Sanırım, karşı karşıya gelen herkeste travmatik anılara neden olan bir hayvan bu. Ben de anlatiim bir tane.
2018 yazında arkeolojik biz kazıda işçi olarak çalışıyordum. Kayalara oturtulmuş şehir kalesiydi çalıştığım yer. Araziyi temizlerken kaldırdığımız hemen her Kayanın altından akrep çıkıyordu ve buna bir nebze alışmıştık. Zaten akrepler de öyle dev boyutlarda olanlarından değildi, en büyüğü işaret parmağım kadardı, rengi beyazdı falan. Bu şerefsiz hayvana denk gelene kadar eklembacaklı korkumu neredeyse tamamen yenmiştim.
Daha önce hiç görmediğim bu canlılardan bir tanesini, kucağımı dolduracak kadar büyük bir kayanın altında görmüştüm. Açmanın içinde iki kişiydik, tek başıma kaldıramadığım kaya için yardım istemiştim. Plan, kayayı birinin üstten çekmesi digerinin alttan itmesi şeklindeydi. Bir iki üç diip kaldırmamızla birlikte alttan itici bendenizin 30-40 cm civarlarında uzunluğu olan, kıvıl kıvıl ve sapsarı bir çıyanla karşı karşıya gelmesi bir oldu. Kayayı bırakarak çığlık çığlığa uzaklaştım tabii oradan*. sonra işte öldürttüm çalışanlardan birine dan dan, tüylerim diken diken olarak çalışmaya devam ettim. En kötü yanı, o çıyanın görüntüsü yüzünden 1 hafta boyunca yatağımda huzurlu yatamamamdı; döndüğüm her noktada çıyan var sanıyordum. iyi yanı da eklembacaklı korkusu eşiğimin yükselmesi oldu; Artık mincik tatlı örümcekleri görünce odanın diğer köşesine sinmiyorum*.
Ansiklopedik tanıma göre Çıyanlar, çok hızlı hareket eden, uzun vücuda sahip, eklembacaklılar şubesine ait bir Çok bacaklılar sınıfı. iri türleri zehirlidir, birçoğu dişleri küçük olduğundan insan derisini delemez, Antarktika dışında her yerde yaşarlar. Arılarda olduğu gibi şah damarı, göz gibi organlar sakınılmalıdır, ısırılan yere buz konulmalıdır.
Kalın bir kitin tabakasıyla kaplı iri bir çıyan özellikle seri manevralar yaparken bu tabakaların birbirine çarpması nedeniyle çok sessiz hareket edemez. Hani böyle kolları bilezikli eski zaman teyzeleri konuşurken kollarını salladıklarında çıkan sese benzer bir ses eşlik eder yürüyüşlerine.. Doğadaki diğer canlılara "Açılın aq ben geliyorum" mesajı verir. Çok hızlıdır. Eşşek kadar büyük, normal seferindeyken (tehlike altında ya da av peşinde değilken) oldukça hantal görünen ve salına salına giden yaratık sıkıyı gördü mü roketler...
Ben onca sene kamp hayatı yaşadım, ama karşılaşmak askerde nasip oldu. Bir gece nöbetinden dönerken o da bizim nöbet tuttuğumuz yere doğru gidiyordu, yolda karşılaştık. Abartısız söylüyorum, kasatura büyüklüğündeydi abimiz. Yönünü falan değiştirmeden ilerlerken kafasını kaldırıp bize baktı, kimiz, neyiz diye. "lan" dedim kendi kendime, kamuflaja güvenip yere uzanıp kestirdiydik yarım saat, iyi ki denk gelmedi o an...
sonra bir başka gece sabaha karşı bölükten önce uyanıp parkura gittim, yarım saat koşayım diye. 10. dakikada yol kenarında bir hareketlilik. Bir çıyan, yavru bir yılan ile uğraşıyor... (Hayır ebesinin damında yapmadım askerliği, bilecik denen şehrimizde oluyor bu) Yılan yavru da olsa bunun 2-3 katı. Neyse uzatmayayım, yılan toyluğunun etkisiyle açık verince çıyan bu bebeyi sarıp afedersiniz kertiyormuşçasına defalarca soktu. Takriben 3-4 saniye sürmüştür. Yılancık daha Ne olduğunu anlayamadan kemirilmeye başlandı bu hergele tarafından, saygı duydum.
