alışılmışın dışında tavırlar sergileyen ve çevresinde "farklı" olarak tanımlanan kişi sıfatıdır. bu sıfat bazen iyi anlamda kullanılırken bazen de hakaret olarak kullanılır. herkesin olmak istediği ama cesaret edemediği sıfattır aslında.
çılgın demek zor birine . kim daha çılgın anlamak . eğer internetten tanıştığın bir ingiliz deliden çocuk yapmak ve o bebeyi Kahire'de doğurmak çılgınlıksa ben çılgınım . eğer parayı , pulu , kartviziti bırakıp Güney Afrika'ya gitmekse ben çılgınım . eğer bir gece hiç bilmediğin bir eve sırf pencereden gördüğün için dalıp partiye katılmak, çılgınlıksa ben çılgınım ... eğer , değerlerine karşı olduğu için büyük bir koltuğu bir kalemde silmekse ben çılgınım . ama esas çılgın olan yaşamın ta kendisi bence...
herkesin kendinde bir parça olduğunu iddia ettiği ruh halidir. Bundan farklı olarak "deliyimdir" diyerek de anlatılır.
sanki hayatında bir defa bungee jumping yapmıştır, bir defa dağa tırmanmıştır. en fazla kırmızı ışıkta geçmiştir ki bu da çılgınlık değil salaklıktır ancak.
geçen ersin karabulut'un kitabını okuyorum. birincisi tabi daha ikincisi kısmet olmadı. işte bu ilkokul,ortaokul zamanında servisin arkasından gelen araca çıplak kadın resimleri gösterme olayından bahsediyordu. geçmişinde bunu yapıp "ohoo ben ilkokuldayken de böyleydim" muhabbeti boşadır. çılgın değilsin ki..ben bile yaptım bunu.
durakta kendi kendine şarkı söylemek, sosyal ilişkileri güçlü olup her fırsatta gezip tozmak, hoşlandığın kişiye kadın/erkek olsun çekinmeden, kızarıp bozarmadan yaklaşabilmek "çok çılgınsın" sıfatına yeter de artar bile. toplum hazır değil çünkü.
durakta ne yapılması normaldir? hava soğuksa ayakta sıcaksa oturarak (o da yer varsa) iş görüşmesine girecek stresli yüz ifadesi kıvamında otobüsün geleceği yöne doğru bakmaktır. illa sosyal olacağım diyorsan beklediğin otobüsün geçip geçmediğini sorarsın.
öyle şarkı söylemek filan yok. hele ki sadece dudaklarını kıpırdatmıyor hafif de eşlik ediyorsan sen tam bir çılgınsın...
çılgın gibi sevmek dillere pelesenk olmuştur bir de. ne yaptın çılgınca. *
sevdim ulan.
hayatım boyunca hep "çılgın" olarak adlandırılmış biri olarak fena halde dertliyim. hem de değilim.
dertliyim çünkü karizma yerlerde. ortaokul lise zamanı bile sınıfa girerdim daha ilk laf "ahah geldi çılgın" yahu normal bir insanım arada yüksek volümlü gülüyorum o kadar. gerçi hep gülüyordum ya. hep değil o kadar. yani öyle deyince de manyak gibi oldum.
hep özendim böyle sabah gireyim sınıfa, yerime geçeyim oturayım. hafifçe selam çakayım ortama. yok..illa her girişte nihaytt diye ilk sıradakilere bir kalp krizi geçirtmek lazım.
çılgın olarak anılmanın güzel yanı ise, "eğlenebilmektir". evet çok eğlendim. her türlü şebekliği yaptım, korkunç derece sosyal olduğum bir üniversite hayatı yaşadım. kankadan geçilmiyordu. hatta bir keresinde kantinde adım atacak yer yok tuttum kızları bir masaya götürdüm. kalkın yemek yenecek burada diye.. bir ihtimam..bir özen "deli bu" diye kimse ses de çıkaramadı.
kızlara asıldılar o ayrı.
böyle işte. sakin sessiz yazıyorum diye aldanmayın. biraz da mahsus öyle yapıyorum. kendimi kaptırıp coşmayayım diye aslında "çok çılgınımdır"
böyle işte. tanım örnekler filan.
amma çok yazmışım. niye yazdım bilmiyorum. kalsın bu böyle.
divan edebiyatını günümüze kadar taşıyan, fuzuli ve nedim gibi isimlerden esintileri bizlere yansıtan büyük usta ismail yk'nın müthiş şarkısı. klibini inceledim de adını gerçekten çılgın diye vermiş. ama gittiği internet kafe sadece tek bilgisayardan oluşan ultra süper bir mekan. cam açıldığında saçları uçuşturan teknoloji bile mevcut. klipte her ayrıntı ince düşünülmüş. evinde net olmayan ve bu yüzden internet cafeye giden birinin hazırladığı klip ise görülmeye değer.
yakında ismail yk chatroulette diye bir şarkı yaparsa sevinirim.
acayip bir ismail yk şarkısı. sözleri berbat olmasına ragmen radyo'da , tv'de her nerde çalarsa çalsın günümü güzelleştiren bir parça olur. ismail yk'nın diger şarkıları gibi bu şarkıda absürt olmuştur lakin söyleyeni ismail yk olunca gerisi teferruat oluyor.
