Meğer ne kadar sinirleniyor muşsunuz. Bende arkadaşlarımdan alırlar okur kendi kitaplığıma koyarım, artık yeri orası olur.
Yarın geri vereyim hepsini bari.
en son kuzenim askerdeki sevgilisine yollamak için 2 kitabımı ödünç almıştı, çocuk okuyup yollayacaktı. gidiş o gidiş çocuk askerden geldi kitap gelmedi.
Sonra "niye ödünç vermiyorsun,ne değerli malın varmış,tamam be yemedik." gibi tepkilerle karşılaşıyoruz. Niye mi? Hep sizin yüzünüzden.
Ne yapıyorsunuz kitabı anlamıyorum ki,yiyor musunuz da geri gelmiyor o kitap bize.
Nutuk u vermiştim hala okuyup getiricek arkadaş. Hayır anısı var ödül töreninde bir subaydan almıştım hayalimi sorunca hava harp okulu okumak istediğimi söylemiştim inşallah genç diyip asker selamı vermişti. Belki okuyordur o küçük sümük kadar çocuk yaklaşık 5 yıldır gözlük takıyor hava harp okulu hayali diye bir şey kalmadı komutanım. 2005 Balıkesir.
Sövülesi aynı zamanda dövülesi insandır. Bir daha katiyen ödünç eşya verilmeyesi insandır. Hatta insan bile değildir. Evet cok sinirlendim başıma cok geldi çünkü.
Ben olabilirim. Lise 1 de iken nöbetçiydim. Hoca geldi "kitap okur musun dedi?" Canım sıkılmasın diye tabi. Okurum dedim hoca kitabı getirdi. Neyse okudum biraz, sonra müdür çağırdı. kitap nöbetçi masasının üzerinde kaldı, ben işimi hallettikten sonra kitap masanın üzerinde değildi. Büyük olasılıkla birisi çaldı. O dönem hocayla fazla muhatap olmamıştım. içimde hala bir burukluk var.
çorapla ıslak banyoya girsindir. çerez yerken ağzına attığı en son çerez çürük çıksındır. tam sigara yaktığında uzun zamandır beklediği minibüs gelsindir. şekersiz istediği kahve bol şekerli gelsindir. sevdiği takım 90.dk da gol atsın deliler gibi sevinirken gol ofsayt olduğu için iptal edilsindir. en sevdiği diziyi daha izlemeden spoiler duymak zorunda kalsındır. düğününde takılan bilezikler sahte çıksındır. gece telefonu sarja takmayı unutup sabah kalktığında %5 ile evden çıkmak zorunda kalsındır. test olacak diye çalıştığı sınav yazılı olsundur. kısaca allah belasını versindir.
duruma göre orospu çocuğudur. çok sevdiğim montaigne kitabımı verdim ünideyken karşıdaki öğrenci komşuma. ilk tanıştığım gece hem de. kitabı aldı siktirdi gitti. kitaplığımda 4 cildi var ama o tek kitaplık özet benim ilk göz ağrımdı. içime oturdu kitaplığın boynu bükük kaldı. delleniyorum aklıma geldikçe.
Bir kitabın sahibi için değerini algılayamayan insandır.
Onun için kitap instagramda fotoğrafı paylaşılacak bir şeydir.
Artık kimseye vermiyorum kitap mitap. Dersimi aldım.
bu insan profili kuvvetle muhtemel eski sevgilidir.
siz de mi ilişkilerinizde iyi niyetinizin kurbanı oluyorsunuz? sizin için de mi kitaplarınız kıymetlimisss seviyesinde? gelin bu durumun karşılıklı olmasını sağlayalım da bari kitaplıkta sirkülasyon olsun.
insanı çılgınlıklara ve pişmanlıklara sürükleyen insan.
eve gelen misafirler ise tam dayaklık zaten. kütüphanenin analizini çıkartırlar beş dakikada. "aaa, ben de bunun ikincisi yoktu" ya da "aaaa! ben bunu kaç tane sahafta aradım, bulamadım. alabilir miyim?!" şeklinde hevesle nida atarlar. kitap okuyan birine destek amaçlı, "tabii, al istediğini, ama ödünç olarak, okuyunca getir lütfen" dersin. (ne kadar da kibarız, belki de ondan getirmediler) ama kitap uçar, anısı kalır hesabı bi daha gelmez. benim başkalarının kitaplarını toplayarak kütüphane oluşturan tanıdıklarım da var.
en acısı ise, akrabadan bu kazığı yemendir. yüzüklerin efendisi serisinin tek cildi böyle yeşil, kutsal kitap gibi ışıl ışıl parlayan, sarılıp, uyunulası kitabını sakın kimselere verme. verdiğin zaman asla geri gelmez... "abi, çok ağır yahu, taşıyamadım şimdi üşendim" vs. gibi pek çok bahane! "alıp götürürken ağır değil yea" diyordun ya hani?! çakalın başkanı seni.
acım tekerrür etti. ödünç verilmemesi gereken insanlardır bunlar.