türk ulusunun emniyet müdürü olsa ar eder bu rezil cümleyi kuramazdı... akp'nin bürokratı olduğu için ikbali ve yükselmeyi kürtçülükte görüp, utanıp sıkılmadan bu lafı etmiştir.
ben utancımdan yerlere batıyorum bu adamlar bu lafları ettikçe, bunlar çoluğunun çocuğunun yüzüne nasıl bakıyor?
hiçkimsenin arkasından ağlanılmaz.
ölen teröriste ancak kendi açısından akibeti bakımından üzüntü duyulabilir. insanlık vicdanı gereği ahireti berbat olmuş birisine üzüntü duyulmalıdır. bu iyilik yönünde bir temennin göstergesidir. insanları (bkz: rezil)likten, (bkz: zelil)likten, ateşten korumaya çalışmak müslümanlığımızın gereğidir.
biz peygamberimizden bunu öğrendik. o kendisine zulmedenleri "onlar bilmiyorlar..." diyerek hak yola davet etmeye devam etmiştir. o , kin-nefret-intikam-kıskançlık gibi bilimum şeytanın ve nefsin telkin edebileceği kötü duygularla hareket etmemiş, peygamberliğinin gereklerini yapmıştır.
şimdi bu din ve millet düşmanlarıyla hak ettikleri mücadeleyi en kararlı biçimde yaparken insanlık çizgisindende sapmamalıyız.
mücadeleleri güçlüler değil düzgünler kazanır.
tıpkı (bkz: cihan savaşı)nda olduğu gibi.
bir olmaktan sıkıldığı, ısrarlı cehaletine kapılıp gitmeyi seçtiği, ülkeyi bölmek adına elinden gelen her türlü pisliği yapmayı kabul ettiği için evet üzülür insan.
zira kendi evimizde huzur bırakmadılar, kendileri cehalete teslim olmuşken onlar evlatlarımızı bozuk para gibi harcadılar.
onlar için değil ama öldürdükleri evlatlar için harbiden üzülüyoruz. karşımızda konuşmaktan, yürekten, sevgiden anlamayanlar için üzülmeyi bırakalı çooook oldu.
yılan hikayesini bilir misnin sayın güven? onlarda kuyruk, bizde bu evlat acısı olduğu sürece hiçbir şey eskisi gibi olmaz artık.
yazının tamamından başından sonundan kıyısından köşesinden neresinden okursan oku kabul edilemez yanlarını görmeyen asıl uyuyandır.
onları topluma kazandırmak mı hoşgörü mü hiç kusura bakmasınlar.
Atatürk'ü çanakkaleyi büyük zaferi unutan, devletin okulunda okuyup dağdaki terörist için çalışan, Atatürk e küfredip başkaldırıp dağa çıkan bu insanların kimse ölümüne üzülmez, asıl insanlıktan çıkmış olanlar onlar.Ne zaman türkiye cuhmuriyeti devletini inkar etmeyecekler, Ata ya marşa saygıyı öğrenecekler, ekmeğini yedikleri bu ülkeye ihanet etmeyecekler,tek bayrak yaşamaya razı olacaklar, ne zaman asker şehit olmayacak analar üzülmeyecek o zaman kürtçede öğrenir poşu da bağlar isteyen, kimsenin ölümüne de üzülmek zorunda kalmaz bu millet.
