çünkü aşk gitti

entry4 galeri0
    1.
  1. Çünkü aşk gitti...
    Bu yüzden partideki arkadaşlarımı duyarsız buluyorum.
    Dünyayı değiştirme çabası aptalca görünüyor gözüme.
    Yürüyüşlere katılmaktan, pankartlar taşımaktan,
    Polisle çatışmaktan utanıyorum.
    Oysa eskiden sevgiyle bakardım elmalara
    Ve orada yüzünü görürdüm.
    Yüzü çamurları aydınlatırdı.
    Şehrin güneşi bu çamurlardan doğardı.
    Öyle taşkın sevinçlerim vardı ki, susturun, derlerdi.
    Umutsuzlar, sevgi yoksunları...
    Susturun bu adamı...
    Ne kadar da abartıyor çamurlardaki ışığı...

    Çünkü aşk gitti...
    Ve ben şimdi köpeklerin gördüğü güneşi bile kıskanıyorum.
    Ama bunu bildiğim halde yine de bu hayatın,
    Benim duygularıma borçlu olduğunu iddia ediyorum.
    Hayatı, gözlerimi ayırmadan baktığım aynam kadar sanıyorum.
    Ölmediğimi fısıldıyorum aynama...
    Dünyanın ebediyen kötü ve artık değiştirilemez olduğunu fısıldıyorum...
    Etraftaki ışıksızlığı kalbime, içime daha derin giremediğime yoruyorum.

    Çünkü aşk gitti...
    Birinin bana kendini anlat, demesinden ödüm kopuyor.
    Anlıyorum ki kendimle meşgulken silinmiş adım...
    Dünyayı, hayatı, anlamları duygularımla boyadığımı sanırken,
    Kaybolmuşum...
    Şehrin halkı, şehrin aç suları dolmuş içime.
    Suların içinde çığlık çığlığa binlerce göz girmiş sınırlarımdan...
    Bunca çığlığın ortasında kendimle uğraşırken,
    Suların içinde binlerce hiç kimse olmuşum.
    Belki de bu yüzden güneşten çok paraya tapmak,
    Çok fazla koymuyor bana...
    Bizim çocukların ölümüne eskisinden daha az üzülmem,
    Fazla acıtmıyor içimi...
    Çünkü aşk gitti ve şimdi artık kimse tutunamıyor içimde...
    Kelimelerden şatolar yapıyorum kalbimde,
    Kelimelerden barikatlar, köprüler...
    Hayali çatışmalar, hayali dostluklar, hayali ölümler...
    Harflerden anıt mezarlar yapıyorum arkadaşlarıma.
    Harflerden buluşma yerleri, harflerden içkili sohbet geceleri.
    Çünkü şimdi bende çok moda uzaktan sevmek...
    Bugün ıstırap, yarın deniz...

    Çünkü aşk gitti ve şimdi artık sistemin dışında kalmaktan,
    Ölesiye korkuyorum...
    Hesap yapıyorum şiirlerimi yazdığım kâğıdın arkasına.
    Ev kirası, yakıt parası, yol parası, taksitler...
    istikrarlı olur, paramı dikkatli harcarsam,
    Aşk gittiği yerden yine bana geri döner sanıyorum.
    Kendimi aldatıyorum sonumu hazırlayan kurallarla...
    Terimden utanıyorum.
    Sık sık yıkanıyorum.
    Asabi sulara anlatıyorum aslında sevilmeyi hak ettiğimi...
    Aşk varken defterimden sildiğim kimi tanıdıklarımı,
    ikiyüzlü bir umutla arıyorum...
    Beni benden çalanlara, "beni nasıl bilirdiniz" diye soruyorum.
    Çünkü aşk gitti ve bu yüzden konuştukça eksiliyorum.
    Aşk gitti ve ben odamın duvarındaki örümceğe bile yalan söylüyorum,
    Onu çok sevdiğimi söylüyorum,
    Onu hep düşündüğümü...

