Ölümü hatırlamamak gençlerde görülen normal bir durum. Tabi bu durumun hissi plandaki psikolojik altyapısı da mutlaka olacaktır. Yaş 40 a dayanıp etrafındaki sevdiklerin birer ikişer eksilmeye başladımı "noluyoz lan" diye bir irkilir önce insan. Sonra yaşlandıkça yavaş yavaş idrak etmeye başlar hakikati ve günden güne ölüme yaklaştığımız gerçeğini. Şanslı olanlar bunu erken farkeder. Akıllı olanlar ise dünyaya ederinden fazla ehemmiyet vermeyip hırsı ve açgözlülüğü terkedip insanca yaşamaya bakar. Sadece ahmaklar ölümü düşünüp hesap kitap etmeden pervasızca umarsızca ve fütursuzca yaşarlar.
Bana da ekstrem durumlarda hiç ölmeyecekmişim gibi geliyor. Şiddetli bir doğal afette veya ciddi bir kazada şans eseri kurtulan ben olacakmışım gibi...
Çok yakınlarını erken yaşta kaybettiysen ölüme de normal bakıyorsun, ölünce nereye gömülmek istediğine kadar da biliyorsun. Karamsarlık değil bu, o korkuyu üzerinden atıyor insan istemsizce. Onlar da orda demeye başlıyorsun.
Velhasıl en son çocukken hissettiğim ve sonrasında azalarak biten histir.
Daha iyidir. Ölümünü düşünerek yaşamak zorunda kalmasın hiçbir insan. Bu konu ile ilgili belgeseller bile var hatta : iyileşmeyecek olan kanserli hastalara öleceğini kabul ettirmeye çalışıyorlar. Tam bir felaket. Insan doğasına aykırı. Bu yüzden yaşlılar hep aksıdır zaten. Gençken hep kaçtıkları, kendilerine hiç konduramadiklari şey artık bugün/ yarın mesafesindedir. Umut yoktur, dönüş yoktur ama gençken " kaza bela olmazsa daha yolum uzun yeaa" diye düşünüyor insanlar.