ölen sevgilinin düşleri terk etmemesi

entry48 galeri0
    1.
  1. acıların, tükenişlerin, çaresizliklerin, içacımalarının en zorlusudur;

    şimdi sen orada oturuyorsun ya..ve aramızda bir masa bir kaç da sandalye var ya..akşam olmak üzere ve pencerelerde aralık kalmış ya.. içimi ürperten birşeyler var ya..anlatamıyorum sanırım.. diyorum ki; tenini görebildiğim tek noktan boynun ve omuzbitimin arasındaki o kızıla yakın yer ama ben sanki uyluklarını da, kasıklarındaki kemikleri de, titreyen göğüslerini de, dizkapaklarının ardındaki gamzeleri de görebiliyorum.. ve içimi en çok birtürlü görmeyi, gözümün önüne getirmeyi beceremediğim sırtın ürpertiyor.. biliyorum uykusuzsun iki gecedir.. biliyorsun ağır bir gribi yeni atlattım ben de.. ve biliyoruz ki dokunmamalıyız tenlerimize..bu büyük bir yangının başlangıcı olabilir.. içim ürperiyor.. bahar belki şimdi başlıyor ikimiz için..cemre belki odamızın tam ortasında biryerde.. içim üşüyor.. sırtın kamaşıyor.. göremesem de titriyorum sırtının ortasındaki çukura benzer çizgiye çarpınca düşlerim..

    güneş batmak üzere sevgilim.. aramızda şimdi bir masa, birkaç da sandalye var. ve içimde büyüyen dokunma isteği giderek dayanılmaz bir hale bürünüyor. aramızdaki bütün duvarlar titriyor en az içimin titrediği kadar. ve ne yazık ki senin ölüm yıldönümün bugün.. aramızda bir mezar, bir kara tabut, binlerce selvi var..ve hiç gelmeyecek bir yaz var..üstadın dediği gibi ayrılığımızın kışı başlıyor sevgilim. sırtında gezinen solucanlar var.. göğüslerinde emzirdiğin başka ölü aşıklar var..şimdi sen orada çürürken sevgilim; içim ürperiyor.. ve seni yıllar öncekinden daha çok istiyor tenim.. ve kokun daha bir sarhoş ediyor düşüncelerimi. seni çok istiyorum sevgilim.. ve aklımdan çıkaramadığım bir şey daha var; sen de orada üşüyor musun, senin de için ürperiyor mu sevgilim...
    54 ...
  2. 2.
  3. (#877858) unutmak bazen erdem bazen ihanettir..
    5 ...
  4. 3.
  5. (#1584744) bir kadının kokusu on yıl sonra aynı olabilir mi...
    2 ...
  6. 4.
  7. 5.
  8. ne zaman geldin ruhum
    gormedim seni
    ucaktan atlarken unuttum galiba
    ozledim

    saril bana ruhum
    ne olur sar beni
    cigliklar gecti ustumden bulutlar gecti
    ve o genclik gunlerimizde
    sen ve biz

