borç ve giysiler. ayrıca son gün üzerinde olan kıyafetlere ait bir çöp poşeti. koku kalır. bir süre o kokudan kaçamazsınız. oda da materyal yokluktan ziyade koku sizi daha kötü hissettirir. yorgun bir kalp ise ömür boyu üzerinizden çıkaramayacağınız bir gerçekliktir.
Bir adet kemer, bir mont, bir yelek ve bir adet tufek. Kemerini mümkün olduğunca kullanıyorum. Montla yelek büyük geliyor ama sakliyorum . tüfek nadir bi parca, günümüz standartlarından yaklaşık 6 cm daha uzun namluya sahip bi beretta. Eskiden ava giderdim şimdilerde canlı oldurmuyorum tüm bakımlarını yapıp koydum bi kenara.
o kişiden geriye ne kaldıysa kaldırmalısın... neyin olursa olsun... sanki hiç olmamış gibi olmalısın.
çünkü çoğu insan anılarını kontrol edemez ve anılarının içinde kaybolur.
Yıllar önce küçük bir çocukken babaannemle birlikte bir ölü evine gitmiştim. Cenaze daha yeni çıkarılmıştı evden. Ve Divanın üstünde duran iki basit yüzük aklımdan çıkmadı. Ölen kişinin parmaklarıyla bütünleşmiş ve koparılıp atılmış bir et parçası gibi duruyorlardı öyle. iki gümüş renkli ucuz yüzük.
Ne zaman aklıma bu görüntü gelse acizliğimi hatırlatırım.
Sadece anılar.
Son yıllarda, tüm zamanını yatakta geçirdiği için, ona ait hiçbir şeyi görmeye dayanamıyorum, içim dağlanıyor.
En güzel, en mutlu rüyalarımda bile hep pijamalı görüyorum babamı.
Dünyanın öbür ucunda tatildeymişiz, elimizde coconut kokteylleri, boynumuzda çiçek kolyeler, hava şahane, ama babam pijamalı.
Hep pijamalı.. . Açık mavi, beyaz düğmeli, lacivert biyeli o lanet olası pijama!
Bir zaman sonra hiç bir şey.
Kaçınız dedenizin dedesinin ya da büyükannenin büyükannesinin ismini biliyorsunuz. Siz de bilmiyorsanız zaten kim bilecek.