ismail yk'nın tüm piyasayı alt üst eden en son bombası. facebooktan kız bulma teknikleri ve barzoluk üzerine harika bir başyapıt. sözlerinin en ince ayrıntısına kadar incelenmesi gereken bir eser.
internet kafeye gittim
facebook sayfasına girdim
adımı çılgın diye verdim
artık ben de üye oldum
(ilk dörtlükten anlaşılanlar;
internet kafederı kız kesen barzolardan biri olan yazar, facebooku da muhtemelen yanında karı kız kesen bir arkadaşından "oha karılara bak hangi site lan bu?" şeklindeki bir soruyla öğrenmiştir. adını çılgın diye kaydetmemiş çılgın diye vermiştir. burdakiğ "verdim" sözcüğü bile yazarın ne kadar çılgın olduğunu kanıtlar niteliktedir"
tanıştım güzel biriyle
yazışıyoruz günden güne
merhem oluyor gönlüme
artık ben de sever oldum
(ikinci dörlükten anlaşılanlar;
yazar bu dörtlükte karı kıza sarktığını ve sonunda kendisinin aradığı gibi "lan biri gelsede versem" mantığında bir kız bulduğunu ve kıza çok pis yazdığını söylemektedir.)
ama sevmeye bedel
gözleri çok güzel
öyle bir tatlı zor bulursun
herkes sorar nerden buldun?
(köprü kısmından anşalılanlar;
bu dörtlükte asıl önemli olan kızın güzel yönleri değildir. zaten kız kaşardır ve bu yüzden ne kadar güzel olduğu bizi ilgilendirmez ki muhtemelen adam çok abaza olduğu için her kız ona güzel gelmektedir. burda asıl önemli olan yazarın abaza arkadaşlarının ona "nerden buldun la bu kızı oğlum, ohaa" şeklinde ağızlarının suları akarak sordukları sorulardır)
facebook facebook her gün aradım durdum
facebook facebook bu kızı orda buldum
facebook facebook ya görür görmez tutuldum
facebook facebook galiba aşık oldum
(nakarat kısmında görüldüğü üzre fazla bir atraksyon yoktur. burdan anladığımız şey yazarın facebookta onbinin üzerinde kıza arkadaşlık talebi gönderdiği ve içlerinden birinin yazarın bu teklifini kabul etmesi sonucu yazarın çükünde hissettiği karıncalanmayı aşk sanmasıdır)
lokomotif gülşen, çıtı pıtı birsen ah bir görsen
cici bici ebru esmer banu, tanışabilsen.
güzellerden güzel beğen ne istersen
herkesin zevkine göre facebooktaa
(bu dörtlükte belli başlı kız isimleri ve onların lakapları verilmiştir. buradan anladığımız kadarıyla bu yeni kızlarda az orospu değildir. ayrıca dörtlükte geçen "hekesin zevkine göre facebookta" sözü ise facebooku sanal karhane olarak göstermiştir. yazarın yaptığı bu şahane benzetme ise eserin en çok övgü olan kısımlarından birisidir.)
(eserde yazarın ablası tarafından söylenen bu kısımda facebookun sadece kız bulmaya yönelik bir uygulama olmadığı, kızlarında aradığı kriterlerde erkekleri rahatlıkla bulabilecekleri anlatılmaktadır)
ister dost ister yeni aşık olursun
ben zaten aşkımı facebookta buldum
(eserin bu son kısmında ise yazar bize aslında, kızla tanıştığını, kızı çok pis götürdüğünü ve bunu diğer insanların da yapabileceğini söylüyor)
facebook facebook her gün aradım durdum
facebook facebook bu kızı orda buldum
facebook facebook ya görür görmez tutuldum
facebook facebook galiba aşık oldum
bu adam böyle mi yapıyor diye düşünmekten kendimi alıkoyamadığım bir şarkısı. genelde aynı tip şarkı yapıyor uf anam, haydi bastır, bebek, sinek, bindim ben şimdi ne edek türü şarkılar. gelecek nesilin şarkıları bunlar. ne yalan söyleyelim çok üzülüyorum bu duruma bir de bu şarkıcı tipinde çıkanlar yok mu? bıktım artık müzik yaparken böyle basitliklerden. şimdi bu adam bu şarkıyı niye yaptı facebook popüler olduğu için patlasında paralar kazanayım diye. kendiside bunu inkar etmiyor kim daha çok hangi tür ister daha çok sevilirsem öyle müzik yapıyorum diyor. yani bizim buralarda ruhsuz müzik sevenler için. adam haklı böyle şarkıları niye seviyoruz? sevmeyelim o da yapmasın ne diyim.
çevreme baktığımda böyle işlerle meşgul olan o kadar çok insan var. yalan mı? internet kafeye gidip kız avlayalım yok koca bulalım falan filan. hayat böyle ilerliyor artık, elimizden bir şey gelmiyor. kızlar oğlanlar birbirlerine bu şarkılarla gidiyor. allah aşkına çoğunluk böyle değil mi? başka yapacak şeyler bulmayıp durdukça bunlarla uğraşıyoruz. of gerçekten çok büyük of çekiyorum. dünya gidiyor bir yere o zaman görüşürüz.