çoğu unutkan halkımızın üç gün sonra hatırlamayacağı söylemdir. hatırlamaz çünkü söylenenher söz iyidir ve doğrudur onlara göre. büyüklerimiz amirlerimiz bir şeyler söylüyorsa onlar doğrudur biat edilmelidir. onlar herkes adına acı çeker ağlardır. en duygusal en yüreği yanık onlardır. halkımızın çoğu bunu bilir ve biat etmeklede kalmaz inanır. inandığından inanır. onlar yaşayan amirlerin, büyüklerin, erkanın, erbabın süslü sözlerini edebi metinlerden fırlamış dizelerini algılayamadıkları anda doğru kabul eder doğru bilir her sözü ve nerdeyse taparlar. birde o unutulan kendini halkına adayan amirler konuşsayadı ne derlerdi? mesela ali gaffar okkan neye ağlardı acaba bu unutkan insan topluluğunun haline mi arkasında bıraktığı ailesine mi? öyle kolay mı dağdaki teröriste ağlamak? hem terörist deyip hem ağlamakta nasıl bir duygusal karmaşaysa. ne yaman çelişkiyse. ve ağlarım demekle ağlanılmıyorsa. bütün bunlar kısa sürede unutulacaktır. çünkü bu ülke günü kurtaranların ülkesi. tarihin hiç bir zamanında politika böyle tutarsızca kullanılmamıştır. machiavelli bile şu zamanları görse idi bu kadar da olmaz derdi. ağlamak ve gülmek ne kadar basit? neye ağladığını bilmesen de olur? ağlarım de ağlamasan da olur. hatta herkesin üstünde baloncuklar çıksın? konuşmaya da gerek yok. tek boyutlu birer unutulmuşluk silsilesiyle. her şeye ağlayalım ucu bize dokunsa da dokunmasa da. dünyamıza demokrasi yeniden geliyor değil mi? her yere baharlar dolarken. en fazla ağlanmayı hakeden teröristlere ağlamayacağızda kime ağlayacağız. çok duygulandık biz öyle duygulu insanlarızdır ki amirlerimizin çok çok uzak kıtalardan ağlamaklı sözleri bile bizi ağlatır. gülenken ağlarız. hangi ideoloji olursa olsun hemen bizi ağlatır. çünkü hep ağlanacaklarımız vardır. hep hatalıyızdır. manisalı tarzanda dağa çıkmıştır ama kimse ona ağlamaz. neden ağlasınki değil mi? o delidir. ama terörist öylemidir ağlanmalıdır!!!
ayıp lan conk bayırında ölen askerden çok askerimiz öldü. gaffar okkan'lar öldü. fakat sahneye başrolde terörist çıktı iyi mi? sinan çetine de bunun bi filmini çektirdiniz mi tamam? güney doğunun çocukları.. hepimiz ağlarız o zaman. unutkanız ya neye ağladığımızı da bilmeyiz.
terörist ölümlerine ağlamayı insanlıkla bağdaştıranlara eklenen yeni kişidir. hayır anlamıyorum ki arkadaş eve giren hırsızı vurunca ağlıyor muyuz? adam benim askerimi öldürürken teröriste neden ağlayayım? yani bunu diyarbakır emniyet müdürünün demesi de ayrı bir ironi. şaka gibiler arkadaş.
ben dağdakilere üzülüyorum valla allah için.. yazık oluyor,hiç suçu günahı yokken iki ateş arasında kalıp ölüyor dağlardaki ayılar,yaban keçileri,yaban domuzları,tavşanlar..hem hayvanların ne günahı var... hiçbir zaman bu ülkeye baş kaldırmadı ki onlar..
dağdaki leşlere apo bile ağlamazken, fettoş felsefesinin ne kadar boktan olduğunu gösteren ihanet dolu söz.
amına koduğumun teröristine üzülen de en az onun kadar vatan hainidir.
bu gibi mahlukların üstatları fettoş da israil için ağlar, müslüman mazlumlar için kin kusardı.
diyarbakır emniyet müdürünün söyledigi sözde öz eleştiri yapmış oldugu, saçmalıktan öteye gidemeyecegi açıklamasıdır. insan sevgisi sevmeyi bilene söylenir gözünü kırpmadan hainlik yapıp, eli dogru düzgün silah tutmayan 6 aylık askeri gözünü kırpmadan vuran kişinin adıdır terörist ve kendisi aglamak istiyorsa buyursun aglasın, ben aglamıyorum seviniyorum denilesi önermedir.
eğer burada klavye delikanlılığı, sanal vatan seviciliği yapanlardan 3 tanesi yazının tamamını okuduysa ben adı heriifn tekiyim..
okuyun ulan adam ne diyor okuyun ; okuyun da ne demek istemiş anlayın, okuyun da şurada ona buna küfrederek prim yapma derdinizden vazgeçin okuyun amk.
bu ülke de gaffar okan gibi bir adama eğer tapıyor ve bu adama kan kusuyorsanız. sizler de ikiyüzlü insanlarsınız.
