içiniz yanar, nefes alamazsınız ve gözlerinizden yavaş yavaş dökülür o damlalar. gözyaşları değer aslında o kişi için dökülmeye. zaten onun için akar. ama o geri gelmez. gelmeyecektir. gelmez de zaten.
ölen babamın arkasından
baba ben şimdi sensiz ne yapacağım beni yanlız bıraktın dediğim için
babam için değil kendim için ağladığım gerçeğidir.
resmen kendimi düşünmüşüm .seri eksileyin beni
ölenin yokluğunu kabullenemeyeceğinizi düşündüğünüz için ağlarsınız. bu ölen anne babaysa bir daha o sıcaklığı, gerçek sevgiyi, o kokuyu duyamayacağınız için ağlarsınız. onlara karşı yapmadığınız şeylerin pişmanlığı, vicdan azabı için ağlarsınız. giden bir daha dönmez, bunu bildiğiniz için hep o son haliyle hatırladığınız insan için ağlarsınız. yıllar geçsede hatırlatır bir olay mutlaka kalbinizin köşelerinde kalmış, çekilir köşeye ocuk gibi ağlarsınız. keşke zamanı döndürebilsem diye pişmanlık yaşamaktansa hergün sevdiklerinizin kıymetini bilin.
çok seversiniz, canınızdan kanınızdan daha çok seversiniz, herkesten her şeyden çok seversiniz, o vefat eder ağlarsınız. sözler verirsiniz, yaşayacaksın dersiniz, o vefat eder ağlarsınız. keşke bir kerecik daha sesini duysam dersiniz hayvan gibi ağlarsınız. bir kerecik ya bir kerecik... sonra bir daha belki... senede bir güne razıyım, ağlıyorum.
ölümden sonrası muallak ya her zaman, ne yapacak orada ne var bilmiyoruz bu yüzden ağlıyoruz.
4.5 yaşındadır mesela, daha çikolatasının diğer yarısını yiyememiştir bu yüzden ağlarız.
onun için bir sürü hayal kurmuşuzdur, ve o hayalleri asla gerçekleştiremeyeceğizdir buna ağlarız.
dans eden bir köpek istemiştir ama 80tlye oyuncak alınmaz, diyip kızmış ve o 80 tl ile yapılabilecekleri ona anlatmış onu bu oyuncaktan mahrum etmişizdir, buna ağlarız.
sesini duyamazsınız, yüzünü göremezsiniz, bir daha abla demez, rujlarınızı bozmaz, gece olmadık vakitte çişi gelmez, tırnaklarını kestirmez ağlarsınız.
sürekli çoraplarınızı kaçıran canavar o, topuklu ayakkabılarınızı giyer gezer topuğunu kırar yamulturdu belki, yamuk topuklarınıza sarılır ağlarsınız.
soğuk havalarda üşür mü diye düşünür aptallaştığınıza ağlarsınız.
tv de çizgi film başlar o olsa ablaaaa aç aç aç nolusun aç demesini hatırlar ona ağlarsınız.
ağlarsınız.
her şey yaşanır geri gelir, bir tek ölen gelmez. gelmeyecek diye ağlarsınız
insan psikolosijinin ürünüdür, çok doğaldır lakin abartılmamalıdır. kendini parçalarcasına kendinden geçmenin onu geri getirmeyeceği bilincine varıp sükunet içinde yas tutmak hem kendinizi hemde ölenin ruhunu çok daha rahatlatacaktır, en güzelidir.
ve ayrıca şöyle de birşey var ölen kurtulur hakaniyetli bir yaşam geçirdiyse, siz kendi halinizi düşünün.
küçükken üvy annemin köyüne gitmiştik. köy dediğimde böyle garip büyük geniş bi yer. orda üvey annemin yiğenleri vardı. nasıl denk geldiyse hepsi kız. bende daha küçüğüm ya onlar beni gezdircek. ama 10 yaşındaki çocuk küçükmüdür. hayır. neyse gezmeye başladık. köyde gezdik filan sıra mezarlığı gezmeye geldi. mezarlığa girdik baktım kızlar ağlamaya başladı. noldu anlayamadım. sonra dedemizin mezarında geldik diye böğürmeye başladılar. baktım bunlar hüngür hüngür ağlıyor. sonra kızın birinin adı ceylandı. ceylan bana döndü zaten karalığından korktuğum gözleri iyice korkunç olmuştu. bana bağırmaya başladı ne duruyosun be seninde deden sayılır ağlasana. niye ağlıyım diyorum, ölüye ağlanır diyor. dua etsek diyorum. dua ne diyor. bende uzaklara bakaraktan hasiktir diyorum hasiktir nereye düştüm ben. nerde çocugum lan beni emanet ettikleri çocuk.
çaresizliğin dışa vurumudur. başka ne yapılabilir ki ? sorarsınız sorgularsınız neden o neden diye ama bir cevabı açıklaması yoktur ki. inananlar kader der ve kabullenmek gerektiğini söyler. inanmayanlarsa doğanın kanunu bu elden ne gelir ki der ve onlar da kabullenmek gerektiğini söyler. ama sizin içinizde fırtınalar kopar. ölümü kabullenmek mi ? asla dersiniz. aslında kabullenmediğinz şey ölüm değildir ölümün ona gelmesidir. bir şeyler yapmak yapabilmek istersiniz ama yapılcak hiçbir şey yoktur ve çaresizliğinize ağlarsınız, onun yokluğuna ağlarsınız. çaresizlik içinde kıvranırken yapabildiğiniz tek şey ağlamaktır işte.
vefat eden bir yakınının arkasından ağlayan kişi mutlaka o kişiyi ihmal ettiği için ağlıyordur.
hani klişe olacak ama öldükten sonra kıymete biniyor bu insanoğlu.
biri gider bu dünyadan ve onu sevenlerin hepsi hıçkırıklara boğulur en yakınları için hayat anlamsızlaşır. onsuz ne yapacağını düşünür, kimin açılan bu koca boşluğu dolduracağını düşünür, herkes umutsuzca ağlar elden gelen birşey yoktur gidişini izlersiniz sadece, soğuk bedeninin toprağın altına girmesini. belki uzaklaşamazsınız biran ordan orda kalmak istersiniz inandıramazsınız kendinizi nasıl olur, olamaz gibi sorular sorarsınız kendinize isyan edersiniz neden onu seçtin diye o yanımda kalmalıydı diye fakat herşeyin boş olduğunu bilirsiniz elinizden gelebilecek tek şeyin ağlamak olduğunu, düşündükçe daha çok ağlamaya başlarsınız ve durup kendinize ben öldüğümde ne olacak sorusunu sorduğunuzda garip bir korku hissedersiniz, kendinize yakıştıramazsınız bu hali. fakat olacaktır birgün sizin durumunuzda sizin için ağlayan, sizin için dövünen insanlar kalacaktır. herşey geride kalacaktır, birdaha dönülme imkanı olmadan.