ihanetin, iki parmak arasına sığabildiği ve 160 karakterlik sınırlar içerisinde kaldığı bir çağdayız. sadakatin esamesi okunursa şaşılası... başına özel bir kodlama getirerek kendi içimizde her numarayı çevirebiliyoruz. sadece anlattığı kadar tanıdıklarımızın, sadece verebildiği kadarıyla mutlu olmaya çalışıyoruz, hiç ama hiç sorgulamadan. içinde olduğumuz ve içimizi dolduran gerçek mutluluğu hiçe sayarak. ekstradan yapacak hiç bir şeye ihtiyaç dahi duymuyoruz. nihayetinde kendi tarifemiz üzerinden ve bakiyemiz yettiği kadar. "gittiği yere kadar" diyoruz özetle. dolayısıyla kelebek ömürlü ve tırtıl karakterli aşklarımızın her bitişinde yeni numaralar çeviriyoruz. ne derler bilirsiniz; "daha çok numara, daha çok şans." bizimki de o misâl hani.
"sayın abonemiz, aradığınız kişiyle sevişilemiyor veya sevişme alanı dışında. lütfen daha sonra tekrar şeyapınız..."
herkes alçaktır biraz;
rakı doldurun, eksilmesin...
ellerinin üzerinde ufak bereler vardı, olmamalıydı ama vardı. sonra gözlerinin güzelliğinde anlamsız bir yorgunluk. hem saçlarında, gerdanında insanın tâ içine dolan bir koku, dudaklarında bir garip ve tam anlamıyla kontrolsüz bir tutku. insanı, baştan çıkartıp da ar-namus bırakmayan göz ferlerinde.
iyi demiş şair,
"sevişmek de eksilmekmiş biraz"
boynunun muhtelif yerlerinde dişlerimin izi kalmıştı, sırtımın muhtelif yerlerinde tırnaklarının izi. "bitti" dedi, ben aslında bir başlangıç sanıyor, içimi öylesine bir heyecanla kaplıyordum alabildiğine. yatağın, o tarafını bana vermişti ama benim istediğim gönlünün bir tarafıydı, anlamadı ve tıpkı onu anlamadığım gibi anlamadı.
ve şair ne de doğru demiş;
"yine eksildik biraz"
geldim, tenhaydım biraz ve gelmesem ağlayacaktım. malum, herkes alçaktır biraz. kalmayacaktım aslında yatılı, bilirdim yatılı hüzünlerden geriye neyin kaldığını, öğrenmiştim. herşeyi ve herkesi sonradan öğrendiğimiz gibi sonradan öğrenmiştim. bir kadınla biraz sevişilmeyeceğini, hem çok sevişileceğini öğrendiğim gibi öğrendim bunu da sonradan.
herkes alçaktır biraz;
rakı doldurun, eksilmesin...
sevişmek de eksilmekmiş biraz;
rakı doldur, yine eksildik biraz.