--spoiler--
Diyarbakır Emniyet Müdürü Recep Güven "Dağda ölen teröriste ağlayamıyorsanız insan değilsiniz. Ama eline silah alıp çoluk çocuk demeden insan katleden canavarlaşmış bir teröristi de enterne edemiyorsanız devlet değilsiniz. Ben bu iki cümle arasında gidip geliyorum. Benim yitik evladım dağa çıkmış keşke ulaşabilseydim, keşke ona normal bir hayat sunabilseydim" dedi.
Diyarbakır'ın yeni Emniyet Müdürü Recep Güven, kentte görev yapan ulusal ve yerel gazete ile televizyon temsilcileriyle Polisevi'nde kahvaltıda bir araya geldi.
Diyarbakır'a 16 yıl sonra tekrar göreve geldiği için sorumluluğunu ve mutluluğunu yaşadığını kaydeden Emniyet Müdürü Güven, "Diyarbakır'da 1991-1996 yılları arasında görev yapmıştım. En zor yıllar olarak bilinir. Keşke yaşanmasaydı, hiç olmasaydı dediğimiz bir süreçte Diyarbakır'da hizmet vermeye çalışmıştım. Boşaltılan her köyün aslında geleceğimize tehdit olduğunu biliyorduk. Meçhule giden insanların herhangi bir sisteme tabi olamayacağını da biliyorduk. Belki bir mecburiyetti, belki acil bir karardı. Geçmişi eleştirmek gibi bir olumsuzluğa girmek istemem ama bugün yaşadığımız sorunun temelinde bu var. Aslında bende köyünü terk etmiş bir ailenin çocuğu sayılırım. Ailem 1958'de Üsküp'ten gelmek zorunda kalmış. 47 yıl sonra annemi Üsküp'e götürdüm. Annem astım hastası birinci kata çıkarken 2 defa dinleniyor. Üsküp'te kaleye çıktım indim, annem yoktu. Kalenin burcuna çıkmış. memleket böyle bir şey. Annem genç kızlığını orda yaşamış, orda evlenmiş, orda hayaller kurmuştu. Orda dedim ki empati zamanı dedim."
"Kimimiz susarak, kimimiz uygulayarak, kimimiz kaçarak karşılıklı kimimiz vurarak bu sorunu büyüttük elbirliğiyle ve kendi insanımızla aramazda kocaman sorunlar çıkardık" diyen Diyarbakır Emniyet Müdürü Güven, "Şimdi işte toparlamaya ve normalleşmeye çalışıyoruz. Yükümüzün çok çok büyük olduğunu biliyorum. Sadece polisle çözülmeyecek bir sorun olduğunu da biliyorum. 20 yıl istihbaratta görev yaptım. Hasan Cemal'in Barışa Emanet Olun' kitabını okuduktan sonra arkasına fotoğraf bölümüne şerh düşmüştüm; haklısın ama biz çok küçüktük. Biz o zamanki sistemin hem mağduru, hem mahkumu, hem mecburu olmuştuk. inşallah bundan sonrası yine el birliği ile bu hale getirdiğimiz farkında olarak veya olmayarak bu hale getirdiğimiz bu sıkıntılardan elbirliği ile çıkmaya çalışırız. Bizim en büyük yardımcımız sizsiniz. Diyarbakır halkına hizmet vermeye çalışacağız. Hizmetkarız bunun bilincindeyiz. Ne kadar hizmet edersek kazanacağımızı da biliyoruz" dedi.
Diyarbakırlıkların huzursuz yaşamak istemediğini aktaran Güven, "Rahmetli Gaffar Abi gibi çok zor zamanda gelmedik. O konuşmanın bile zor olduğu bir zamanda geldi, herkesin gönlünde taht kurdu. ikinci Gaffar falan diyorlar, ikinci Gaffar olmak kolay değil. Çok ciddi sorunlarımız var, sıkıntılarımız var. Sorunları ortaya koyduk hep beraber bir yol haritası çizdik, önceliklerimizi belirledik. Bu insanların huzuru için elimizden geldiğince hep beraber hizmet vermeye çalışacağız. Biz bir adım gitsek Diyarbakır halkı bize koşarak gelir, bunu biliyoruz. Geldiğimden bu yana tüp bombalı saldırının önlemesi de asayiş şubesine yönelik saldırıyı da, vatandaşımızın sayesinde engellemiş olduk. Devlet vatandaşa hizmet için vardır. Mutlaka ayağı sürçer kötülerin. Halk ciddi yardım ediyor. Beni şaşırtacak kadar ihbar geliyor 155'e. insanlar huzurlarına sahip çıkıyorlar, bunu gördüm ve ziyadesiyle memnun oldum" diye konuştu.
