faulkner abimizin birbirinden bağımsız iki hikayeyi peşpeşe bölümler ile anlattığı, iki karakterden yola çıkarak yine insan durumuna el attığı, güzel Türkçemizde ilke kez ocak 2011'de yayınlanan kült romanı. yapı kredi yayınları tarafından yayınlanmıştır. faulkner abimizin külliyatına hasta roman okur-yazarlarının kaçırmayacağı bir eserdir.
güneyli amerikalı yazar william faulkner'in dönemin toplumunun cahilliklerini zihinsel saplantılar ve ruhsal bozuklukları arasında tarif ettiği, türkçe'ye kazandırılmış 1939 yılında yazdığı kült kitap.
william faulkner'ın yüzeyde; farklı kültür seviyelerindeki iki düz adamın hayatına giren kadınlar sonucu yıkımını anlattığı, derinde, hayatı hakkında söz sahibi olmayı gerekli görmemiş çılgın palmiyeler'de; bir kadın sayesinde aşkı tanıyarak, hayatı ve aşkı yaşamaya cesaret etmiş, kendisine dayatılan tüm konforu özgürlüğü uğruna reddetmiş bir doktor ile; ırmak baba'da cazibesine kapıldığı bir kızı etkilemek için kitaplardaki tren soyguncularına özenip, fiyasko bir tren soygunu sonucu hapse atılan, ilk fırsatta uğruna soygun yaptığı kız tarafından terk edilen, sel baskınından kurtarma için gönderildiği ırmakta hayatının ikinci azabını yaşayan dağ köylüsü bir mahkumun hikayesini; toplumun iki yüzlü ahlak anlayışı ve insani değerleri çıkarları uğruna yok sayması temelinde dile getiren eser. çılgın palmiyeler ve ırmak baba'nın kahramanı erkekler ilk bakışta kadınların kurbanı gibi görünseler de aslında toplumun, düzenin, düzmece ahlak anlayışının kurbanlarıdırlar. aşkın ve yaşamın peşinden koşan charlotte da tüm cesaretine rağmen kendisine biçilen sondan kurtulamamıştır. çılgın palmiyeler'de kahramanımız kurtuluşu siyanürde, ırmak baba'da kahramanımız kurtuluşu yegane insani değerleri tattığı hapishaneye geri dönmekte bulmuştur. iki adam da kendilerine sunulan özgürlük fırsatlarını dahi değerlendiremeyecek kadar felç olmuş duruma gelmiş dahası özgürlük için geçerli bir neden bile bulamamışlardır.
sıradışı kurgulu içiçe geçmiş iki hikayeden oluşan romandaki bireylerin psikolojik ve felsefik derinlikleri hakkında fikir sahibi olmak için de:
çılgın palmiyeler;
--spoiler--
alınyazısı ya da şansından (ya da şansızlığından) ikinci el davetler alıp başka partilere de gitmemişti, yoksa aşkın da, her yerde her zaman herkesin üstünde parlayan güneş gibi tek bir yerde, tek bir anda ve tek bir bedende bulunmadığını öğrenirdi.
--spoiler--
--spoiler--
belki de bize acı çektriren yüreğimiz, hatta duyarlılığımız bile değil; biz acıyıya boş bir gurur uğruna ya da acı çekebildiğimize kendimizi aldattığımız hatta belki de sırf acı çekmekten hoşlandığımız için çekiyoruz.
--spoiler--
--spoiler--
bir serçe nasıl cereyan geçirmeyen hareketsiz ayaklarıyla yüksek gerilim hattının üstünde durur ve ondan etkilenmezse, ben de zamana tutunuyor ama ondan etkilenmiyorum; zaman, gerilim hattındaki elektrik akımı gibi, hatırladığımız şeylerin içinden geçerek ilerler; gerçek, gerçeğin ancak bildiğimiz kadarıyla ilişkili olarak vardır (bunu da öğrendim); bunun dışında zaman diye bir şey yoktur.
--spoiler--
--spoiler--
bilirsin: yoktum. sonra, varım, derken zaman işlemeye başlar, geriye de gider: dır, idi, olacak. işte o süre boyunca ben idim durumundaydım ve bu yüzden şu anda yokum ve bu yüzden zaman da hiç var olmadı.
--spoiler--
ırmak baba;
--spoiler--
korku konusunda yeni bir şey öğrenmişti: insan bir süre dayanabilirse, öyle bir an geliyordu ki, korku büyük acı vermekten çıkıyor, kötü bir yanığın ardından gelen şiddetli, korkunç, bir tür kaşınmaya dönüşüyordu.
--spoiler--