    Nasıl, nasıl bir şey terk edilmek...
    Bunu her gün, her an kendime tekrarlıyorum.
    Sanki kendimi acıttıkça,
    ilahların bana mucizeler yaratacağını sanıyorum...

    Oysa ilahlarla ilgisi yok terk edilmemin...

    Anlatayım:
    Hani bazı geceler, genellikle cumartesi geceleridir bu...
    Diyelim arkadaşlarınız salonda içki içip eğlenirken,
    Siz odanızda ateşler içinde hastasınızdır.
    Kalkmak, yanlarına gitmek istersiniz;
    Ama bir türlü gücünüzü toplayıp kalkamazsınız...
    O sırada birinin gittiğini duyarsınız...
    Bir kapı açılır ve kapanır...
    Çünkü ani bir sessizlik olur...
    Ya da olmaz...
    Salondakiler yine eğlenip şarkı söylemeye devam ederler,
    Oysa sizin için o an, hayat bitmiştir.
    Çünkü o gitmiştir!

    Sizin için çamurlardaki ışık olan, gitmiştir.
    Geride bir tek çarpılan kapı sesi bırakarak...
    Onu sonsuza dek göremeyeceksinizdir.
    Sonra diğerleri gider...
    Sonra siz de çıkarsınız...
    Sizin için her şey olanın terk edip gittiği evi dışardan gözlersiniz...
    içerde bir mum yanar ve sadece aynadaki yokluğu aydınlatır.
    Etrafta böyle binlerce ev vardır.
    Binlerce mum aynalardaki yokluğu aydınlatır.
    Şimdi artık herkes boş evini bekliyordur.
    Mumunu...
    Aynasındaki yokluğu bekliyordur.
    Böyle zamanlarda birbirini anlamak için bir araya gelenler,
    Birbirini bir kez daha öldürür...
    Su geçirmeyen topraklar gibidir artık bekleyenler,
    Su derinlere inemediği,
    Geçip gittiği için,
    Beklenen bahar gelmez bir türlü...
    Beklenen ışık...
    Yıllar gecede geçer.
    Mevsimler...

    Oysa bilirsiniz ki aşk varken ayrılıklar bile,
    Sevda yaratır kendince.
    Oysa şimdi sınırlar çoktan kalkmıştır.
    Herkes herkesi istediği vakit arayabilir.
    Sınırsız içki.
    Sınırsız itiraf.
    Her keseye uygun ikinci elden anılar...
    Artık yakanızda dışlanmışları bir karanfil gibi taşıyabilirsiniz...
    içe kapanışlar, sırlar, mahvoluşlar bile;
    Paraya çevrilebilir artık...
    Şehirleri suçlamak serbesttir.
    ihtiras tramvayında, yangından önce ünlüler kurtarılır...
    Geceleri uykusuz kalır aşkını yitirmişler.
    Hatta hayat öpücüklerinden güvenli ve sonsuz bir dünya kurarlar,
    Gücünü şöhretinden alanlara...
    Çünkü aşk gitmiştir.
    Birazdan sevgili de gider.
    Geride acılar kalmışsa bile...
    Ne işe yaradıkları ise ancak çok,
    Çok uzun yıllar sonra anlaşılır...
    Aşk, geriye dönene kadar...*
    8 ...
  2. 2.
  3. aşk hiç gider mi ?

    Kalır adımızla bir sokak duvarında,
    Bir ağaç kavuğunda, bir takvim kenarında,
    Kalır bir çiçekte bir defter arasında,
    Bir tırnak yarasında, bir dolmuş sırasında,
    Kalır bir odada, bir yastık oyasında,
    Bir mum ışığında, bir yer yatağında,

    (bkz: aşk hiç biter mi)
    0 ...
  4. 3.
  5. 4.
  6. ya da aşk kaldı, ben gittim... böyle olması gerekmezdi...
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük