en çocuk sesini anımsadığımda $imdi
sen çoktan bir bahar sabahıydın hiç uyanmadığım
nasıl da usulca ok$ardın üzülmü$ perdeleri
denizsiz bir şehirde balık kızartırken annen
biliyorum $a$kın gözlerinde yeni ta$ınılmı$ bir ev vardı
ben o evin balkonunda yazdan kalan
bir rakı $i$esiydim
bir harf olduğunu sezdiğimde yüzünün
sen çoktan söyleyemediğim bir a$k sözcüğüydün
kahveyi getirene kadar uyuduğunu hatırlıyorum
uyuduğunu, yüzüne dü$en kar aydınlığını gecede
mavi hırkamla üstünü örttüğümü biliyorum anıların
ben o anıların soğuğunda ampulü patlak
bir sokak lambasıydım
biliyorum bitmesi beklenmedi hiç radyodaki masalın
oysa sen çoktan bir a$k $iiriydin henüz yazmadığım
ağlaman beklenmedi hiç savurman boynundaki ku$ları
temmuzdu evden kaçmı$tım yağmurlar yağmı$tı yalnızca
beraber gittiğimiz meyhanenin hüzünlü bir garsonu vardı
ben o garsonun önlüğünde koptu kopacak
bir sarı düğmeydim
en eski lise defterinin arasında $imdi çerçeveli
sen hep kaldığım bir derstin hiç bir notun kurtaramadığı
parasızlıktan değil bir yaz sabahı erkenden
otobüs duraklarına küskün biriydim hep yürürdüm
okul bahçesinde diz altı gri eteğinle bir fotoğraf
ben o fotoğrafta arkada duran ağaçtan dü$mü$
bir savruk yapraktım