ruhsal acı öldürmeyip süründürür; zira zamanla insanı eskisine göre güçlü kılan ruhsal acılar var mı, var.
Ama bedensel acı/hastalık öldürmese de güçlendirmiyor tam tersi çökertir efendim; bir şeyleri atlattıktan sonra belki ruhen daha güçlü hissettirir o kadar.
tam olarak yaşadığım durum. ucunda ölüm yok ya dedim ki yok da. her şey geçiyor, her şey unutuluyor zamanla. insanların gerçek yüzü de ortaya çıkıyor çok geçmeden, insan böyle zamanda gerçek dostunu da düşmanını da arkadaşını da tanıyor. hem çok yazık diyorsun hem de iyi ki. iki uç noktayı da bir arada görmek kolay olmuyor. birşeyler geçiyor, birşeyler kalıyor. giden sen olsan da arkanda bıraktığın hayat ve onca anı.. insan gerçekten hayret ediyor.
bir sohbet ortamında muhafazakar diye tanımlayabileceğim bir kadın arkadaş epey uzun bir konuşmasında '' kimin hatırlamıyorum'' diyerek bu sözü söylemişti. ben de nietzsche diyerek yardımcı olmaya çalışınca çok bozulmuştu nedense. artık nasıl bir algı oluşturduysa nietzsche ye ait bir söz kullanmış olmak kafasında. kabullenmek istemedi bir türlü, mümkün değil, kontrol etti telefondan. gizlediği nihilizmini açığa çıkarmışım gibi kötü kötü baktı bana. düzeltiğime pişman etti beni velhasılı kelam.
işte böyleyiz biz dogmalarımızdan eğitim seviyemiz ne olursa olsun kurtulamıyoruz. ya hep ya hiç, ya sev ya terket. bir yazar veya düşünürü beğendiysek sanki artık yanlış veya eksik hiçbir şey söyleyemezmiş gibi geliyor. ya da tam tersi beğenmediysek hiç doğrusu olmazmış gibi. öylesi kolayımıza geliyor belki. kısa yoldan bir gruba dahil oluyor, bir kimlik kazanmış oluyoruz hiç kafa yormadan. bizim yerimize düşünmüş işte adam ne gereği var kafa yormaya. kimlik arayışından çok, kolaycılık ve tembellik aslında ideolojiciliğin altında en çok yatan fikrimce.