insan odaklı hizmet veremediklerinden dolayı canavar yetiştiğini ifade eden Diyarbakır Emniyet Müdürü Güven, "Eleştiri Bahçeşehir Üniversitesi'nde 2005'de bir konferansta salondakilerin büyük ünlemlerle bakmasına sebep olan bir cümle kurdum, biraz eleştirildim. Ama, dağda ölen teröriste ağlayamıyorsanız insan değilsiniz demiştim. Ama eline silah alıp çoluk çocuk demeden insan katleden canavarlaşmış bir teröristi de enterne edemiyorsanız, devlet değilsiniz. Ben bu iki cümle arasında gidip geliyorum. Benim yitik evladım dağa çıkmış keşke ulaşabilseydim, keşke ona normal bir hayat sunabilseydim. Keşke terörize olmasına mani olabilseydim diye ağlarım. Yani her teröriste de içim ezilir. Bu Diyarbakır'ın kaderi olmamalı gözyaşı, kan. Bu coğrafya tarihi dokusuyla, insanıyla çok güzel bir coğrafya. O kadar güzel insan yetiştirmiş ki fakat şimdi canavarlar üretiyoruz niye? denetimsizlikten, kontrolsüzlükten, insana ulaşamadığımızdan, insan odaklı hizmet veremediğimizden, başka birşey değil" dedi.
Dağa çıkışlarda herkesin payının olduğunu ileri süren Güven, "Nasıl özeleştiri yapmayayım. Benim karakoldaki memurumun kötü davranmasıyla, kontrollerimde yaptığım bir aşırı güçten ötürü zaten sosyal yaşamda tutunamamış bir çocuk. Ben yüzlerce özgeçmiş okudum istihbaratayken. Bu çocuklar yazmış 'ulusal kurtuluş savaşımıza katkıda bulunmak istiyorum' diyen son cümleyi. Evladım yaşın kaç '12, babam işsiz, annemi dövüyor, sosyal çevre berbat, okula bütçe yetiremiyorum' adam sosyal yaşam savaşını devam ettiremiyor 'ben savaşacağım' diyor. Bundan ne anlamamız lazım, çocuk bulunduğu yerden kaçıyor. Bunun kaçmasındaki bir sebeplerden biride bensem. Bu toplumda bir sıkıntı varsa, bunu ortaya koymazsak nasıl çözeceğiz? tabiki konuşacağız. Kaybettiğimiz insan çünkü. Patır patır insanlar ölüyor. Her birinin hayalleri, sevgilisi, aşkı var. insanları öldürüyoruz, sevgilerini öldürüyoruz, yüreklerine çim koyuyoruz. Adam bana bakıyor, evladım niye böyle bakıyorsun diyorum, 'Siz işkence yapıyorsunuz' diyor. AB uyum sürecinde en fazla uyum sağlayan biziz niye bana öyle bakıyorsun? çocuk efsanelerle bir dünya yaratmış kafasında" diye konuştu.
Diyarbakır'da görev yaptığı 5 yılda çok sevdiği şiir yazmayı sürdüremediğini anlatan Güven, geldiği gün kaleme aldığı "Yüzyıllardır Dicle'yi besler gözyaşlarım, ben ağlamazsam kurur sanırım" diye yarıda bıraktığını söyledi.
Projeler zinciri başlatmayı planladığını anlatan Emniyet Müdürü Güven, örnek olmak için Kürtçe kursa gitmeyle start vereceğini söyledi.
--spoiler--
kendisini diyarbakır değil tokyo emniyet müdürü zanneden insan açıklaması, sanki teröre sayısız kurban veren bir ilin emniyet müdürü bir başkası, samimi değildir.
pkk ile gizli pazarlıkları mazur gören, barzani ile gurur duyan kitleye ithaf olunur.
suç sende değil seni emniyet müdürü yapanda. şehit olan polisinin ailesinin yüzüne bakıp bunları mı diyeceksin? bırakın bu yaranma ayaklarını. 10 sene önce bu pezevenklerin sesi çıkmazken şimdi anamızı belliyecekler neredeyse.