşar, umudu kırıldığında dünyaya küsebilir. küserse de, malum; ölmek ister.
    0 ...
  39. 78.
  40. yapacak hiç birşeyi olmayanın, terkedilenin, geride kalanın, mendil sallayanın hakkı..

    neden lan, neden?
    1 ...
  41. 77.
  42. olumu koklamak, gormek, duymak, bilmek, hissetmek istemektir. olumle isitilmak veya serinlemek, olume kollari acip onun sarmasini dilemektir. ucundan da olsa, insanogluna harika bir ceset kokusu kazandiran olgu ile tanismayi heyecan ile beklemektir.

    ancak, hicbir zaman oldugunden haberi olamayacak bir canlinin tek istegi, yalnizca olumu tanimlayip ogrenmek istemektir.
    0 ...
  43. 76.
  44. tik!
    tak!

    havanın ağırlığını omuzlarımın üstünde hissettiğim bir saatteyim. zaman kavramına olan umursamazlığımı, yelkovana takılan bakışlarıma emanet bırakıyorum bu gece. acı acı çalan bir keman sesi duyuyorum. ölüm marşım olarak belliyorum o kadife kadın sesi ile uyumunu melodilerin. gözlerimi kapattığımda, küçük bir meleğin çırptığı kadife kanatlarının ve gözyaşlarının yastığa vurduğu anın sesini duyabiliyorum sayabildiğim son biramın bittiği an içerisinde.

    ölmekten korkuyordum, ölümün kendisinden değil. sevdiklerime doymadan, sevdiklerim bana doymadan, yalnızca tek bir insan, beni tam anlamıyla anlamadan ölmekten korkuyordum iki gün öncesine kadar. hayatıma giren kadınlardan en farklısı ile tanıştığımda her şeyin değişeceğini hissetmiştim. yavaş yavaş dönmüştüm kendime. ertelediğim acıların hepsini bir bir döktüm gözlerimden, o içkisini yudumlamaya başlarken. öyle huzurluydum ki onun yanında; iki damla daha gözyaşı döktükten sonra ölmeye razı olabilirdim.

    aynı yıldızlara bakıyoruz aynı karanlığın altında. aynı rüzgar çarpıyor yüzümüze ve o rüzgar aklından çekip alıyor düşüncelerini, bana getirmek için. adımı andığını fısıldıyor, perdeleri odanın içine şişirirken. şu koskoca bedenin içindeki küçücük çocuğun, aptal ümitlerine aldandığım için kızdım kendime. aynı zamanda bir ergenmişçesine sergilenen; ölmek istiyorum! tavırlarını geride bıraktığımı da hatırlıyordum.

    yelkovan, turlarına yenisini ekledikçe artık tek isteğim ölmek olmuştu. birazdan alarmın çalacağını biliyordum. belki son kez günaydın diyecektim ona. yine de kendini suçlu hissetmesini istemedim olanlar yüzünden. bu ölmek isteğinin tek sebebi; kendi hatalarımın, artık tahammül edilemez boyuta ulaştığının farkındalığıyla, doğan güneşe son bir selam çakıp veda etmeyi arzu etmemdi, geride kalan herkese ve her şeye. ne de olsa; ömrüm boyunca en çok sevebildiğim varlık güneşti ve bu yüzden, dudaklarımdaki son tebessümü o hak ederdi.

    kendime baktım aynada. durmamakta ısrar eden saate, bitmemekte direnen bira kutularına, aydınlanmaya karşı koyan caddeye, titreyen lambalara, ben sen değilim diye haykıran gölgeme, defalarca çarptığım kapılara, yarın taşınacakmışım gibi hazırda bekleyen boş kolilere, okumaya niyetlenip kitaplığa gömdüğüm kitaplara, çatlamış kirli camlara, geceleri yastığa başımı rahat koymam için verilmiş ilaçlara, içinde sigaralardan ibaret keskin kokulu tepecikler oluşturulmuş kül tablasına, karşı apartmanda ışığı yanan tek evin pencerelerine baktım. o meşhur sarkastik tebessümü kondurdum dudaklarıma. gözümden bir damla yaş düştü pencere pervazına.

    kırmızı ile yeşil arasında gidip gelirken trafik lambaları, çoban yıldızına takıldı bakışlarım ve o an anladım ki; gözlerinin en derinine birkaç kez daha bakmak için yaşamaya değerdi bu rezil hayat. beni sakladığı muhtemel yerlerden ani belirişlerimle günaydın diyip yüzünü güldürdüğümü görmenin keyfi yeterliydi bu yaşamı ertelemeye. artık ölmek istemiyordum. küçük bir peri; gözleriyle bana gülecekti, biliyordum.
    6 ...
  45. 75.
  46. kadın doğasına en aykırı hareket olduğunu düşünürdüm hep. özellikle kanlı bıçaklı, vücudunda izler bırakan hatta tanınmaz hale getiren ölümler. üstüne üstlük, çocuklarının ailelerine böylesine büyük bir acı yaşatmaya da kesinlikle hakkı yok. en uygunu ilaç içmektir belki. sonra sonsuz bir uykuya dalarsın. yıllar boyu asla kendime böyle bir şey yapamayacağımı düşünürdüm. çünkü hayatı seviyordum, hem de tüm kötülüklerine rağmen. ama şu an, tam şu noktada artık daha fazla dayanamayacağımı hissediyorum. kaçışım yok. belki dünyanın sonu değildir başka biri için ama benim için bıçağın kemiğe dayandığı nokta. nefes alamıyorum. bırakıp gitmek istiyorum. herkesi, her şeyi...
    3 ...
© 2025 uludağ sözlük