lakabı çöl arslanı olan ömer muhtar'ın asılmadan önce italyan general graziani ** ile girdiği diyalog :
-ne dersin italyan hükümeti büyük alicenaplığını takınarak senin hayatını bağışlarsa hayatının geri kalan yıllarını huzur ve barış içinde geçireceğine söz verebilir misin?
-vallahi sizler memleketimden çekip gidinceye kadar seninle ve senin güruhunla savaşmaktan bir an bile vazgeçmeyeceğim. bu uğurda ölümse akıbet, hoş geldisefa geldi...ve insanını kalbindekini bilen cenab-ı hakk'a yemin ederim ki şu anda ellerim bağlı olmasaydı bu yaşlı ve bitkin halimle bile, çıplak ellerimle seninle boğuşmakta bir an bile tereddüt etmezdim.
ömer muhtarın ülkesini italyan faşist devletinden korumak için verdiği fedakarlığı görünce ülkesinin şu an emperyalistlerce işgal edildiğini düşününce içime hüzün düşmüştür. şu an ülkesinin petrol kuyuları abdli ve abli yarasalar tarafından yağmalanmıştır. işin en acı yanı türkiye başbakanının libyanın yağmalanmasına destek vermesidir.
bir gün bir kızla tanışsam, bir kafeye gitsek, koyu bir sohbete dalsak, konu bir şekilde filmlere gelse; ve kız dese ki "ömer muhtar'ı izledin mi, Mustafa Akkad'ı bilir misin?" diye sorsa bana. ben cevap vermesem koşarak kuyumcuya gitsem bir yüzük alsam oracıkta evlilik teklif etsem ne güzel olurdu.
Mustafa Akkad'ın Kaddafi'nin sınırsız destekleri sayesinde çekebildiği enfes film. Bende de yeri apayrıdır.
Devrik ve linç edilerek mefta olan libya devlet başkanı muammer kaddafinin maddi manevi desteği ile çekilen film. Libya ordusu emriyle kamera önüne geçmiştir ve bu ilk değildir. Öncesinde the message - çağrı - el risale filmi de libya'da kaddafi'nin desteği ile çekilmiştir.