can evrenol'un yönetmenliğini yaptığı, senaryosunu merve göntem'in yazdığı, nova norda'nın müziklerini yaptığı, dizinin tamamının iphone kamerası ile çekildiği, 2020'de blu tv'de yayınlanan bir eskortun hikayesinin anlatıldığı dizi.
normalde blu tv'ye üye olmayı hiç sıcak bakmazdım, ancak vodafone yanımda premium'un verdiği kod sayesinde erişebildim. bu diziyi daha önceden duymuştum, bir ara gündeme gelmişti. hazır blu tv varken açıp bi bakayım dedim. zaten bir eskortun psikolojisini hep merak etmişimdir.
ilk bölümü izledim sadece. ama anladığım kadarıyla dizi 20 dakikalık bölümlerden oluşuyor, ve 2.sezonu da mevcut. senarist ablamız merve'nin açıklamalarına göre, ''bu dizi fiziksel çıplaklık değil'' gibi gibi olsa da, ilk bölüm itibariyle ben dizide herhangi bir konu göremedim. bir tane kadın var muhtemelen ana karakterimiz. 7-8 tane erkeğin içinde bulunduğu, felekten bir gece çaldığı bir eve geliyor. striptiz dansı ediyor, bir de evdeki tüm oğlanların sıra sıra süzgeçinden geçiyor falan. yani kimin ne yaptığı belli değil. ne anlatıyor bu dizi? anlatılan şey eskortun psikolojisi ve iş hayatı stratejileri ise, bir anlam yükleyebilirim hiç sıkıntı değil. ancak bu dizi tam olarak neyi anlatıyor? ya da bir dizinin ilk bölümü, ne anlatacağını bir şekilde belirtmek zorunda olmaz mı? artık bölümleri aşırı kısa olduğu için mi bir konu ve olay örgüsü kurulamamış bilmiyorum ama, buna bir dizi diyebilmem için acilen bu tip şeylere sahip olması gerekiyor. 2. bölümü de izleyip bir şans vereceğim, onda da sinematografik olarak hiçbir detay göremezsem, bırakacağım.
bakın bu ülkede yapılmış en cesur işlerden biri olması, ya da iphone kamerasıyla çekilmiş olması detayları gerçekten taktir edilesi. ama ben bir dizi izliyorsam o dizi sinematografik olarak tüm detaylara sahip olmalı. ayriyetten bir hikâye de anlatmak zorunda olmalı. bütçesinin ne olduğu da hiç alâkadar etmez. yine de bakacağız. ekşi sözlük entrylerinde akıcı, cesur, güzel bir dizi olarak lanse edilmiş. ben ilk bölümde bunları göremedim, görmeyi isterdim. ama bir dizi daha ilk bölümden bomboş ise, çok ciddi sıkıntılar vardır. tamam bu tip işler biraz zevk, tarz işleri. ancak dizi bir hikâye, ya da bir konuya bile sahip değil. sahip olsun, bir şeyler anlatsın, ondan sonra zevklerime uyuyor mu yoksa uymuyor mu bunu o zaman değerlendiririz.
bu arada can evrenol'un hiçbir dizisini ya da filmini izlemesem de, bir tane sitede fransız korku filmleri hakkında yazdığı makaleye denk gelip okumuştum. çok detaylı, çok kaliteli bir yazıydı. umarım bu performansı yönetmen koltuğunda da görürüz can bey.
Blue tv’de yayınlanan çok başarılı bir iş. Gerçeklik algısını yer yer kırması, ilk sezonun sonunda kadın cinayetlerine bir göz kırpışla farkındalık yaratması zeka ürünü. Türkiye için çok cesur bir iş. Üstelik nova norda, ekin beril ve tuğçe şenoğul gibi müzisyenlerin muhteşem parçalarından oluşan da soundtrackleri var. Özetle izleyiniz, izletiniz.
Yerli dijital işlere hep pozitif yaklaşırım sevdim diziyi akıcı. 2. Sezonuyla bile saçma bir şekilde kendini izleten dizi. Umarım 3. Sezon ilk sezon havasında olur.
bulut varken gidip kartala aşık olduğum için kendimi asla affetmeyeceğim.. bin kere dedim kendime yapma kızım bulut varken kartal kim.. yapamadım bu lunaparkın ışıkları söndü ne yazık ki
"iki çıplak yara
iki çıplak düşman
şimdi karşı karşıya
artık herşey olabilir
artık bütün dünya karanlık imkan
geç geçebilirsen ruhum
bir daha buralardan
aşktaki düşmanlık değil
düşmanlıktaki aşk
onları şimdi birbirinden ayıran
ruh ölür, beden unutur
av kurtulur kendine kurduğu
mazinin tuzağından
kendinin sonuna geldi mi
yeniden görür insan
çıplak hüküm, acı özgürlük!
kana karışan aşk zamana intikamla sızar
bilirim, çok geçtim buralardan
benim zaferim ayrıldıktan sonra başlar
ali özgentürk filmi. biraz değişik bir film öyleki 90 dakikalık filmin ilk 40 dakikasında neredeyse hiç diyalog yok yönetmen diyalogsuz olayları aktarmayı çok iyi başarmış geri kalan kısmında da diğer türk filmlerinde görmeye alıştığımız diyaloglar yok. sinan çetin, zamanında teoman'ın balans ve manevra filmi için bu ülkenin ilk sanat filmi demişti. bu açıdan bakıldığında sinan çetin'i yamultan filmdir aynı zamanda.
iki çıplak yara
iki çıplak düşman
şimdi karşı karşıya
artık herşey olabilir
artık bütün dünya karanlık imkan
geç geçebilirsen ruhum
bir daha buralardan
aşktaki düşmanlık değil
düşmanlıktaki aşk
onları şimdi birbirinden ayıran
ruh ölür, beden unutur
av kurtulur kendine kurduğu
mazinin tuzağından
kendinin sonuna geldi mi
yeniden görür insan
çıplak hüküm, acı özgürlük!
kana karışan aşk zamana intikamla sızar
bilirim, çok geçtim buralardan
benim zaferim ayrıldıktan sonra başlar
küçükken komşu bayanı bahsi geçen halde gördüğüm, ve olay üzerine ne alakaysa bir bardak soğuk su içtiğim, anadan doğma diye de tabir edilen doğallık hali..