Benim kendisinin hayatını öpmeme neden olan olay ise acemilere gece dersi vermek üzere bölüğü anfiye götürürken yaşandı. Bu pezevenkler maaile ava çıkmışlar anfinin içinde, bir bölük adam içeri doluşunca da hiç istiflerini bozmamışlar. ilkin Konyalıyı soktu, yandım anam diye dolaşan arkadaşlarına ne olduğunu anlamaya çalışırken timindeki adamlar, çıyan ailesi toplu taarruza geçti. Bizim teçhizatlı acemiler nasıl kaçışıyor, sanırsın bozguna uğramışlar... Bu büyüklerden biri (tahminen yılan kerten) benim önümden geçti, ezdim, yarısı botun dışında kaldı ama deli gibi çırpınıyor, ayağımı kaldıramıyorum, kaçacak... Kasaturayla dışarıda kalan kalleş kellesini ödlek bedeninden ayırdım ama o kısım koşarak kaçmaya devam etti... kaçmaya çalışan kalleş kelle Urfalı bir acemi tarafından üzerinde zıplanarak öldürüldü. Neyse düdük sesleriyle kargaşaya hakim olup ayağımla ezip kasaturayla katlettiğim yaratığın ayağımın altında kalan kısmını elime alarak bölüğe doğru salladım ve "operasyona gideceksiniz, günlerce dağda kalacaksınız. bunlardan binlerce görecek, icap ederse yiyeceksiniz. ortalığı birbirine kattınız" diye çıkıştım... Ama bende de ciddi bir ürperti var, zaten biraz da o yüzden bağırıp çağırıyorum...korkumu göstermemeye çalışıyorum falan...
Bir de bunların "ev çıyanı" denen bir türü var, uzun kıllara benzeyen örümcek bacakları ama daha ince bir kitin ile kaplı çıyan bedeni düşünün. Sanki örümceklerle yasak aşk yaşamışlar da bu günah bebeleri doğmuş gibi. Onlar zararsızdır, sokmaz etmez fakat yine de evinizde varsa ilaçlatın efendim. Zra büyükşehir, rezisınd, üst kat falan dinlemiyorlar.
siz ona saldırmazsanız o da size saldırmaz hayvanı. dişleri zaten deriyi delemiyor. evde gördüğüm zaman yavaşça eline tırmanmasına izin ver ve müsait bir yere bırak ama öldürme.
kendisiyle çocukken tanıştık. yaz mevsimindeyiz. annem ve babam işte. ablamla bahçeye indik. şort giymiştik. normal beton zemindeyiz hani. bahçe aşağıda. ablama baktım. bacağında sahiden kolum kadar bir şey var. kahverengi - sarı renkler hakim.
öyle bir şoka girdim ki bağıramıyorum sadece elimle işaret edip , olduğum yerde zıplıyorum. ablam eğildi bir baktı bacağına kocaman, upuzun , iğrenç bir şey lan nasıl anlatalım. mahlukat neticede. ablam bacaklarını deli gibi sallamaya başladı ama yok arkadaş hayvan yapışmış sanki 1 milim bile kaymadı yerinden.
sonra halamlar yan evdeydi, eniştem evdeymiş o gün. şans... 1.80 falan eniştem, baya da kilolu. hayvanı eliyle attı yere sertçe. sonra üstünde zıplamaya başladı. arada inip bakıyor hala ölmemiş. kaçıyor falan. en sonunda ikiye ayrıldı , "oh" dedik. öyle değilmiş. yarısı bir tarafa kaçıyor yarısı bir tarafa. böyle bir korku olamaz, olamaz! bir daha da karşılaşmadım çünkü bahçeyle ilişiğim o gün kesildi. benki babaannemin tavuk kümesine elimi sokar , yumurta alırdım her sabah. hatta yıllar sonra o kümesi yıktı annemler . çok böcek möcek olmuş bahçede. babaannem gönülsüz yıkım izni vermiş. annem anlatmıştı "bir sürü çiyan çıktı bir de kümesi yıkınca " diye.
gel gelelim bu geceye... dün gece sabahladım. sabah uyudum biraz canım sıkkındı. eşimle de itirazım var' ı izledik. ne güzel filmmiş bu arada. helal olsun. neye, benim gözlerde ödem var zaten eskisi kadar keskin göremiyorum ama her şeyi görüyorum böyle yani.
eşim koştu "gel, çabuk gel, kaçar da bulamayız bak . inanmazsın belki" . meğer biz konuşurken zat- ı şahane yatak odasından çıkmış ama panik olmuş . bir sağa bir sola koşunca eşimin objektifine yakalanmış. muhtemelen bu yavrucak " oh be gece oldu, yemek zamanı " diye fırladı odadan. sağda sadece hafif ışık vardı fark edemedi ve bu da onun sonu oldu. bende bu arada koynumda çiyan beslemiş olduğumu öğrendim. şimdi de hayata küstüm. baya yüksek katta oturuyoruz. eğer ki bu böcek dış kapıdan girdiyse yöneticiyi kanırtıcam. haftanın üç dört günü derin temizlik yapıyorum, çatı katındayım. girmesi imkansız. aklımıza sadece çatıda açık yer var yöneticiye kaç senedir kapak yaptıralım diyoruz, yani bir tek orası geliyor. diğer ihtimaller beni zaten evi havaya uçurmaya itiyor.
Birgün köyde yatakta yatarken, yaz aylarında tabii. Perde sallanmaya başladı. Ne rüzgar bre heey dedim. Ama rüzgar yoktu. Neyse tv izlerken bi baktım televizyonun ortasından siyah bişey geçti. Dedim hassiktir kalk. Kalktığım gibi bastım ışığa dayımlar falan geldi. Bi şekilde yakaladık balkonda götürdük. Ama bi sıkıntı var. Hayvan ölmüyor.ne yaptıysak gebermedi hayvan, dayımlar uğraşırkene gittim aldım dayımın five-seven'ı. Tek el sıktım bi tane. Açılan yuvarlaktan geçirdik sopayı saldık bayıra çimene.
böcek korkumun boşuna olmadığını acı şekilde hatırlatan hayvan.
