Ailenizde ölümcül hastalığa yakalanmış biri varsa aklınıza bile gelmeyecek hede. Bir tür şımarıklık. Zira çoğu geceler kendinizi onun için ağlarken bulursunuz.
Birkaç gündür böyle boktan bir hisse kapıldım. Aklımdan saçma sapan düşünceler geçiyor, sevdiğim insanlara bakıp istemsiz ağlıyorum. içimden hiçbir şey yapmak gelmiyor ama kendimi zorla kaldırıp “ölürsem eğer bari bu işi de bitirmiş olayım, yük olmasın kimseye.”diye düşünüp yapıyorum.
Ölümü kafaya takarsak, panik atak ve anksiyeteye yakalanırız.
Ölüm korkusu adamı yer bitirir. Ölmekten beter eder.
O yüzden kafaya takmayalım, Anı yaşayalım
Bu duyguyu mart ayından beri kaç kez hissettim, bilmiyorum. O kadar çok şey yaşadım ki: iki ameliyat, felç, beyin ödemi, kanama ve daha nicesi. Hiçbirinde ölmedim, ama her birinde ölüme adım adım yaklaştım. Her yeni olayda içimdeki korku büyüdü, sığınacak bir yer aradım ve kimsenin beni bulmamasını diledim. Bir süre iyi oldum, her şey düzeliyor gibiydi. Ama sonra yeniden sorunlar başladı, hâlâ devam ediyorlar. Tüm bu zorlukların ortasında bile, her daim güçlü ve iyi görünmeye çalıştım; sanki sağlıklıyken yaptıklarımı yapabilirmişim gibi... Aynı güce sahip olduğumu göstermek istedim, ama içim hiç öyle hissetmedi. Bu histen nefret ediyorum. Bir gün, çok sevdiğim bu hayattan ve dünyadan ayrılmak zorunda kalacağımı kabul etmek istemiyorum.
Valla ölmeye ölecez, son depremlerde bunu yakinen hissettim, ölümü ataistler bile inkar edemiyor. Bu saatten sonra iman yenileyip bolca Salih amel işlerle geçirmeli hayatı, iğneden ipliğe hesap var. Allah bizi bağışlasın, ıslah etsin hidayet versin inşallah.
Kalp kırıklığı ve varoluş sancısının üzerine yorgunluk ve sağlık sorunu eklendiğinde yaşanabilecek durum. Son birkaç gündür bu berbat his aklımı kurcalıyor.