çoklu baro sisteminin kabulu

entry16 galeri6
    1.
  1. 2.
  2. Asıl islamcı vesayetçiler saltanat kurmak istiyor yazık evet ortaç çağdan gelen karanlık sesiniz yazık sizin ben müslümanlığınızı da alın gidin zaten! Diyanet ne hakla lgbtye karışıp virüsleri bu insanlara bağlar karanlık diyanet yazık.
    9 ...
  3. 3.
  4. Chpnin arka bahçesi dağılıyor çok tepki göstermelerinin sebebi bu. Demokrat takılıyorsun ama ateist baro yönetim kurulu bildiri yayımladığı zaman o baroya üye dindar avukatların töhmet altında kalmasını zorluyorsun olacak iş değil. Herkes özgürce kendi barosunu kuracak.
    5 ...
  5. 4.
  6. Hadi lan oradan herkes akp'nin arka bahçesi olmak zorunda mı yazık bomboş zatlarsınız yazık. Eğer ateistlere yaşasın ateizm ve ateist barolar yazık pislik siniz siz.
    3 ...
  7. 5.
  8. hukukun h sinden anlamayan tipler salak salak yorum yapıyor ya insan gerçekten hayret ediyor. Hayır her şeye bir fikirleri var inanılır gibi değil. Hele hala baroların siyasi kimliği üzerinden yorum yapılıyor ya inanılır gibi değil. Mesela konya, sivas, rize baroları da var arkadaşım onlara niye ses yok?

    Onlar -sözüm ona- sizin istediğiniz gibi inançlı ve iktidara yakın isteyen oralardan avukat tutabilir? Mesele üzüm değil tabi bağcı. Siz de bunu anlayacak göz var da delikanlı gibi söyleyecek gt yok işte.

    Hep anlattık bu işin sonu siyasallaşma diye. inanmayan varsa açsın 80 öncesi polislerin görüşlerine göre sendika kurduğu dönemde olanlara baksın.
    7 ...
  9. 6.
  10. https://galeri.uludagsozluk.com/r/2050865/+
    https://galeri.uludagsozluk.com/r/2050866/+
    https://galeri.uludagsozluk.com/r/2050867/+
    https://galeri.uludagsozluk.com/r/2050868/+
    https://galeri.uludagsozluk.com/r/2050869/+
    https://galeri.uludagsozluk.com/r/2050870/+

    Şimdi küçükken alevi dedelerinden icazet alıp mezhebini saklayan, aslını gizleyen tüm insanlar başlığın altına toplanıp buna karşı çıkacaklar...

    Hatta sanki nedenini bilmiyorlarmış gibi "Neden sadece istanbul-izmir-Ankara baroları ya?" gibi mantık ve zeka içermeyen sorular soracaklar...

    Sanki nedenini kendileri de bilmiyorlarmış gibi.

    Belli bir kadrolaşmanın süregeldiği yerlere düzenleme getirilmesi hak-adalet-hukuk üçlüsü açısından neden bu kadar zorunuza gidiyor ki?

    1969'da kurulmuş bir birlik olan Türkiye barolar birliği ilk kurulduğunda lütfen sayılara dikkat edin, istanbul barosunun 10 delegesi, Ankara barosunun 7 delegesi vardı ve 5 Anadolu barosu delegelerini topladığınızda istanbul barosuna denk geliyordu.

    Bugün ise 65 Anadolu barosu yan yana geldiğinde istanbul barosuna denk geliyor.

    Bir kadrolaşma söz konusu da olduğunda burada tahakküm devreye giriyor.

    Yapılmak istenen düzenleme aslında temsilde adalet gerekçesi ile uygulanması gereken baroda delege sayılarının düzenlenmesi üzerine kurulu...

    Çünkü 65 baromuzun delegesi yan yana geldiğinde ancak bir istanbul delegasyonuna eşit olabiliyor.

    Dolayısıyla Türkiye barolar birliğinin sisteminde şu an itibariyle Anadolu yok sayılmaktadır delege sayıları dikkate alındığında.

    Temsilde adalet sorunu var anlayacağınız...

    Bu sorun ise çoklu baro ile çözüme ihtiyaç duyuyor.

    Baroların içinde mensup sayısı fazla olan baroların, içindeki temsilde adaletsizlik var.

    Şöyle ifade edeyim, 48.000 kişilik istanbul barosunda seçime 24.000 avukat geliyor yani diğer 24.000 avukat, kalan yarısı en önemli faaliyet olan seçim faaliyetine bile artık gelmeyi bırakmış.

