Genel imlâ kurallarına göre yanlış ise de, Üsluba göre değişkenlik arzedebilir; nitekim, henüz dilimizi eskilerin tabiriyle “zapturapt” altına alıcı ve onu ne uydurukça bir Türkçe, ne de Farsça ve Osmanlıca kelimelerin aşırı hâlde kullanıldığı ağdalı hâlde kullandırtmayacak, dilin imkanlarını, yeniliği, yeni kelimelerin dile katılması hususunda dikkatli, artık Türkçeleşmiş farsça ve Osmanlı Türkçesinden gelen kelimelerin ihtiva ettiği mühim alanları da koruyacak; yani, Fransızların meşhur Académie française’i gibi -ki kapısında “Fransızca bilmeyen giremez” yazar manidardır- bir yapı memleketimizde yoktur maalesef. Böyle olunca da TDK’ya göre denilmekte, fakat bilindiği üzere tdk böylesi bir kurum değildir ve zaten dil fikir adamlarının, sanatçıların eserleriyle derlenir, yenilenir, canlanır ve hayatiyetini hem muhafaza edip hem devam ettirir. Evet, bir fikir adamının mükemmel tarifiyle “edebiyâtı olmayan millet zatiyle de mevcut değildir.”