4 yıl kadar önce tekirdağa gitmiştim bir arkadaşımın yanına. zaten böcekten tırsan biriyim. bi de değirmenaltında gittiğim yer tam böyle derenin kenarı. kaldığımız ev ahşap kapı falan.
odanın ışığını açtım, bisürü ayaklı bi yaratık yaklaşık 1 saniyede geçti boydan boya bi odayı. bağırdım arkadaşımı çağırdım öldürmesi için, geldi öldürmeye çalışıyor. ben de izliyorum uzaktan kapının eşiğinden bağır çağır. hani böyle bi yere bakarken başka şeyler de girer ya görüş açınıza, o sırada ayağmın yanında bi hareketlilik geldi görüşüme. korka korka kafamı eğdim ayağımın dibinde de bir tane. ertesi gün toplandım döndüm izmire gece uyuyamadan. şimdi bile tüylerim yok bitik yazarken.
ilk olarak annemin beni bahçeye çağırmasıyla başlamıştı bu malukat ile tanışmamız.
Hayatımda ilk defa böyle bir malukat gördüm ve cahillik ile öldürme çabalarına giriştim. Kolay kolay ölmez esnek yapısı sayesinde çok hızlı hareket ediyor ve güç bela öldürdüm ne olduğuna google'dan baktım. Biraz araştırma gelincik gibi intikam alan bir malukat olduğunu öğrendim. Çok saçma gelmişti bana nasıl intikam alır diye içimden geçirdim. Evdeki herkes babamı kastamonu'na geçirmeye otogara gitti ben evde tek kalmıştım. TV açtım haberlere bakıyorum herzaman ki gibi ayaklarımda çorap yoktu.
Derken ayağımda bir gıdıklama hissettim. Başlarda tatlı gelen bu şey giderek fazla artmaya başladı ve o karşılaşma... Öyle bir panik yaptım ki koltuğa çıktım onunda kaçmaya başladığını gördüm ve evde bulunan sinek ilacını sıktım daha da fazla hareket etmeye başladı.
Sonuç olarak yine öldürmüştüm. Gülerek intikam almaya gelirmi dediğim malukat gerçekten geldi. O gün bugündür hiç bir şekilde karşıma çıkmadı.
yilanin ayaklisi, acayip cirkin, tiksindirici bi goruntuleri vardir. ustun hareket etme kabiliyetleri sayesinde gozle takip etmek bile zordur. en kucuk delikten bile gecebilme ozellikleri ve akreplere oranla daha saldirgan olma gibi ozelliklri vardir. yanliz sanildigi kadar etkili bir zehre sahip degildir. cok cok soktugu yerde gecici bi felc yaratir, oldurmez. akrep bu konuda rakip tanimaz. akrebe oranla daha fazla saklanma gizlenme ozelligine sahiptir. son derece tehlikelidirler. akdeniz in sicak iklimine bayilirlar. killi yumusak topragi cok severler. hafifte nem oldumuydu alin size 45 cm lik saatte 90 km hiza sahip oldugu yerde 720 derece manevra kabiliyetli ciyan.
ısırdığı zaman bölgede şişlik oluşur ve zehir yayılmaya başlar geceleri ava çıkar akrep tarantula vb.böceklerle beslenir.
(bkz: )akrep
(bkz: )tarantula
felaket bir böcektir. öncelikle söyliyim sakın bir salaklık yapıp yanına falan gidip öldürmeye çalışmayın çok hızlı hareket ediyorlar. nolduğunu anlamadan kıyafetinizin içine girer. yumuşak yerlerden sokmayı tercih eder. biz erkeklerin korkulu rüyasıdır çünkü ilk sokacağı yer hayalardır. ama kolu, bacağıda sokar tabiki. kısmi felç yapar soktuğu yer felç olur. fare,yılan,tarantula yediği görülmüştür. iğneleri ayaklarındadır. gördüğünüz an kaçın. evin içinde falansa ilaçlatın. gece uyurken kesin olarak yanınıza gelir bundan eminim. 140 km/h hızları vardır derler o yalandır. çita bile 120km/h yapıyor.
Zira bunun beslendiği hayvanların mağaralarında,bir yılan gördüğünüzde kaçın ve canınızı kurtarın,ama bir çıyan görürseniz hiçbir şey yapmanıza gerek yok.o sizi bulur diyormuş.
kalmış olduğum bungalow'un içindeki valizimin içinden çıkmış, ilk kıskaçlarını gördüğüm anda akrep sandığım dünyanın en çirkin hayvanlarından biri. valizimi açıp karşılaştığım an hala aklıma gelir ve içim bir tuhaf olur.
evimizin balkonunu paylaştıgımız saygıdeger yaratık. sevdicegi yılan olduguna inandırıp çıglık çıglıga bırakmışlıgı bile var, lakin hala balkonda yaşamakta.