öyle birini düşünün ki sınırları belirsiz ve dünyada salt iyinin ya da kötünün olmadığını keşfetmiş, kalıplarının dışında, nalına da vurmuş, mıhına da.
öyle birini düşün ki savunduğunun her zaman arkasında duran, bir eliyle dostluk, sevgi dağıtan diğer elinde iki tarafı keskin bir kılıç, yar yaren dinlememiş, savurmuş alayına, hak için, adalet için, sencidir, bencidire girmemeksizin, soyunmuş feodalist giysisinden.
öyle biridir ki bu kişi, bir tarikat liderinin kıçını yalayıp, sonra da bunun adına çocukluk sanırsıydı dönekliğini yapacak kadar pişkinliğe sahip olmayan bir dönek.
öyle bir kişi düşünün ki ahmet hakan'cılık oynayamayan.
öyle bir kişi düşünün ki, kim olduğunu bilen ve kim olduğunu bildiren. kendisini düşman ilan etmiş ahmakların, kendisini fark ettiğinin farkında olduğunu anlatabilmek için, kafasının bu mesaja basacağını düşünürek, aylar öncesinde gitmiş özele nasılsın mirim diye selam ederken bunun mesajını vermiş, yine de kendince çok zeki kimselerin sırtlancılık oyununa malzeme edilmiş.
öyle birini düşünün ki, farklı fikirlerin kişileri hasımlaştıramayacağına inanmış, kendisine hayali düşmanlar yaratmaktan ziyade, hatırlı dostlar yaratmaya çalışmış. doğruya doğru demiş, yanlışa yanlış. devenin fıtratığını bildiği için neden boynun eğridir diye sormamış. sırf ideolojisine hizmet ettiği için, riyakarlığın ve münafıklığın ardına sığınmamış.
öyle birisini düşünün ki, kendisini evveliyatından beri tanıyanlara rağmen, sırf popülerlik adına ucuzlamayı göze alamamış. troll olacağım diye, sağda solda yersiz çıkışlar yaparak insanları irrite etmemiş.
öyle birini düşünün ki, eski bir ahbapının kendisini düşman olarak gördüğünü unutarak, bir yazını okuyup, duygulanmış, helal olsun diyebilmiş. hatta bunun için tebrik de etmek istemiş.
ya da düşünmeyin, siktredin, o alışıktır böylesine platonik seranatlara, serseri kurşunlara.