    Çünkü adamlar belli bir kadrolaşmanın süregeldiğini çok iyi biliyor.

    Yani barosuyla ilgileri bu yüzden kesilmiş ve o 24.000'in içinde zaten kimse kimseyi de tanımadığı için, 8.000 oy alan liste blok liste halinde tüm delegeleri, tüm yönetimi ve tüm diğer kurumları çıkartabiliyor.

    7.000 kusur oy alan ve ikinci gelen liste ise bir tek sandalye bile çıkaramıyor.

    Şimdi bu baroda büyük kitlelerin, barolarından kopmasına ve barolarımızın da maalesef meslek odaklı çalışma yöneltmesine katkı sağlamıyor.

    Yani insanlar barolarından uzaklaşıyor ve baroların da meslek odaklı olmaktan uzaklaşıyor.

    Sayısı 5.000 avukatı aşan illerde 2.000 avukatın bir araya gelerek ikinci bir baroyu kurmasına imkan tanınması gerekliliği de bu zamanında gerçekleşen mezhepçi kadrolaşma sonucu gerekli kılınıyor...

    Peki hangi barolar 5.000'den fazla avukata sahip?

    Doğru yanıt!

    istanbul-Ankara-izmir barosu.

    Şimdi biz buradaki mezhepçi kadrolaşma sonucu en az yarısı yok görülen insanlarımız olmasına göz yumduğumuzda sorun ortadan kalkacak değil arkadaşlar.

    Yalnız ne büyük bir duyarlılık, bu olaya karşı çıkanlara hayran kaldım gerçekten.

    Kendilerini genelde 'chp milletvekilini dövdüren sözde chp başkanı' gibi başlıklarda göremiyoruz meğerse pek ne yazık ki.

    Sadece bu da değil, kendilerini 'başbağlar katliamı' başlığı altında da görmedik her nasıl oluyorsa bir gün öncesinde biliyorsunuz ki.

    lakin çok büyük atatürkçüler olduklarını da kendileri iddia ediyor bilirsiniz ki...

    karşı çıkanlar genel olarak süregelen mezhepçi kadrolaşma alevi tahakkümü taraftarı avukatlar ve bunun farkında olan mezhep kardeşleri yani sadece arkadaşlar.

    istiyorlar ki kendileri gibi insanlar hep çoğunlukta kalsın barolarda, kendilerinden olmayanlar ise kapı dışarı edilsin.

    Gerçi bu insanlar öyleler ki, "yargıda alevi tahakkümü" diye bir başlık açmıştı bir hesap ve ben bunun olduğunu söylediğimde bilinen bir şey olmasına rağmen yalanlamaya kalkmışlardı.

    O günlerini de unutmadık kendilerinin.

    Sonrasında da ister istemez "Seyfi Oktay'ın ve Mehmet Moğultay'ın yargıya koyduğu mezhepçi kadrolaşma sonucu insanların Metin Feyzioğlu üstünde bir etkisi yok ki!" diye kabul etmek zorunda kalmışlardı bu kadrolaşmayı.

    durun bir, celallenmeyin hemen şimdi, okuyun. burada da örneklerini görmek pek mümkün çünkü ama ne yazık ki sizler hala farkında değilsiniz.

    en çok kimin sesi gür çıkıyordu bu olaya karşı çıkarken? istanbul-ankara-izmir barosu ve kadrolaşmayı savunan avukatlarının değil mi?

    peki neden?

    istanbul-izmir-ankara baroları, bugün tuncelili kılıçdaroğlu'nun, chp'yi bu hallere birlikte getirdiği tuncelili kankası eski adalet bakanı mehmet moğultay'ın, yargıda başlattığı mezhepçi kadrolaşmayı her nedense çok seven insanların göz bebeğidir ve laf söyletmezler.

    tek bir kişiyle tek bir örnek vereyim isterseniz karşı çıkanları tanıyabilmeniz amacıyla...

