ölen sevgilinin düşleri terk etmemesi

entry48 galeri0
    48.
  1. Önce şiirler çeker elinden, sonra şarkılar yapışır yakana...Bir de bakarsın ki; o aslında sende hiç ölmemiş... Ve ölesin gelir, hem de coşkuyla aşkla. Aşk kazanmıştır işte ama hayat kaybeder.
    0 ...
  2. 47.
  3. Sen her gece benim
    Rüyama giriyorsun
    Seni çok özledim diyor ve gidiyorsun
    (bkz: ahmet kaya)
    0 ...
  4. 46.
  5. 45.
  6. hiç sevgili ölmesin, gözlerin yaşı yetmediği.
    1 ...
  7. 44.
  8. 43.
  9. 42.
  10. 41.
  11. 40.
  12. "nasıl da kayıtsız gülüyorsun hayata
    öldüğünden haberi yok fotoğraflarının!
    1 ...
  13. 39.
  14. ''bılegını kestın
    bılegımı kestım
    ordan cıkan ıkı damarı bagladık bırbırıne
    artık yenı dolasımın adı sevda dır..
    1 ...
  15. 38.
  16. ağır bir hastalık
    gibi ilerledik masmavi kentin
    yağmalanmış, küskün âşıklarında

    ne bir söz doğrultabildi kesik başlarını
    ne de saçlarına sıcak bir dokunuş
    kurutabildi o iltihap akıtan kalp yaralarını

    uzanıp, sanki biz kapattık ölü sevgililerin gözkapaklarını..
    1 ...
  17. 37.
  18. rüyanızda gördüğünüz melekler üşümesinler diye sabah yüzünüzü yıkamamanızdır.
    2 ...
  19. 36.
  20. hele ki başkasıyla birlikteysem daha çok yaşadığım olay. güzel bir gece sonrası sarılarak uyumuşuz, mutluyum huzurluyum. rüyamda o. bazen 5 yaşında nonanın evinde koştuğumuz günler, bazen 10 yaşında okul günlerimiz, bazen 18 yaşında sevişmelerimiz. bazen sen hep benimsin diyor, bazen kiminle uyudun dün gece diye hesap soruyor. kapkara gözleriyle, gülünce sağa bakan dudaklarıyla o.

    onu aldatmışım gibi suçlulukla uyanıyorum. gözlerimi açmak istemeyerek. sarıldığım kol onunki olmayacak biliyorum. okşadığım saçlar başkasının. gözlerim kapalı yatıyorum bir süre. sanki onun kollarındayım. sanki yüzümü dönsem göğsündeki dövmesinden öpeceğim. bir süre bekliyorum. ağlamamak için dişlerimi sıkarken sızıyorum.

    ve sabah şu anki sevgilimi aldatmışım gibi suçlulukla, pişmanlıkla, nefretle kalkıyorum.

    hayatını bir ipe bağlayıp beni terk etmek çok kolaydı madem, düşlerimi neden terk etmiyorsun?

    (bkz: sevgilinin olmesi) (bkz: #2211656)

    ve de (bkz: ben bu yaziyi sana yazdim) (bkz: #2194953)
    1 ...
  21. 35.
  22. --spoiler--
    ben bu yüzden hiç kimseden gidemem gitmem
    unutamam acı tatlı ne varsa hazinemdir
    acının insana kattığı değeri bilirim küsemem
    acıdan geçmeyen şarkılar biraz eksiktir
    --spoiler--
    2 ...
  23. 34.
  24. --spoiler--
    "Ve artık insanlar bir karar vermeli. Ya cenazelerde ağlamayacak ölülerine ,
    ya da üzerine basmayacak, sevdiklerinin cesetlerinin beslediği toprağın
    --spoiler--
    2 ...
  25. 33.
  26. --spoiler--
    bir adam geçer sokaktan
    gözlerim yolda kalır
    sonra bir kedi geçer
    kedi gözlerimi yer

    bir kadın geçer sokaktan
    gözlerim kadında kalır
    çantasını düşürür yola
    gözlerim kırılır

    sen geçmezsin sokaktan
    gözlerim alınır
    --spoiler--
    2 ...
  27. 32.
  28. 31.
  29. kokunu taşırken rüzgar..
    acımı okşuyor yağmur..
    ve damlalar yağıyorsa içime..
    bu ayrılık beni her fırtınada..
    bir kere daha vurur..
    3 ...
  30. 30.
  31. Genç adam ellerinde bir buket çiçek, sahile koşarak geldi... Gözleri şöyle bir sahilde gezindi, aradığını göremeyince ilk gördüğü banka oturup sevdiğini beklemeye başladı. Ellerinde her zamanki çiçeklerden vardı. Sevgilisinin en sevdiği çiçekler bunlardı. Kırmızı, kıpkırmızı, kan kırmızısı güller...
    Sanki dalından yeni koparılmış gibi tazeydiler, buram buram kokuyorlardı, sevgi kokuyor, aşk kokuyor en önemlisi de özlem ve hasret kokuyordu güller... Hepsinin üzerinde damlalar vardı. Sanki ağlıyor gibiydiler. Genç adam güllere baktı, sanki onlarla konuşuyormuş gibi, "Neden ağlıyorsunuz, bakın ben ne kadar mutluyum" dedi.
    Az sonra sevdiğini göreceği için kalbi yine deli gibi atmaya başlamıştı. Ne zaman onu düşünse, onunla buluşacağını hayal etse kalbi aynı böyle yerinden çıkacakmış gibi oluyordu. Senelerdir birbirlerini sevmelerine rağmen ikiside sevgisinden hiç bir şey kaybetmemişti... Onları hiç bir şey ayıramazdı... Ne hasret, ne ayrılık, ne de ölüm... Genç adam telaşla saatine baktı. Sevdiği yine geç kalmıştı, 1 dakika gece kalmıştı. Üstelik o, sevdiğini bekletmemek için dakikalarca önce koşarak geliyor, onu beklemeyi bile seviyordu. Ama sevdiği her zaman bunu yapıyordu. Devamlı kendisini bekletiyordu.
    Herkesin bir kusuru olurmuş diye düşündü... Ve gözlerini önündeki uçsuz bucaksız denizlere dikti.. Denizin sonu yok gibiydi, tıpkı sevdiği kıza karşı olan aşkı gibi denizinde sonu yoktu. Sonsuzluğa uzanıyordu.
    Aslında bugün onlar için çok özel bir gündü. Kendi aralarında sözleneceklerdi. Delikanlı önce bunu sevdiğine açmış, sonrada gidip iki yüzük almıştı. Bu kadar önemli bir günde bari onu bekletmemeliydi.. Ama alışmıştı artık beklemeye, zararı yok biraz daha beklerim diye düşündü. Güllerin yaprakları nedense hala yaşlı idi. Bir türlü anlamıyordu onları. Her şey bu kadar güzelken neden ağlıyorlardı ki? işte az sonra sevdiği gelecek, ona sarılacak, kucaklaşacaklardı... Sonra söz yüzüklerini takıp, evliliğe ilk adımlarını atacaklardı. Genç adam öyle heyecanlıydı ki sevdiğine kavuşmak için can atıyordu... Martılara baktı, birbirleriyle oynaşıp, uçuşan martılara... Ne kadar güzel dansediyorlardı havada. Tekrar saatine baktı genç adam. Endişelenmeye başlamıştı. Sevgilisi yine geç kalmıştı, hem de çok... Bu kadar geç kalmaması gerekiyordu. işte her gün burada buluşmak için sözleşmiyorlar mıydı? Her gün sahilde, martılara bakarak, denizin onlara anlattığı masalları dinleyerek birbirlerine sarılıp hasret gidereceklerine söz vermiyorlar mıydı? O zaman neden gelmemişti yine?
    Aklına kötü düşünceler gelmeye başladı. Hayır.. hayır.. olamazdı. Sevdiğine bir şey olamazdı.
    Onsuz hayat yaşanmazdı ki... O ölse bile devamlı benimle yaşar diye düşündü genç adam.
    Bunun düşüncesi bile hoş değildi. Gözlerini yere indirdi. Gözyaşlarını kimsenin görmesini istemiyordu. Zaten nedense etrafındaki insanlar ona sanki kaçık gibi bakıyorlardı. Rahatsız olmaya başladı bakışlardan. Artık bıkmıştı... Yine sevgilisi geldi aklına.. Neden gelmedi acaba diye düşünmeye başladı. Gözlerini kapattı. 7 sene oldu dedi. 7 senedir her gün bu sahildeydi, sevdiğini bekliyordu. Daha fazla dayanamadı. Kalbi parçalanacak gibi oluyordu.
    Gözlerinden 1 damla daha yaş güllerin üzerine damladı... Yine gelmeyecek galiba, en iyisi ben onun evine gideyim diye mırıldandı...
    Hiç olmazsa gülleri her zamanki gibi yanına koyar, ona vermiş olurdu... Genç adam ayağa kalktı. Sevdiğiyle buluşmak üzere, yeşil tepenin ardındaki kabristana doğru yürümeye başladı... Ona olan Aşkı ve Sevgisi onunla beraber ölmemişti.

