ister inanç olarak bakılsın ister biyolojik olarak o an geldiğinde yaşam duracak. Şöyle bir söz var bugün hayatınızın geriye kalan ilk günü diye. Buna karşılık yaşam bize verilmiş en güzel armağan diye. Bu armağanı kim verdi, geri sayımı kim başlattı, ne oluyoruz derken bile zaman ilerliyor. insanın bunları düşünmesi bile tüyleri ürpertici. Ölümden korkmuyorum ancak belirsizlikler yoruyor insanı.
Evrene göre 0'a yakınsayan bir değişim getirecektir. Ne yıldızlar ağlayacak peşimizden ne de yıldıztozlarından sagular yazılacak bizim için. En fazla 150 200 kişinin hayatında bir anı olarak kalacaksın. En sonunda bir ailen bir de gömüldüğün toprak için önemli olacaksın. Yani cidden öleceksin. Bir gün.
ve işte buna rağmen değil bu yüzden keyifleniyoruz, bu yüzden çabalıyoruz, bu yüzden planlar yapıyoruz, bu yüzden kendimiz dışında birilerini de sevebiliyoruz, yemeğimizi, paramızı, tecrübemizi, acımızı, şefkatimizi bu yüzden paylaşıyoruz. ölecek olmanın bilgisi bile bizi müthiş bir güvenle teçhiz ediyor. öleceğimizi bilmemiz bizi rahatsız edemiyor çünkü istisna olmayacağız ve adil bir şekilde bütün canlılık sonlanacak.
kardeşlerim bizzat ölmek, seksenlerine doğru, elinden geleni yapmış olmanın bilgisiyle ölmek bir şanstır. insan ölümle çok zor barışır; ama ölüm bizi mükemmelliyetçiliğimizden kurtarır, yavaşlığımızı sonlandırır, öfkemizi azaltır, kaygımızı dindirir. herkes öleceğinden öldüğümüzde unutulmayız; eğer iyi işler yaparsan yüzyıllarca aq, asırlarca anılırsın.
bak 98. yılındayız cumhuriyetimizin, hala anıyoruz atamızı. öldü mü yani? ölmedi. bedenen burada olması bir şeyi değiştirmedi. fikirleri canlı. işte insanı ancak bu kafa kurtaracak. kendinden büyük bir şey yapmak yani. üretmek. coşkuyla uyanmak. keyifle paylaşmak. bir adım daha atabilme cesareti gösterebilmek. aşka, düşüş kalkışlara, başarmaya, gelecek yaza, ah o çok sert geçecek kışa şükür etmek. "şükür" sadece dinsel bir şey değildir. hayat şükrü duyar. onu kabullenir. bu sana verilen her şeye ettiğin teşekkürdür. elinden gelse bulutlara bile sarılacak kadar yüksek bir şefkat, okyanusları ortadan ikiye yaracak kadar derin bir gayret, biraz ama biraz şuhluk, çokça iştah lazım.
uyan, sporunu yap, duşa gir, kremlen, parfüm sık, kahvaltı yap, işine git. üret. dinleneceksen dinlen. yatakta oyalan. müzik dinle. dans et. seviş. sev. yücelt.
insanların ölümü önemsemelerini garipsemiyorum. vallahi çok korkuyordum ben de. çok ama. en büyük korkumdu. en sevdiğim adamı kaybettim korkum daha da depreşti. fakat aştım. bence kitlesel olarak aşılmalı bu gerçeklik. bir gerçeklik ancak kabullenilerek aşılır. ölüm kendinden çok emin bir fildir. böğrümüzde oturur durur. üzerimize doğru hızla koşan o aç aslandır. boynumuzdaki yılandır. damarımızdaki zehir. zayıf böğrümüze çökmüş ağır, pürüzlü, dikenli taştır. rahat nefes almanı engeller. o taşı küçük küçük, eşeleyerek, kırarak ama küçük küçük kırarak yok etmek lazım. aniden olmaz. yavaş yavaş. her geçen gün bir parçasını yok et. pandemi büyük bir şanstı. bu kadar yaklaştığımız başka bir dönem tecrübe etmedik; korunaklı hayatlarımız var zira. maden ocağında, inşaatlarda ya da savaş alanında değiliz. ölüm çok kent-dışı bir şeydir artık. kentin o sapkın hareketliliği içinde ölüme yer ve vakit asla yoktur. o yüzden insanlar ölmez, ölemez gibi görünürler pahalı takım elbiseleri içindeyken. o dev arabalarla bir yerden bir yere giderken, kapılarda karşılanırken, ah çok severken ve çok sevilirken, mahiyetinizdeki insanlar size bir put gibi taparken yarının olmayacağını düşünemezsiniz. ışıklar altındaki her şey gibi tekil, mekandan ve gerçeklikten uzak bir dokunulmazlık içindesinizdir güya. bu insanı çok bunaltınca aydınlanma başlar. kişinin kendi varlığı hakkında uzun uzun düşünmesi çok boş bir uğraştır öleceğini kabullenince. ölüm bizi bizden kurtaran bir komik irkilmedir. çok kırılgan olduğu için hayatı kutsar ölümüyse lanetleriz zira acımasızdır yersen.
bir insan bir diğer insanı kurtaracak kadar yaşasa bile bu yeterlidir. sekseninizdeyken birini kurtarmış olun bitanelerim. bir usta olun birini yetiştirmiş olun. bir eser üretmiş, bir alan açmış, bir ağaç dikmiş, ilk meyvesini yemiş, çok sevmiş, çok aşık olmuş, çok sevişmiş, çok söylemiş çok dinlemiş çok yazmış olun. korkmadan, hayatı, bilinçle lanetlenmiş olmaya da gülerek aşın geçin. ancak büyük fikirler bizi kurtaracak. başka hiçbir şey o taşı böğrümüzden kaldıramayacak. hayır olmayacak.
odada şarkı dinleyip kırıtırken bana sabahın bu kör saatinde ölüm hakkında yazdırdınız. gülben ergen'in; "ciğerparem" diye bir şarkısı var, bugün keşfettim, ba yıl dım. o kadar rahat, o kadar tatlı, o kadar sevimli bir şarkı ki. minik adımlarla dans etmelik.
"ah ciğerpareeeğm, ah yaralı bülbülüüüğm, soldu muğ gülen yüzün? inan çok üzgünüm. ah füsunkağrım, ah canımı böldüğüüüüm, bir ömür adığm adığğm, izini sürdüğüüüüüüüm."
ya şu tatlılığa bak aq. ağzını yerim.
şarkıcı olmak istiyorum ya.