    çoklu baroya karşı çıkan sivas alevisi vatandaşımız istanbul barosu başkanı mehmet durakoğlu, işi gereği her gün şehit savcımız metin selim kiraz'ın isminin verildiği adliyenin kapısından girmektedir...

    fakat kendisi dhkp-c'nin sanatsal propaganda ve militan devşirme kolu olan grup yorum'un ölü teröristi helin bölek için "müzik yapmak istiyordu, öldürdüler" anlamına gelen bir tweet paylaşmıştır.

    bunun haricinde 2011'de istanbul barosu'na "başörtülüler giremez" afişi asan ve arkasından bunu savunan insan da mehmet durakoğlu'dur...

    sadece bu da değil, birkaç gün önceki baro yürüyüşünde olan ankara barosu başkanı da aynı şekilde helin bölek'in ölümüne çok üzülmüş ve bunu dile getirmiştir.

    kendilerinin istemediği metin feyzioğlu ise savcımızın şehit edildiği gün, savcımızın eşinin ellerini tutarak kurtulması için kendisiyle birlikte dualar ederken, savcımızın eşini "kurtaracağız, kurtulacak!" sözleriyle gözlerindeki üzüntüyü gizleyerek sakinleştirmeye çalışmıştır.

    umarım ne demek istediğimi anlamışsınızdır.

    (bkz: dhkp c ve grup yorum aynı şeydir/#43243813)

    imbarotorluğu yıkılmasın isterken hukuk ve adaletten bahseden insanlar yok değil herhalde bu dünya'da.

    roma dönemi de böyleydi bu biliyorsunuz...

    büyük ihtimalle gerçeklerin üstünü kapatmak için bu başlıkta da bazı insanların algı operasyonu ve manipüle amaçlı yalanlarına şahit olacağız.

    seyfi oktay ve mehmet moğultay'ın fetö denilen ouroboros çocuklarından önce yargıda başlattığı ilk kadrolaşma olan mezhepçi tahakküm sonucu insanların ayrıştırılması, kutuplaştırılması olayının, bugünlerde bizlere bu şekilde gereksiz yürüyüşlerin ve mitinglerin olduğu, huzur kaçıracak görüntüler ile bir sonuç olarak döndüğünü bize unutturmaya çalışıyorlar bazıları.

    çünkü kendileri gibi alzheimer derecesinde unutkan, yani balık hafızalı diye tabir ettiğimiz insanlardan oluştuğunu sanıyorlar herkesin.

    sizler birkaç gün önceki yürüyüşe katılan baro başkanlarının içinde kılıçdaroğlu'nun 'ypg terör örgütü değildir!' dediği ypg'ye karşı bir harekat başlattığımızda bu harekata üzülen insanların olduğunu da bilmiyorsunuzdur gerçi.

    hatta şehit savcımız mehmet selim kiraz'ın isminin verildiği adliyenin kapısından her gün giren ve şuan yürüyüşte olan istanbul barosu başkanı mehmet durakoğlu'nun, dhkp-c'nin sanatsal propaganda ve militan devşirme kolu grup yorum teröristleri ibrahim gökçek ve helin bölek için söylediği sözleri de hatırlatmak istiyorum...

    kendisi aynen 'müzik yapmak istiyorlardı, öldürdüler.' gibi bir cümle kurdu onların hakkında ve de buna dair görüntüleri bu yazımda görmek sizler için mümkün.

    şimdi onların istemediği vatan-millet sevdalısı metin feyzioğlu'nun, savcımızın şehit edildiği gün, savcımızın eşinin elini tutarak, 'kurtulacak, kurtaracağız.' dediği an gözlerindeki o ifadeyi bilmeyen insanlara söylemek istediğim, anlatmak istediğim bir şeyler var...

    öncelikle gerçekten çok yazık. baştan sona aynı şeyleri yazıyorum ama okuyacak olan insanlarda okumuyor sanırım. sonra da 'sürekli aynı şeyleri yazan yazar' oluyorum lakin bilmediğiniz şey benimde yeterli zamanım yok ve burada başlığa uyuyorsa ve bazı gerçekleri açıklıyorsa bunları yazmam gerekli.

    bu birkaç gün önce polis müdahalesinin gerçekleştiği yürüyüş, büyük bir kısmı bilinçli bir şekilde taraflı ve küçük bir kısmı manipüle edilen temiz yürekli insanların katıldığı bir yürüyüştü.

    lakin bu yürüyüşün nedenini ve arka planını bilmeyen vatandaşlarımızı yine her fırsatta olduğu gibi manipüle etmeye çalışanlar işbaşında görüldüğü üzere.

    neden mi söz ediyorum?

    biraz uzun olacak ama şöyle açıklayayım...

