sinirlerin gerildiği anda kendimize sahip çıkabilmektir.
Bazen işler yolunda gitmez ve cinlerimiz tepemize çıkar ve sinirimizi başkasından çıkartırız! Ama böyle durumlarda sinirimizi tanıdığımız birinden değil de, hiç tanımadığımız birisinden çıkartmak daha iyidir.
Bir gün arkadaşıma telefon edecektim, numarayı çevirdim, bir erkek 'alo?' dedi, ben 'Zeynep'i aramıştım' deyince, adam bağırarak 's.....git lan, doğru numarayı çevir!' demez mi! Bir insanın bu kadar kaba olabileceğine inanamadım. Sonra gerçekten arkadaşımın son iki numarasını şaşırdığımı farkettim. ama sinirlerime hakim olamayıp dümdüz sövseydim kontrolden ve kendi kişiliğimden çıkmış biri olacaktım.
kontrolü en zor olan.. insanı en fazla zorlayandır.!
nasıl yanardağ patlarsa! asla önünde engel tanımaz... işte o derece...
akan lavların hızı yutar..yok eder adeta...
öfkeyi kontrol edebilmek gerçekten zordur, hatta imkansız. bunu başarabildiğimiz ölçüde mutlu olabilirsiniz zira kucağımızda zararlarla oturduğumuzla kalıyoruz.
şöyle diyeyim, yurtta kalıyorsunuz. dağınık bir insansınız ve bunu düzeltmek uğruna bir şey yapmıyorsunuz. beş tane de oda arkadaşınız var. hepsi podyumdan düşme, hepsinde garip bir moda sevdası... odaya döndüğünüzde her biri suratından en az birer kilo makyaj çıkarıyor. seviyorlar gözeneklerini tıkamayı onları da öyle kabul etmeli.
bir de siz örgünsünüz onlar ikinci öğretim. bu demek oluyor ki siz gece uyumak istediğinizde problem çıkıyor, onlar sabah uyanmak istemediğinde... bu da olabilir insanlık hali, sonuçta suç sizi o insanlarla aynı odaya koyup tüm huzurunuzun içine sıçan kaltak müdirede. siz her gece saat 2 suları yatağınızda döne döne uyumayı beklerken bunun onların problemi olmadığını, yarın saat 8 buçukta fakültede olmanızın da onların problemi olmadığını, bunda her iki tarafın da suçu olmadığını kendi kendinize hatırlatıp sessiz olmalarını beklerken sabah öten alarmın sesine bir dünya şikayet almanız * sinir bozucu olabiliyor. evet, oluyor. hadi diyelim bu olabilecek bir şey; sen ne bok yemeye her gün duş alan birini gidip blok memuruna şikayet ediyorsun ki?
- ayşe ablaaa ben layabout'ın düş aldığını görmüyorum. odaca çok rahatsız oluyoruz odadaki kokudan!
ah benim gerizekalı arkadaşım, kokan şey senin kıçın olmasın? yurttaki duşları herkes bilir, bir yumak saç, yerde sabun artıkları, kullanılıp çöp kutusuna atılmayı bekleyen * günlük yahut dönemlik pedler, yıkanırken üzerine yapışan leş gibi perde... bir de kankanın evindeki mis gibi kokan küvet vardır tabi. seçme şansın olsa hangisinde yıkanırsın? ben kankamın evini tercih ediyorum. kullanılıp kenara atılmış eşyaların kokuları odalara sinmiyor o zaman. hem kalktığımda yine o günlük pederin kaplarını, kesilmiş tırnakları, jiletle düzeltilmiş kahküllere ait saç parçalarını yerlerde görmüyorum o vakit? ya da tüm gün giyilen çorapları kendi yatağımın üstünde bulduktan sonra, "aaaa benim yatağım kokuyo ben sanırım hiç duş almıyorum!" da demiyorum... madem hijyen takıntın var; kıl, tüy gördü mü cinnet geçiriyosun, o halde benim yatağımın üzerinde senin kesilmiş saçlarının ne işi var?
sabırla bekliyorum ben yine de... ya beni o odadan alıp başka bir yerlere gönderecekler ya da katil olacam len!