sinir bozan bir realite. ne zaman hastanede, sgk'da, fatura sırasında beklesen, bir çomar çıkıp, "götüm ağrıyo ayakta duramıyom", "ben sadece tahlil göstericem" ya da "acele işim var" diyerek öne kaynamaya çalışır. olmadı götün götün önüne geçer. hiçbir şey olmamış gibi gibi sıraya kaynar. karşı koyunca çirkefleşir. olay bir anda türbanlıyla tartışan muhalif hadisesine dönebilir. ama pes etmeyin, çomar eğitmek bizim işimiz.
gerçek yaşamdan bir kesit. itiraz edersen de pişkin pişkin "hadi tamam sen geç" diyerek sinirleri alt üst eden bir cevapla kenara çekilirler. bunları ıslak odunla dövmek farzdır. ezan okunuyor ben bi abdest alayım.
eşimle kartal-kadıköy metrosunda bekliyoruz. sabah bir ikimiz varız önde. arkada 1-2 genç. metro geldi kapı açıldı. inenler indi bineceğiz valla 60-65 yaşında teyze ikimizi ayrı yönlere iterek aramızdan geçip girdi. helal olsun.
Kul hakkı diye diye yanıp tutuşmalarına rağmen, çocuk çoluk, yaşlı, hasta dinlemezler.
O an işleri görülsün, tez vakitte çözüme ulaşsınlar da, nasılsa namaz kılarken tövbe ederler, Allah' da affeder.
Zihniyet budur ve kusturur!
birçok yerde yazmış ve söylemişimdir, metroda bunlara rastladığım zaman çok sert bir omuz atarım, feleği dünyası şaşar, yalpalayıp savrulurlar fakat buna rağmen en ön kapma sevdası yüzünden gıklarını da çıkaramazlar. yenikapı metrosunda böyle böyle yonttuğum çok olmuştur. omuz bunlara mübahtır.
(bkz: oportünizm) çomarların hayatlarını idame ettirmesini sağlayan temel güdüdür. o yüzden değerlendirebilecekleri her fırsatı, her açığı kendi çıkarları lehine değerlendirmeye çalışırlar.