"düşmanımızı bağışlasak bile, ona güvenmek, inanmak zorunda değiliz." demiş confucius. düşmana güvenmenin ve müsamaha göstermenin ne derece büyük bir hata olduğunu gören ve bunu bile bile yalnızca siyasi rant ve oy maksimizasyonunu sağlamak amacıyla böylesine büyük bir hatanın faili olan siyasiler türk milletine en büyük ihaneti etmişlerdir. bu nedenledir ki bugün ailesine, sevdiklerine doyamadan şehitlik mertebesine eren gencecik asker ve polislerden; babasını hatırlayamayacak yaşta yetim kalanlardan, her şeyin farkında olarak babalarını son yolculuğuna uğurlayan gözü yaşlı yavrulardan bu siyasilerimiz sorumludur.
pkk'nın silah bırakacağı gibi ütopik bir duruma inanılarak ve güvenilerek çözüm süreci denen vatana ve millete ihanet politikasının sürdürüldüğü iddiasının asla inanılır bir tarafı bulunmamaktadır. pkk hiçbir şekilde dağdaki yapılanmasından vazgeçmediği gibi, şehirlere inerek terör faaliyeti sahasını daha fazla genişletmiştir. kck davasıyla tutuklananlar serbest bırakılmış, şehrin göbeğinde ve hatta üniversitelerde kanlı eylemlerin faili olmuşlardır. halk arasında "artık şehit haberi gelmiyor." yalanı dillendirilmiş, gerçeğin aslında böyle olmadığı satılmış medyalarca milletimizden saklanmıştır. öyle ki çözüm sürecine sıkı sıkı bağlanıldığı zamanlarda dahi üniversiteyi kazandığı halde pkk'ya hizmet etmek için dağa çıkan gençler olmuştur. istanbul'da şehrin göbeğinde pkk'nın ilk silahlı saldırısının yıl dönümü kutlamaları düzenlenmiştir. tüm bunlardan haberi olmaması mümkün olmayan siyasilerin, bunun ikrarı niteliğinde olan "pkk çözüm sürecinde silah stokladı." şeklindeki beyanları da göz önüne alındığında bu süreç boyunca millete ihanet içinde oldukları tartışmasız bir gerçektir. kameralar önünde dökülen göz yaşları da bizleri bu siyasilerin iyi niyetli olduğu yalanına inandıramayacaktır.