    *
    1 ...
  32. 29.
  33. --spoiler--
    daha o gün anlamalıydım bu ilişkinin yazgısını
    takvim tutmazlığını
    aramızda bir düşman gibi duran
    zaman'ı
    daha o gün anlamalıydım
    benim sana erken
    senin bana geç kaldığını
    --spoiler--
    1 ...
  34. 28.
  35. --spoiler--
    aslında çıkarmışsınızdır onu artık hayatınızdan ve aklınızdan. bilirsiniz yaşanan güzel günlerin, harika gecelerin, unutulmaz anıların çook geride kaldığını, tıpkı onun gibi. önceleri "baş tacı" olanın, artık bir yerde gördüğünüzde "nasılsın, hayat nasıl gidiyor?" olması çok da üzmez aslında sizi.

    artık o da sizi, sizin onu unuttuğunuz gibi unutmuştur. zaman ikinize de farklı hayatlar, tatlar, mekanlar, insanlar sunmuştur. arada bir aklınıza "acaba iyi mi?" diye, son derece arkadaşca takılır. "o kendine iyi bakmasını bilir" dersiniz, "iyi dilekler" sunar, devam edersiniz hayatınıza.

    ama hayattan payınıza düşen puştluğu elbet alacaksınız ya...

    gecenin 1:30' unda çalan telefondaki ses, o'nun artık olmadığını söyler. pek anlam veremzsiniz önce. "hasstır lan, sıçarım şakana gece gece" diye çıkışırsınız arkadaşınıza. ağladığını duyunca, aslında olayların ne kadar gerçek, hayatın ne kadar acımasız olduğunu anlarsınız, gencecik yaşınızda...

    tekrar aklınıza gelir o yaşanan güzel günler, harika geceler, unutulmaz anılar...
    yeni hayatınızda, eskiyi hatırlarsınız, özlersiniz onu...
    tekrar inanamazsınız, ararsınız, ulaşılamaz telefonuna...
    özlersiniz, belki de o an sevdiğiniz insandan çok o'nu...
    bilirsiniz, yok artık o...
    bilirsiniz dönmeyeceğini, n'olur gel diye yalvarırken...
    özlersiniz sadece, özlersiniz...

    dön, ne olur...

    11 saat sonra gelen gözü yaşlı edit: boşver "melek"im, burası çok çirkin, çok pis. tertemiz bulutların üzerinde koşturmalısın sen artık, buradan koparılmak; ödüldü belki de senin için...

    ama yine de dönersen...
    --spoiler--
    3 ...
  36. 27.
  37. s.kerim ben böyle aşkın ızdırabını diye karşılanabilecek durum.
    3 ...
  38. 26.
  39. çok sevilen sevgilinin ölümünün ardından akıldan çıkarılamaması sürekli düşünülmesi durumunda gerçekleşen olay.
    1 ...
  40. 25.
  41. "yüreğim
    ıslaktır benim
    kuytularda ağlamaktan
    ve hafif uçuktur rengi
    kurusun
    diye kaç kez
    güneşe asılmaktan..."
    2 ...
  42. 24.
  43. --spoiler--
    Bilerek mi yanına
    almadın giderken
    başının yastıkta
    bıraktığı
    çukuru
    Güveniyordum
    oysa ben sevgimize
    vapur iskelesi
    ya da tren istasyonundaki
    saatin doğruluğu kadar
    Beni senin gibi
    bir de annem terketmişti
    ki göbeğimde durur
    onun yokluğundan
    bana kalan
    çukur
    --spoiler--
    3 ...
© 2025 uludağ sözlük