gizli ajanlar kadar donanımlı olurdum dövüşmesini de bilirdim tango yapmasını da çince de konuşurdum çello da çalardım merak ettiğim herşeyi öğrenirdim bi defa para kazanıcamm derdim olmazdı vaktim bol olurdu harcardım.
insanların hiç hayal edemediği şeyleri almak isterdim buna verebileceğim bir örnek yok ama kendi hayal dünyanızda biraz düşünürseniz kendiniz bile bulabilirsiniz.
çiğ köfte şubesi açardım. hesaplarıma göre 100.000 tl sermaye ile başlasam işe. 1 yılda hasılat 750.000 tl falan yapıyor. sonra bunun 500.000 tl si ile dünyada hiç çikolota yememiş çocuklara çikolota oyuncak dağıtır yüzlerini güldürürdüm. kalan 250.000 tl nin 200.000 tl sine bir ev alırdım. 50.000 lira da evlilik masrafı tutsa tamam işte mutlu mesut geçinirdim.
lan bu sefer de hiç para kalmıyo hatunu neyle besliycem. sonra başımın etini yer.
Şehirden felan uzakta ege köyüne yakın olacak. Orada güzelce bir villa yapıp bahçesine kamelya, tenis sahası, mini golf sahası, kişisel spor kompleksi yapar keyfime bakardım. işte zenginlik budur efendim.
Kurduğum fabrikada çalışan işçilerime yüksek ücretler verirdim. En azından insanlar lanet etmek yerine işlerine şükür ederlerdi. Sadaka vermekle fakirlerin sadece gününü kurtarmaktansa, iyi gelir bırakan fabrikayı kurarak geleceklerini çalışarak kurtarmalarını daha olumlu buluyorum. ikramiyeli, 3 ayda bir bol bol erzaklı, asgari ücretin 2000 civarı olduğu bir fabrika. Çok zenginim sonuçta fabrikanın kazandığı fabrikayı çalıştıranların olsun. Düşünsenize size dua eden binlerce insan, yüzlerce aile.