    seni oldu sandim ruhum
    biliyor musun?
    sensiz yasamaya alistirdilar galiba..
    ozledim
    4 ...
  9. 6.
  10. gece soğuk ve karanlık, yatak mezar, gönül yorgun.. yarın yok.. dün hayal.. rüyalarım siyah beyaz.. görüntüler flu.. kokun yastığımda.. yastığım karşımda. kokunla konuşuyorum şimdi.. sabah olmak üzere. ama güneş hiç doğmayacak gibi soğuk.. senin olduğun yerlerde de pencereler kanatlı mı sevgilim.. senin uykuların da bölük pörçük mü. senin öldüğün yerlerde de aşk acısı var mı kokusuna doyamadığım..
    7 ...
  11. 7.
  12. gazete ekmek almaya çıkmıştım bakkala.. ayağında fiyonklu terliklerinle girdiğinde hacı salih' in bakkala. gazete eskidi.. sarardı... ekmek soğudu küflendi.. sen öyle hayat doluydun ki.. senden başka herşey öldü.. şimdi sen de öldün.. elim ne gazeteye varıyor.. ne bir dilim ekmeğe..
    7 ...
  13. 8.
  14. 9.
  15. beyinden kalbe inen bir acidir.
    her anında bir izi vardır. yaptilarin ve yapacaklarin onunla bir bag kurar. dusunmeyeye calisirsin ama o senin ruhuna girmistir.. terk edemez..
    3 ...
  16. 10.
  17. yağmurların içime yağdığı günlerdi..
    şemsiyeler kırık dökük..
    göletlerde yüzünün aksi..
    tokalarının yeşilinde baharlar..
    huysuz ve şımarıktın evet..
    yakışıyordu kocaman gülüşün..
    evet arsızdı hayallerin..
    ve yalnızdın o hayallerde..
    al senin olsun aşkın dediğinde..
    ben çoktan başka bir filme dalmıştım..
    adı yalnızlık..
    4 ...
  18. 11.
  19. unuttum sana yazdığım mektubun altına adımı yazmayı. belki hatırlarsın beni, senin çok eski bir dudağınım öptüğün..!
    ...
    kaçan bir elektriğim; haylaz, inatçı bir âşık. belki hatırlarsın beni, hani saklıyorsan hâlâ resimleri; cismim yetiyorsa kanıtlamaya kusuru, aklım şaşırtıyorsa bedeninin azametini, teklifim geçerliyse ve romantizm lök gibi oturmuşsa gündemine, hangi varlığımı yok sayabilirsin ki?
    ...
    unuttum sana yazdığım mektubun altına adımı yazmayı. belki hatırlarsın beni, senin çok eski bir çocukluk hastalığınım kırk derece ateşte yattığın..
    4 ...
  20. 12.
  21. alnımdaki kaküle vurulmuştun hatırlıyor musun..
    bende tenindeki baharata..
    ne çok gülmüştük yağmura tekme atarak yürürken..
    ve ne çok ısınmıştık karlar içimize yağarken....
    ilk randevumuzda arkadaşının ölüm haberi gelmişti de..
    daha o gün anlamıştık ..
    çileli bir aşk olacaktı bizimki..
    öyle oldu da gerçekten...
    şimdi çilesini bile özlüyorum karlar saçıma yağarken..
    bir ölümle başlayan,
    ve yine..
    bir ölümle biten bu aşkı..
    7 ...
  22. 13.
  23. hergun insan birilerini öldürür ve birileri tarafindan öldürülür. silaha bicağa ve zehire gerek yoktur bir insani öldürmek için sadece defterden silmek kafidir. sebebe de gerek yoktur muzik gibi nedensiz olur bazi cinayetler.