    ülkemizde seyfi oktay ve mehmet moğultay zamanında, yargıda mezhepçi bir kadrolaşma, alevi tahakkümü başlamıştı.

    ben de bir savcının oğlu olarak bu durumdan oldukça mağdur oldum çünkü babam türkçü olduğu ve oruç tuttuğu için tayini hep şırnak, van, hakkari gibi bölgelere çıkarken alevi arkadaşları istanbul, izmir, ankara dışında yerinden kıpırdamıyordu...

    ayrıca bu kemal kılıçdaroğlu'nun kankası olan mehmet moğultay'ın bir ara çalışma bakanıyken işçi emeklilerine maaşlarını geciktirmesi olayı vardı ramazan-kurban bayramlarında ve açıklaması direkt "kurbanlık alırsınız diye ödeme yok" olurdu.

    inanmıyorsanız görsellere bakmanız yeterli. o günlerden bir gazete haberinin görüntüsü yukarıdaki görsellerden birinde sizleri bekliyor olacak.

    kendisinin yargıda mezhepçi alevi tahakkümü ve kadrolaşmasını başlattığına ve kendi mezhebi dışında herkesi kadro dışı bıraktığına inanmıyorsanız da lütfen bu yollayacağım aşağıdaki video'yu izleyin.

    https://www.youtube.com/watch?v=7DPxEJxD8jM

    ne diyor kendisi?

    "eskiden sınavlar olurdu. sınavların yapılacağı tarih kimseye bildirilmezdi. bilinmedik gazetelerde ilanlar yapılırdı. örgütün sınava girmesini sağlıyoruz! yanlış mı yapıyoruz!"

    "yapılacak en akıllı hareket kendi devr-i iktidarında örgütleneceksin... kadrolaşacaksın ve bu kadrolar günün birinde gelecek, büyüyecek ve sizin yolunuzu açacak!"

    "bu örgüte kadro vermeyecekler, kime verecekler? mhp'ye mi verecekler?"

    arkadaşlar örgüt dediği kim?

    örgüt dediği shp.

    shp aslında neydi bilir misiniz peki? hiç merak ettiniz mi? hani hep diyoruz ya, shp'leşen chp diye...

    ya da shp'lileşen chp diye... her neyse.

    shp aslında mezhep odaklı bir parti olup, sadece belli bir mezhebe tabi olanların etrafında toplandığı bir parti olmuştu zaman içerisinde.

    ayrıca başka bir konuşmasında "örgütteki bizden olan chp'lileri almayıpta, ülkücüleri mi alalım, sünni şeriatçıları mı alalım?" demişti.

    şimdi bu nasıl oluyor yahu diyeceksiniz biliyorum.

    zaman içerisinde shp darbe sonrası chp'nin içinde filizlenip, bu mezhepçi anlayışıyla kök salmıştır.

    bugün bunun en somut kanıtı kemal kılıçdaroğlu, canan kaftancıoğlu, eren erdem, sera kadıgil, sezgin tanrıkulu, veli ağbaba, barış yarkadaş, şerdil dara odabaşı gibi ve sayamayacağım pek çok ismin chp'nin en yüksek mevkilerinde yer almasıdır.

    ayrıca bu olay tarihimize yargıda ilk ve en büyük haksız, hukuksuz kadrolaşma olarak geçmiştir.

    hala da etkisinden kurtulamadık görüldüğü üzere ne yazık ki...

    aslında şuan hala seyfi oktay ve mehmet moğultay'ın adamları ırkını, mezhebini gizleyerek ve atatürkçülük maskesi altında ülkenin huzurunu kaçırarak, tamamiyle siyasi olarak taraflı bir biçimde insanları ayrıştırıyor, kutuplaştırıyor ve sizin tertemiz duygularınızla oynayarak ülkede hak-hukuk olmadığına dair söylemlerle manipüle ediyor diye çok sağlam bir iddia var.

    ayrıca diyanet işleri başkanı ali erbaş'ın kur'an'da eşcinsellikle ilgili geçen yasaklayıcı cümleleri söylediği an büyük bir kısmı alevi vatandaşlarımızdan oluşan ankara barosu'nun halkı diyanet'e karşı kışkırtması olayı da buna dayandırılıyor bilir kişiler tarafından.

    ha bu arada, hüsoyeka'nın içindeki 7 kişiden 5'i alevi kökenlidir. bunun haricinde devlet sırlarını açığa çıkaran eren erdem ve terör sempatizanı selehattin demirtaş'a 50.000 tl'yi tazminat olarak devlete ödetecek kararı veren ayeme'nin başındaki isim de zamanında mehmet moğultay ve seyfi oktay'ın çok sevdiği bir adamdır. bir şekilde yükseklere gelmiş bir isimdir.

