arama beni demişsindir,ne sen arayabilirsin ne o.arasa da kızsam dersin neden aradın beni diye,ama aramıyordur.çünkü doğru olan budur.olmayacak bir şeyi uzatmanın pek bir mantığı yoktur.yokluğuna alışman gerekiyordur.arada ödünç verdiğin kitabını iade ederken kitabına sıktığı parfümü koklarsın,biraz olsun senin özlemini giderir belki diye ama yok.kokuyu aldıkça daha bir artar özlemin.ne yapacağını bilmez halde yaşamaya devam edersin.
eğer özlenen kişi vefat etmişse gerçekleşen durumdur. arayamamayı geç artık ondan hiçbir şekilde haber alamazsınız. sağdan soldan hakkında küçükte olsa ne yaptığına dair bir şeyler duyup öğrenemezsiniz. artık meçhuldedir çünkü, nerde olduğunu dahi bilmediğiniz birini nasıl arayabilirsiniz ki?
inasanın duygularıyla mantığı arasında sıkışıp kaldığı ve bu sebeple öz güveninin yerlerde olduğu durumdur. bu genellikle daha önceden ayrılınan sevgili için geçerli olmakla beraber, karşı tarafın tepkilerinin ne olacağının bilinmemesi insanın düğümüne bir kat daha düğüm atar..
bazen insan çok özler, dayanamayıp aramak ister, fakat özlenen insanın sizi özlemediği korkusu ve aynı duyguları hissetmediği korkusu aramaktan vazgeçirir.
numarasını bilmiyorsan çok koymaz, ama gizliden bir kere yoklayıp açık olduğunu görür ve konuşamazsan işte bu çok koyar. kendini avutursun "aman çok ta lazımdı, istese o da arardı yani" gibilerinden laflar etsen dahi onu özlediğin gerçeği hiçbir zaman değişmez, her seferinde sana şamar etkisi yapar. ha bir de şu vardır :
oda seni aramaz. o kadar zordur ki tuvalete gidip döndüğünde telefonda hiç bir şeyin olmaması. sırf bu yüzden telefon evde bırakılır ya da sessize alınır. aklıma gelmesin bakmayayım diye.