Şu anda yaşadığım his. içimde öyle bir korku öyle bir telaş var. Başım dönüyor, kafamda düşünceler dönüp duruyor, nefesim kesiliyor, ellerim titriyor bunları yazarken, kalbim yerinden çıkacak gibi. Sanki istediğim hayatı yaşamıyor, insanların düşünceleriyle hareket ediyor gibiyim. Yaptığım her hareketi sorgulama gereği duyuyorum. Bana verilen o uyku ilaçlarına tahammülüm Yok içmiyorum, kenara fırlatıyorum. Gözlerim yavaştan kapansa da direniyorum. Böyle de boktan bir durumun içindeyim.
Kalp kırıklığı ve varoluş sancısının üzerine yorgunluk ve sağlık sorunu eklendiğinde yaşanabilecek durum. Son birkaç gündür bu berbat his aklımı kurcalıyor.
Valla ölmeye ölecez, son depremlerde bunu yakinen hissettim, ölümü ataistler bile inkar edemiyor. Bu saatten sonra iman yenileyip bolca Salih amel işlerle geçirmeli hayatı, iğneden ipliğe hesap var. Allah bizi bağışlasın, ıslah etsin hidayet versin inşallah.
Bu duyguyu mart ayından beri kaç kez hissettim, bilmiyorum. O kadar çok şey yaşadım ki: iki ameliyat, felç, beyin ödemi, kanama ve daha nicesi. Hiçbirinde ölmedim, ama her birinde ölüme adım adım yaklaştım. Her yeni olayda içimdeki korku büyüdü, sığınacak bir yer aradım ve kimsenin beni bulmamasını diledim. Bir süre iyi oldum, her şey düzeliyor gibiydi. Ama sonra yeniden sorunlar başladı, hâlâ devam ediyorlar. Tüm bu zorlukların ortasında bile, her daim güçlü ve iyi görünmeye çalıştım; sanki sağlıklıyken yaptıklarımı yapabilirmişim gibi... Aynı güce sahip olduğumu göstermek istedim, ama içim hiç öyle hissetmedi. Bu histen nefret ediyorum. Bir gün, çok sevdiğim bu hayattan ve dünyadan ayrılmak zorunda kalacağımı kabul etmek istemiyorum.