    (bkz: gelme artik gecelerime)
    4 ...
  24. 14.
  25. yüzüne şarkılar çarpar..
    ağlarsın..
    5 ...
  26. 15.
  27. --spoiler--
    bagislayin beni sevdalarim
    kendimi parçalara ayiramadim
    alin gidin korkularimi
    saçlarimi ellerinizle oksayin
    hiç bir ayrilik yeniden yeniden yaratmiyor artik beni
    alin gidin korkularimi
    saçlarimi ellerinizle oksayin
    ve bütün ayriliklar sabah olunca aliyor nefesimi
    ask agir yükler bindirdi
    küçülen omuzlarima
    kalplerinizden kaçtim hep
    varip gittim en karanliklara
    yagmur islak mazeretler yükledi büyüyen yanginima
    cehennemden düstüm hep
    beni hiç görmediler
    yagmur islak mazeretler yükledi büyüyen yanginima
    sevistim ve yoruldum
    varip gittim en yalnizliklara
    kanrevan içindeyim
    gönlümün derdindeyim
    yerlerin dibindeyim
    kurtar ne olur
    kanrevan içindeyim
    yarimin pesindeyim
    cennetin izindeyim
    kurtar ne olur..
    --spoiler--
    4 ...
  28. 16.
  29. soğuk havanın en acımasız olduğu gecelerden biriydi.. battaniyeyi dizlerimize, karanlığı üstümüze örtüp birlikte ilkdefa şarkılar söylemiştik.. sobadan yansıyan ışıklar tavanda bize bişeyler anlatırken, biz birbirimzie dokunmaktan ne çok ürkmüştük.. şarkılarımız giderek sadece sese, sesimiz sadece sesin çıktığı dudaklara, dudaklarımızsa kıvranan sancılara dönüşmüştü.. titreyen kirpiklerin için bir beste yaparken aklımdan, sen denizin kumsalı yalaması gibi öpüvermiştin beni burnumun ucundan.. ve bir çığın bir köyün üstüne inişi kadar ölümcül bir iniş yapmıştı dudakların dudaklarıma.. soba, soğuk hava, battaniye, şarkılar, odanın duvarları bile olan şeyi anlamış gibi ateşböceklerine seslenip susturmuşlardı hepsini. sonradan farkettik.. bir kış gecesi ateşböceklerinin sesini duyan ilk kişilerdik.. bizim için yaz; o öpücükle başlamış, aynı öpücükle sona ermişti.. şimdi her bahar yaz gelecek diye benim ödüm kopuyor..
    4 ...
  30. 17.
  31. 18.
  32. onunla birlikte çoktan ölüp giden kişinin bunu fark etmeyip onun rüyalarda yaşadığını sanmasıdır.
    4 ...
  33. 19.
  34. (#943286) bazen ölen sevgili değil sizsinizdir..
    3 ...
  35. 20.
  36. 21.
  37. gidersen yıkılır bu kent..
    2 ...
  38. 22.
  39. kitaplara sarılmak, dostlarla konuşmak,
    yazıya oturup
    sonu gelmeyen cümleler kurmak,
    camdan dışarı bakıp puslu şarkılar mırıldanmak...
    böyle zamanlarda her şey birbirinin yerini alır
    çünkü her şey bir o kadar anlamsızdır
    içimizdeki ıssızlığı dolduramaz hiçbir oyun
    para etmez kendimizi avutmak için bulduğumuz numaralar
    bir aşkı yaşatan ayrıntıları nereye saklayacağınızı bilemezsiniz
    çıplak bir yara gibi sızlar paylaştığınız anlar,
    eşyalar gözünüzün önünde durur
    birlikte yarattığınız alışkanlıklar
    korkarsınız sözcüklerden, sessizlikten de; bakamazsınız aynalara,
    cağrışımlarla ödeşemezsiniz

    murathan mungan
    2 ...
  40. 23.
  41. Sen miydin o yalnızlığım mıydı yoksa
    Kör karanlıkta açardık paslı gözlerimizi
    Dilimizde akşamdan kalma bir küfür
    Salonlar piyasalar sanat sevicileri
    Derdim günüm insan arasına çıkarmaktı seni
    Yakanda bir amonyak çiçeği
    Yalnızlığım benim sidikli kontesim
    Ne kadar rezil olursak o kadar iyi

    Kumkapı meyhanelerine dadandık
    Önümüzde Altınbaş, Altın Zincir, fasulye pilakisi
    Ardımızda görevliler, ekipler, Hızır Paşalar
    Sabahları açıklarda bulurlardı leşimi
    Öyle sıcaktı ki çöpcülerin elleri
    Çöpcülerin elleriyle okşardım seni
    Yalnızlığım benim süpürge saçlım
    Ne kadar kötü kokarsak o kadar iyi

    Baktım gökte bir kırmızı bir uçak
    Bol çelik bol yıldız bol insan
    Bir gece Sevgi Duvarını aştık
    Dustuğum yer öyle açık seçik ki
    Başucumda bi sen varsın bi de evren
    Saymıyorum ölüp ölüp dirilttiklerimi
    Yalnızlığım benim çoğul türkülerim
    Ne kadar yalansız yaşarsak o kadar iyi..
    3 ...
  42. 24.
  43. --spoiler--
    Bilerek mi yanına
    almadın giderken
    başının yastıkta
    bıraktığı
    çukuru
    Güveniyordum
    oysa ben sevgimize
    vapur iskelesi
    ya da tren istasyonundaki
    saatin doğruluğu kadar
    Beni senin gibi
    bir de annem terketmişti
    ki göbeğimde durur
    onun yokluğundan
    bana kalan
    çukur
    --spoiler--
    3 ...
  44. 25.
  45. "yüreğim
    ıslaktır benim
    kuytularda ağlamaktan
    ve hafif uçuktur rengi
    kurusun
    diye kaç kez
    güneşe asılmaktan..."
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük