öğrencileri okuldan soğutmak için yaratılmış, hocanın manyaklığına göre okuma parçasından 25 analitik testini bir günde deftere çözmeye kadar değişen* işkence yöntemi.
üniversiteye gelince biteceğine inanılan, üniversite 1. sınıfta pek adı geçmeyen, 2. sınıfta alıştıra alıştıra ufak yollu başlayan, 3. sınıfta hocalar tarafından abartılan, 4. sınıfta alıp başını giden, üniversiteye gelince herşey çok rahat olayını en çok çürüten iğrenç, tanımlanamayan obje.
jean paul sartre terminolojisinde, kişinin toplumun üstüne giydirdiği rolü reddederek özgürce hareket etmesi ve hareketlerinin sorumluluklarını üstlenmesi durumu.
Öğretmenin, öğrencilerin daha çok çalışıp, anlayacağını düşünerek; öğrencilere, evde yapılması üzere verilen fakat öğrenciyi dersten daha çok soğutan bir emirdir.
tembel hocaların öğrencilere yükledikleri ve görev olarak atfetdikleri karın ağrısına ödev denir. bu ilkokul çağlarından başlayan çile üniversiteye kadar sürer. öyle ki üniversitede altın çağını yaşayan bu çile, sabahlara kadar çalışmanıza neden olur. bazen ödevlerin kazanç sağladığı da görülür. hoca eğer kelepirse derste bir şey anlatmamışsa ve ödev yapmanızı istiyorsa işte bu olay sizin küfür repertuarınıza yeni ürünler kazandıracaktır.
öğretmenlerin ısrarla verdiği ama inekler hariç hiçbir öğrencinin yapmadığı bir tür etkinlik. bir de dönemlik verileni vardır ki bütün sene yatarsın nisan ayı gelince bi tarafın sıkışır ve 15 günde 76 sayfa ödev yaparsın. ve öğretmen bundan zevk duyar (bkz: öğretmenin salak zihniyeti)
mesela bana bakarsak okulun başlamasına 4 gün kaldı ve benim 3 kitap bitirip 300 e yakın soru çözmem gerekiyor. ahh bilgisayarım, sırf senle 2-3 saat daha fazla vakit geçireyim diye çektiğim çilelere bak!! (bkz: bir sevgili olarak bilgisayar)