Pertevniyal 2006 mezunlarının girmedik yer bırakmayacağız mantığı ile balosunu yaptığı ve üst salondan içki çalmaktan gece sonunda bitkin düştüğü muhteşem bir yapı.
abdülaziz'in mısır mimarisinden etkilenerek yaptırdığı saraydır. 1910'da yanmıştır. mimari üslubu oryantalizm denilen endülüs emevi, kuzey afrika ve arap sanatının osmanlı mimarisiyle karışmasından ortaya çıkan üsluptur. 1 ocak 2007 itibariyle saray kısmı restore edilecek ve yeniden açıkması 2 nisan'da olacaktır.
istanbulda çok daha güzel manzaralara sahip ve çok daha güzel oteller bulunmasına rağmen saray olduğundan mıdır bilinmez insanların çok büyüttükleri oteldir. adı vardır lakin kendisinde bir halt yoktur. ek binalarının sıvaları dökülmektedir,ulaşım sorunlu olabilmektedir ve işin aslı aklı selim turistler tarafından çok da fazla tercih edilmemektedir.
dünyanın en iyi otelleri arasındadır; 1993'te, yatılı okulda iken, buranın balkonuna çıkıp bize poposunu gösteren manchester united'lı zenci edepsize tepki olarak asfalt sahaya kocaman bir 'welcome to hell' yazdığımız 'hotel', vay be...
bir su toptancısı olarak, günlerden birgün su depolarını dolduruyorduk. bende, çalışan kimliğimle, otelde elimi kolumu sallayarak dolaşıyordum ve bütün diğer otel çalışanları beni müşteri sanıyorlardı ve bana selam vermeden geçmiyorlardı.
kempinski oteller zincirinde yer alan ciragan palace hotel kempinski istanbul'un en güzide semtinde yer almaktadır.. otelde bulunan suit odaların çok daha güzeli saray kısmında yer almaktadır fakat saray tarafında konaklama, otel kısmında konaklamadan daha tuzludur..
yiyecekleri özenle ve itinayla yapılıyor.. *
daha çok bilgi için; http://www.ciraganpalace.com.tr/
Şuan staj yaptığım otel. hatta bu entryide Çırağan Sarayı satın alma departmanından yazıyorum. Önü çok ayrı, arkası çok ayrı. nerden baktığınıza bağlı hayata..
bugün bir personeliyle elbise askısı aramak için yürüyen merdivenlerden yukarı çıkarken, "payitahtın sarayına yürüyen merdiven yaptırmak hangi überzekinin işidir?" diye sordum. "hiç bi fikrim yok ama kimin fikriyse allah onun tepesinden baksın." dedi.
içinde bir saraydan fazlasını barındıran gerçeküstü mekan.
gerek balo salonu, gerek toplantı salonları, gerekse merdivenleri ile şatafatın merkezi gibi. saray dedikleri tam da bu heralde. ama havuzu için diyecek bir şey yok. gerçekten "al beni yar içine" diyesi geliyor insanın. tek kelime ile muazzam. korunası, pamuklara sarınası.
sultan abdülaziz son kez 1876 yılının Mart ayında buraya gelerek bir süre dinlenmiş, halk arasında mevlevihanenin yıktırılarak saray arsasına katılmasının uğursuzluk getireceği gibi dedikodular çıkması üzerine Çırağan Sarayı'nı terk ederek Dolmabahçe Saray'ına yerleşmiştir. *
osmanlı barok unun seçkin eserlerinden sayılmaktadır. ancak; sarayın iç dekorasyonunda belki pahalı olduğundan belki; bazı statik problemleri beraberinde getireceğinde; mermer sütunlar yerine; mermer taklidi alçı sütunlar kullanılmıştır. bu da kuşkusuz; modern sanat estetiği açısından üzülünülecek bir durumdur.
osmanlı padişahı sultan abdülaziz'in istanbul'da beşiktaş ile ortaköy arasında mimar serkıs balyan'a yaptırdığı saraydır.
eskiden ''beşiktaş sarayı'' olarak da bilinen sarayın bugünkü adı ''çırağan sarayı''dır.
çırağan farsça kökenli bir kelimedir ve ''ışık dolu,ışık saçan'' anlamlarına gelmektedir.