    (bkz: yargıda alevi tahakkümü/#43255242)

    (bkz: mehmet moğultay/#43256117)

    ayrıca metin feyzioğlu'na da gereksiz yere fazlasıyla yükleniyorlar bu sizleri manipüle etmeye çalışan insanlar ve bu benim sinirimi oldukça bozuyor açıkcası.

    çünkü kendisi turhan feyzioğlu gibi atatürkçülüğü özüne kadar doğru anlamış ve yaşamış olan eşsiz bir dedenin eşsiz bir torunudur.

    kendisi de aynı dedesi gibi ulu önder atatürk'ün izlerinden gitmekte ve ilkelerine son derece uymaktadır.

    hayatı fetö ouroboros çocuğu yılanlarıyla mücadeleyle geçmiş ve de bunun üstüne o yılanın zehrine panzehir bulunduktan sonra yargıdaki öteki mezhepçi tahakkümü bitirmeye ant içmiş bir isimdir.

    yani uzun lafı kısası anlayacağınız, fetö denilen ouroboros çocuğu yılanlara panzehir bulduk ama şu an çok daha büyük bir yılanın başını ezmeye çalışıyor birileri. hüsoyeka ve ayeme hala bu mezhepçi tahakkümü dayatan düşüncenin elinde ve de barolarda da durum aynı diye mi yoksa?

    (bkz: metin feyzioğlu/#43540259)
    6 ...
  11. 7.
  12. Memlekete Hayırlı olsun.
    Tabipler Birliği ve eczacılar Birliği için de bir çözüm bulunması gerekmektedir, sayın cumhurbaşkanımız.
    3 ...
  13. 8.
  14. Her şeyi tek elinde toplayan AKP halkın örgütlü gücünü bölmek istiyor yazıklar olsun! Üstüne üstlük bazı aktrol artıkları tabibler Birliği için de aynısını istiyormuş yazık. Dinci faşist iğrenç pislikler hepiniz pislik siniz zaten sözde cumhurbaşkanınnızı da alın gidin o zaman!
    6 ...
  15. 9.
  16. Akp kontrol edemediği her şeyin içini nifak sokmuştur.

    Avukat dediğin insan eğer emir eri gibi yetiştirilmediyse akp’li olmuyor, eyvallah etmiyor.

    E bilgili de insan...

    Ne yapalım?

    Bölelim...
    5 ...
  17. 10.
  18. tüm sistemi kapatalım reis tek başına karar versin, uygulasın biz de rahat edelim ya.

    Erdoğan dışında hiçbir kamu kurum ve kuruluşu olmasın.
    4 ...
  19. 11.
  20. sendika üyesi olduğu için bu ülkede insanlar terörist muamelesi gördü.

    artık bölünmüş barolar sayesinde avukatları terörist ilan etmek kolaylaşacak.
    3 ...
  21. 12.
  22. haremlik selamlık barolar da kurulsa, mesela kadınlar barosu ve erkekler barosu, eşcinseller barosu gibi. madem ki çok çeşitlilik isteniyor.
    4 ...
  23. 13.
  24. bende çoklu diyanet istiyorum

    bu diyanet beni temsil etmiyor

    akabenin diyanetini istemiyorum

    çoklu diyanet şarttır.
    1 ...
  25. 14.
  26. Barolar dindar kesime oldum olası düşmandır,oyüzden etki alanlarını kısıtlamak için bu gerekliydi.
    1 ...
  27. 15.
  28. cehapeliler kudursun. barolar artık tekellerinde değil.
    1 ...
  29. 16.
  30. işi hukuk olan kişilerin tarafsız olamayışı yüzünden olduğunu düşündüğüm durumdur. işi hukukla olanlar meselelere objektif olarak yaklaşmalıdır ve hakkani olmalıdırlar. eğer kendi değer yargılarıyla müvekkillerini / müşterilerini yargılarlar ise o zaman hukuka olan güven zedelenir.
    ya ben seni meseleye odaklanman için ikna etmek zorunda mıyım?

    not: müslümanlığınızı alın gidin demek çözüm mü. hangi hukuka sığıyor bu söylediğiniz? işte bu yüzden işler bu raddeye geliyor zaten.
    edit: ekleme.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük